-3-

308 23 9
                                    

Kyungsoo şaşkın bir şekilde onun gibi şaşkın olan adama baktı. Yavaşça geri geri ilerleyerek arkasını döndü. Evine gidecekti evet. O hiçbir şey demeden.

''Kyungsoo-ssi... Bekle!''

Kai bileğinden tuttuğunda küçük olan kıpırdamayı kesti. Soo'nun adını bilmediği adam onu kendine çevirdi ve omuzlarından tutarak kafalarının aynı hizaya gelmesini sağladı.

''Bak, beni yanlış tanımanı istemiyorum. Sana her şeyi anlatacağım benimle biraz oturmaya ne dersin?''

İsteksiz de olsa kafasını sallayarak onayladı. Ne de olsa onun her dediğini kabullenmek zorundaydı. Onun amacı buydu değil mi? Yavaşça evin içine girdi ve Kai'nin gösterdiği beyaz deri koltuğa oturdu.

''Şey... Sen rahat ol ben yiyecek bir şeyler getireceğim.''

''Sana yardım edebilirim.''

Kyungsoo ayaklarına bakarken yavaşça koltuktan kalktığında Kai onayladı

''Hm... Olur.''

Mutfağa girdiklerinde Kai çekmeceden abur-cuburları çıkardı.

''Kai.''

''Ne?''

''Adım yani, Kai...''

''Peki.''

Kai bir yandan çerezleri çıkarırken arkasındaki dolabı gösterip Kyungsoo'ya seslendi.

''Şuradan siyah çerezliği çıkarabilir misin?''

Kyungsoo en üstte ve kesinlikle boyunun yetmediği yerde olan çerezliğe elini uzattı. Parmak uçları değiyor ama onu tutamıyordu. En sonunda Kai'den yardım istemeye karar verdi.

''Be-''

Kai'nin aniden koşup onu tezgah ile arasına sıkıştırmasıyla şok olmuştu. Uzun olan biraz yükseldiğinde Kyungsoo kızardı. Ne yani kim olursa olsun esmer tenli ve yarı çıplak bir adam tarafından sıkıştırılsa böyle olurdu tamam mı? Kai çekildiğinde çerezliği tezgaha koyup Kyungsoo'ya gülümsedi.

''Başına düşüyordu. Dikkatli olmalısın!''

Kai bir cevap beklemeden Kyungsoo'yu çekerek salona götürdü.

''Burada otur ve sadece otur. Başka bir şey yapma...''

Kyungsoo kafasını salladı ve sadece oturdu. Başka bir şey yapamazdı bunu Kai söylemişti. Hayatına bir kez daha lanet etti. Kai elinde çerezler ve içecekler ile salona girdiğinde oturup konuşmaya başladı.

''Bak... Ben o kızı çok seviyordum. Ama o... Bana ihanet etti ve bana yalan söyleyip benimle çıkmaya devam etti. O yüzden ona öyle davrandım. Moralim bozuk olduğu için de sana kötü davrandım. Özür dilerim. Beni affedecek misin?''

Kai iyi bir yalan söylediğini düşünüp dışından üzgün gözükse de içinden gülüyordu. Kyungsoo onun yüzüne baktı.

''Affettim.''

Kai gülümsedi ve anlatmaya devam etti. Artık doğruları anlatmaya karar vermişti. Bir yalan yeterliydi değil mi daha fazla günaha gerek yoktu.

''Küçüklüğümden beri bu evde yaşıyorum. Tek başıma... 7 yaşımdan yani annem ve babam öldüğünden beri yalnızım. Halam bana yardım ediyor ve ziyarete geliyor ama hiçbir zaman tamamen düzelmemi sağlayamadı. Hiçbir zaman da arkadaşım olmadı.''

Kyungsoo yanındaki adama döndü ve gülümsedi.

''Artık bir arkadaşın var...''

Bir süre sonra Kai izlediği filme Kyungsoo ile devam etti. Kyungsoo çok korkmuştu ve bunu ne kadar belli etmemeye çalışsa da apaçık ortadaydı.

Filmin sonuna doğru Kyungsoo Kai'nin koluna yapışmış ve ona iyice sokulmuştu. Hani Kai'de bundan hoşlanmıyor dersek yalan olurdu.

''B-ben a-artık g-gideyim.''

Kyungsoo film bittiğinde hızla ayağa kalkmıştı. Kai ona merakla baktı.

''Titriyor musun sen?! Korktun mu yoksa?''

''Aslında... Evet.''

''Evinde tek başına mı kalıyorsun?''

''Evet.''

''Bende kalmaya ne dersin? Sana yanımdaki odayı hazırlarım. Hem ben de tek başıma kalmak istemiyorum. Lütfen...''

Kyungsoo titrememeye çalışarak konuştu.

''P-peki madem istiyorsun.''

Kai derin bir iç çekerek konuştu.

''Ahh... Ama evde hiç temiz çarşafımız yok.''

Aslıda çok vardı ama Kai'nin yalanları vol.2 işte.

''Neyse problem değil Soo benim yatağım geniş orada uyuyabiliriz.''

Bir süre boş boş bakındıktan sonra ellerini ve kollarını sallayarak itiraz etti.

''Hiiiç gerek yok ben evimde uyuyabilirim. Gideyim ben!''

Kai eliyle Soo'nun saçlarını karıştırıp gülümsedi.

''Soo~ Gitmeni istemiyorum.

Soo Monstove olduğu için lanet olsun ki onu geri çeviremezdi. Sessizce kafasıyla onayladığında Kai sırıttı.

''Yep! O zaman sana giyecek bir şeyler de vermeliyim!''

Kyungsoo Kai'nin odasına girdiğinde yatağın üzerine bırakılan giysileri eline aldı. Kai çıkınca yavaşça üstünü çıkardı. Üstündekini çıkardığında kapıyı kilitlemesi gerektiğini düşündü. Ne yani Kai'ye hemen inandığını falan mı sandınız? Hah! Kapıya yaklaşıp anahtarı tuttuğunda kapı hızla açıldı. Kai hipnoz edilmiş gibi Kyungsoo bakarken kobnuşmak için ağzını araladı. Kapadı... Söyleyecek bir şey bulamamıştı. İri gözleri... Dolgun dudakları... Bembeyaz teni ile karşısındaki meleğe baktı. Ağzını tekrar araladı.

''Sen...''

Kai gözlerini beyaz vücutta gezdirdi. Gözler, minik şirin bir burun ve dudaklar... Dudaklar... Elini Soo'nun beline attığında yaptığının farkında bile değildi tamamen bağımsızdı...

''...Kesinlikle bir meleksin.'';

Ve uzun süre baktığı dudaklara masum ve belki de ilk ve tek masum öpücüğünü bırakıp odadan hızla çıktı. Uzun süredir orada olduğundan ve hatta attığından şüphe ettiği organına, kalbi şuan deli gibi atıyordu...

MONSTOVEWhere stories live. Discover now