34.Bölüm: Hamam Sefası

2.6K 126 42
                                    



Kuşlar vardır, cana benzer havalarda: 
Soğuksa kar, baharsa yaprak; 
Bir başına büyür toprakta ömrümüz, 
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;  

Uslu ayaklarla başlamış yolculuk
Yürünmez öyle, bazen durulur, 
Ve iner erenler katına yorgunluk; 
Kapanır sükun üzre kitaplar.  

Nefeslerle sürüp giden yaşamamız 
Bir su kenarına gelir durur; 
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır; 
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.  

                                                            Can Yücel



Tanımadığım ve çok güzel olan kıza kaşlarımı çatarak bakmıştım. Tahir şaşkınla kolunun birini belimden indirip yönünü o kıza döndü.

'Dilay'

'Dilay ya Dilay'

Karşımdaki kız kinayeli bir şekilde benim! Sevgilimle konuşuyorken ben mal gibi izliyordum.

'Kızım ne işin var senin burada?'

Ah çaldıracağım. Tehditkar bakışlarımı umursamayan Tahir'i şurada öldürmemem için bir sebep arıyorum resmen!

'Dediler ki Deli Tahir sevdalanmış gideyim de şanssız kızı göreyim dedim.'

Kaşlarım çatık halen kızı izliyordum. Peki ben neden kendimi frenliyorum ki yani frenlemem için sebep yok..

'Valla onun şanssızlığını bilmem ama ben çok şanslıyım Dilay Hanım mükemmel bir nişanlım var.'

Oy nişanlın sana kurban olsun be Deli Tahir, bak bir kez daha fethettin gönlümü aferin.

'Deli Tahir deli gibi aşık olmuş valla.'

Nihayet beni fark eden Dilay Hanım! Kocaman gülümsemesiyle elini uzattı.

'Merhaba şanssız yengecim ben Dilay. Nişanlının kuzeniyim.'

Uzattığı elini sıktım. Ama aklımda halen 'yenge' kelimesi dolanıyordu. Kız alttan alttan 'sevgilini yemem ben dostum' mesajı vermişti sanki.

'Bende Nefes'

'Ya Tahir abi  benim öz abimden farkı yoktur.'

Bunu kıkırdayarak söylemişti. Sanki dalga geçer gibi ama ne alaka?

'Dilay dellendirme beni gel Nefesim sen bu dengesize bakma'

'Aman be şaka yaptık. Benim öz abimden daha özdür kendisi ondan bu tavrı.'

'Sevmiyorum ula o abin olacak malı, karşılaştırma benimle onu.'

'Eyvallah Deli Tahir demedik bir şey'

Dilay denilen ukala kız ile beraber içeri geçmiştik. Dilay sevinçle oturma odasına giderken Tahir alayla sırıtıyordu. Koluna vurup kafamı 'ne oldu' dercesine salladım. Önce Dilay'a baktı sonra bana döndü sanırım Dilay'ın duymasını istemiyordu. Dudaklarını yavaşça oynattığında 'Halime Kadın' dediğini anlayabilmiştim. Sanırım Dilay'da pek sevmiyordu Halime Kadını gerçi o cadı kadını kim sever ya!

Dilay'ın tüm enerjisi içeri girer girmez gördüğü Halime Kadın ile sömrülmüştü. Tahir kıkırdarken ben Dilay'ın haline acıyordum şu an.

Dilay herkese selam verdikten sonra suratını asarak Halime Kadının elini öptü. Tabi öpmesiyle koltuğa çekilmesi bir oldu.

'Ee Dilay kizum anlat bakalum var midur biri?'

Yıllar Sonra Gelen UmudumWhere stories live. Discover now