Yirmi Altıncı Bölüm

1.2K 143 89
                                    

Her şey gözlerimin önünde adım adım gerçekleşti. Birkaç defa farklı şekillerde yazdığım bir kavganın yine üçüncü izleyicisiydim. Onların kavga etmesine mi yoksa kalbimin o öpüşme ile birlikte paramparça olmasına mı üzülsem karar veremiyordum.

Calum, Faye'e karşılık vermeden onu omuzlarından tutup kendisinden uzaklaştırdı.

"Faye, lütfen. Beni zorlama."

Faye, nefretle onun kollarından silkelendi ve "Sen hep böyle bencil bir adamdın. Benim duygularımla oynadın." dedi. Calum'ın onu reddeceğini önceden tahmin etmiş gibi gardını hazırlamıştı. İlk kez terk edilen taraf o oluyordu.

Calum, derin bir nefes alıp "Beni gerçekten tanıyor musun Faye?" dedi.

Michael, beni yerimde tutmaya dair bir söz vermiş gibi kollarımı sıkıca tutuyordu. Onları bölmek için kalkmak istiyor ama aynı zamanda da aralarına girmek istemiyordum. Sonuçta kavganın bir sebebi de benim onların hayatında olmamdı.

"Sen benim sevgilimsin Calum. Seni tabi ki tanıyorum."

Calum, sinirli bir soluk verip "O zaman neden beni Josh'ın yerine koymaya çalıştın?" dedi.

Kendimi tutamayıp, "Josh mı? O da kim?" dedim.

Benim soruma bir cevap gelmedi. Calum ve Faye birbirinden başka birini görmüyor gibilerdi. Sonunda içlerinde tuttukları her şeyi itiraf etmeye başlamışlardı. Michael, kolumu biraz daha sıktı ama ona rağmen dizlerimin üzerinde doğruldum.

"Josh'ın bu konuyla hiçbir ilgisi yok."

Calum, elini sinirle alnına vurdu. Çıkan ses beni bile korkutmuştu.

"Ben hayatıma girmiş hiçbir kadını bir öncekine benzetmeye çalışmadım. Onların izleri silikleşmeye başlamadan da kimseyi hayatıma almadım. Çünkü ben ilişkimde kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi sevdiğim kadına yapmam. Ama sen ne yaptın? Seninle birlikte olmak istemeyen bir adamı sevmeye devam ettiğin yetmiyormuş gibi beni ona benzetmeye çalıştın."

Duyduklarım ağzımın şaşkınlıkla aralanmasına sebep oldu. Hiçbir şey anlamıyordum. Josh'ın kim olduğunu bilmiyordum. Faye'in Calum'ı değiştirmeye çalıştığı kısmını biliyordum fakat onu başka birine dönüştürmeye çalıştığından bihaberdim.

Nasıl olur da yazdığım karakterler hakkında bu kadar bilgisiz olabilirdim?

"Calum beni dinle lütfen."

Faye, onun koluna sıkıca sarılmasına rağmen Calum hışımla kendisini ondan kurtardı. Ama Faye onu yeniden tutup özür dilemeye başladı.

"Ben seni seviyorum Calum. Josh artık hayatımda değil. Sadece sen varsın."

Michael, kısık bir sesle "Ne kadar acınası." dedi. Sesi çok soğuk ve mesafeliydi. Ona katılmak isterdim ama Faye'in bu hareketlerini acınası bulmuyordum. O da kendince sevdiği adamı ikna etmeye çalışıyordu.

Aniden Michael'a doğru dönüp "Sen kimden bahsettiklerini biliyor musun?" diye mırıldandım. Başıyla beni onayladı.

"Anlatmıştı."

Ah, Calum bana anlatmaya gerek görmemişti. Ve gidip Michael'a anlatmıştı. Kıskançlık içimde yeni bir his olarak doğarken tekrar onlara doğru döndüm. Kavga daha da kızışmışa benziyordu. Faye artık Calum'ın hatalarını ve eksikliklerini sıralamaya başlayıp, hepsini nasıl görmezden geldiğini anlatıyordu. Şimdi de Calum'ın bazı hataları görmezden gelmesini istiyordu.

İşte şimdi gözüme biraz acınası görünmeye başlamıştı.

Calum'ın gömleğinin üst düğmeleri kavganın verdiği hararet yüzünden açılmıştı. Faye de en az onun kadar yıkık görünüyordu. İkisinin de acı çektiğini görmek beni üzüyordu. Fakat Calum onu affedecek gibi görünmüyordu.

War of HeartsWhere stories live. Discover now