7→ Ölü Gelin

665 38 29
                                    

Bölüm 7 🐚

Benim için gece ve gündüz arasındaki tek fark; birisi yaşamam gereken sürenin uzunluğunu yüzüme vururken,diğerinin ömrümden bir günü daha üstümden atıp ölüme olan yakınlığımı göstermesinden ibaretti.

Hatta bazı zamanlar perdemi dahi açmadığımdan, odama ne zaman karanlık düşse ve ışığı açma ihtiyacı duysam, işte o zaman gecenin geldiğini anlardım. Hiç yaşadığım dört duvarın arkasında neler olduğunu düşünmemiştim. Dışarıda olan tacizleri, karanlığa gömülmüş bedenleri, geceye teslim edilmiş ruhları.

Ama şu anda, kolumu mengene gibi sarmış ellerin sahibi olan Barış'la birlikte karanlık yollardan geçerken gecenin ne olduğunu daha iyi anlıyordum. Daha biraz önce serseriler para için eteklerimize yapışınca korkuyla Barış'a yapışmıştım fakat o barmene olan sinirini bana kusarak, ona sarılma girişimimden tek hamlede kurtulmuştu.

Üstümde giyinik değil de çıplakmışım gibi hissettiren kırmızı elbiseme atılan bakışların altında eziliyordum ama benim aksime karanlık sokakta şuh kahkahalar atan bir kadın grubu inadına ilgiyi üstüne istiyormuş gibiydi. Ne ara, ne şekilde ve nasıl bu sokağa girdiğimizi ayrımsayamadan kendimi burada bulmuştum ve Barış'la evimize bir an önce gitmek istediğimden neredeyse ağlayacaktım.

Yanından geçtiğimiz adamlardan birisi üstüme doğru eğilir gibi yapınca, Barış'ın bana ne diyeceğini umursamadan kollarına tırnaklarımı geçirdim. Bana barmen ve giydiğim bu aptal kıyafet yüzünden kızgın olduğumu biliyordum ama ondan başka sığınacak limanım yoktu. Barış'a muhtaçmışım gibi hissettiren bir duygu içimde baş gösterince yüzümü buruşturdum, yine de Barış'ın sıkı sıkıya tutunduğum kolunu bırakmadım.

İki esmer kadın, üstümüze doğru yürürken, hemcinslerimden dahi korkarak, Barış'ın kollarına hiç düşünmeden tırnaklarımı geçirdim. Buradan, buradaki insanların arasından ve karanlıktan bir an önce gitmek istiyordum. Kendi evimdeki odamda öylece tavana baktığım geceler bile şu anda yaşadığım durumdan daha cazip gelmişti.

"Yakışıklı." Arkamızdan gelen sesle birlikte Barış, o tarafa doğru dönüp kısa bir bakış attı. Biraz önce yanımızdan geçen esmer kadın olduğunu gördüğümde, yanımda duran Barış'a biraz daha sokuldum ama bu sefer korkumdan değil,onun bana ait olduğunu göstermek istediğim için.

"Ne var?" dedi Barış düz bir sesle.

Neden tanımadığımız bir kadına cevap veriyordu ki? Neredeyse barmeni dövüp, bardan bir hışımla çıktığımızdan beri onunla iletişim kurmaya çalışıyordum fakat beni itelemekten başka bir şey yapmamıştı, şimdi nasıl olur da arkadaşı olarak bana cevap vermezken, ne olduğu belirsiz bir kadına cevap verirdi?

İçimdeki öfkenin dozajı bir yılan zehrini andıracak hızla vücuduma yayıldığı sırada, esmer kadın yanımıza doğru sokuldu. Aynı saçlarının siyahlığına benzer bir elbise giymişti ve elbisenin göğüs kısmı o kadar aşağıdaydı ki, benim bile utançla bakışlarımı kaçırmamı sağlamıştı.

"Benimle gelmek ister misin?" diye sordu esmer kadın. Kocaman olmuş gözlerimle Barış'ın vereceği tepkiye baktım. Yüzü her zaman ki hali gibi kaskatıydı, sadece bu sefer tek fark; barmenden hatıra kalan kan izleriydi. Göz ucuyla bana baktığında, küçük bir çocuk edasıyla bedeninin altına sokulmaya çalıştım. Beni burada bırakmasını istemiyordum,özellikle de o kadınla gitmesini istemiyordum. Burada, tüm gün kalıp bana bağırabilirdi, itip kakabilirdi ama o kadını bana tercih etmesi fikri içimde dalga dalga bir kıskançlık duygusunun yayılmasını sağlarken, gidemezdi.

Bir Kelebek HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin