1.4

40.3K 2.8K 3.5K
                                    

İçeri girerken derin bir nefes verdim ve üzerimdeki montu çıkarıp askıya astım. Şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu ve ah deli gibi ıslanmıştım. Islak saçlarımı sallarken kapıyı kapatıp ayakkabılarımı kenara koydum. Evde sıcak bir hava hakimdi. Kahve kokusu anında burnuma dolarken kafamı kaldırıp hemen salonda tek başına oturan Taehyung'a baktım.

Arkadan gördüğüm mavi saçları yutkunmama neden olurken yavaşça yanına doğru adımladım. Arkasından ilerledim ve yavaşça uzanıp açıkta duran boynuna dudaklarımı bastırmamla irkildi ve elindeki kahvesini yanındaki tepsiye bırakıp korkuyla bana döndü.

"Jungkook beni korkut- sana ne oldu böyle?!" Hızla ayağa kalkıp bana bakarken hafifçe gülümsedim. Anlaşılan bana olan sinirini kenara atmıştı. Koltuğun etrafından dolanıp yanına adımladım. Tam önünde dururken parmaklarımı ters bir şekilde yanağında gezdirdim. Soğuk parmaklarım sıcak teninde hafifçe titremesini sağlarken gözlerime baktı.

"Ne olmuş?" dediğimde bakışlarını kaçırdı ve tekrar bana dönüp elinin tekini ıslak saçlarıma daldırdı. "Hasta olacaksın." bileğimden tutup odama doğru götürürken gülümseyerek onu takip ettim. Benim için endişeleniyordu. Güzel bebeğim benim için endişeleniyordu.

Yatağıma oturttu ve koşar adımlarla banyodan kurutma makinesini getirdi. Tam fişe takacaktı. İşte o an yakaladım bileğinden ve kendime çektim. Meraklı gözlerle bana baktı. Bu ifadesini çok seviyordum. O kadar masumdu ki bu daha fazla düşmeme neden oluyordu.

Belinden tutup kucağıma oturttum. Şimdi burnu burnuma değiyordu. O güzel benli burnu benim burnuma sürtünüyordu. Aramızdaki ısı farkından dolayı titrek nefesler alıyordu. Bilmiyordu ki soğuk olduğum halde içim kavruluyordu. Kim Taehyung sana kavruluyorum güzelim.

"Şimdi onu fişe tak ve saçlarımı kurut." Tam beninin olduğu yeri öptüm. "Ellerini de hissetmek istiyorum."  Titremişti. Göz bebeklerine kadar ulaştığını hissettim. Dediklerimi yaparken gözlerimi kapatmak istemiştim ama o öyle güzeldi ki gözlerimi alamaz haldeydim işte.

Ellerini ıslak saçlarıma daldırarak  kurulamaya başladı. Fön makinesinin sıcak havası irkilmeme neden olurken bana baktı. Tam gözlerimin içine. Neden böyle güzel bakıyordu ki? Her içine girildiğimde dibine doğru sürüklendiğim girdabında bana böyle baktığı sürece çıkamayacak ve kendimi oraya bile isteye hapsedecektim.

Kim Taehyung kurtulmak istemediğim en güçlü zincirimdi.

Fön makinesini çoktan kapatırken burnu tekrar burnuma değdi. Şekilli güzel burnu bile delirmeme neden oluyordu. Baştan ayağa şaheser gibiydi. Endamı yeter derlerdi ya, Taehyung'un varlığı yeterdi ona deli olmam için. Ve o an bir şey fark ettim. Saçlarım nemini koruyordu ama o neden kapatmıştı?

İşte o an hayal ettiğim şeyi yaptı. O benim herşeyimdi.

Gözlerini kapatıp alnını tam alnıma dayadı. Elindeki fön makinesi yatağa düştü ve o kucağındaki güzel bedenini hareketlendirip iyice yerleşti bana. Şaşırıyordum. Bebeğim ne yapıyordu?

Şimdi boşta kalan elleri omuzlarıma çıktı. Yapma Taehyung. Yavaşça boynuma dolandı. İşte bunu yapma. Kalbim hem acıyor hem nirvanaya ulaşıyordu. Korkuyordum. Tekrar benden uzaklaşacak diye korkuyordum.

Ama o hissettiğimin aksini gerçekleştirmiş ve kendini hafifçe bana doğru itmişti. "Çok güzel kokuyorsun." demişti. Ses tınısı öyle güzeldi ki ağlamamak için kendimi zor tuttum. O benim kokumu hoş bulmuştu. Garip olan zaten ıslanmıştım ve muhtemelen ya ıslak kokuyordum ya da ter. Peki onu mest eden koku neydi?

"Mmh.." istemsiz olarak mırıldanmış ve burunlarımızı hareket ettirmiştim. Deliriyordum işte. Yanağımı yanağına hafifçe yaslayıp boşta ki elimi yanağına yaslayıp bekledim ve yüzünün diğer yanına dudaklarımı bastırdım. Gördüm. Dudaklarını ısırdığını gördüm. Derin nefes aldı ve güzel dudaklarından bıraktı.

freckled boy | taekook✔Where stories live. Discover now