3

3.2K 243 129
                                    

"Hala Snape'in Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'ya girmesine alışamadım. Gözlerim Remus'u arıyor."

Ron da Harry'nin dediğine hak verirken Hermione hiç oralı değildi. Bugün oldukça dalgın görünüyordu.

"Herm?"

Genç kız Ron'u duymadı ama Harry koluna dokununca kendine geldi.

"Ne oldu?"

"İyi misin?"

"Ah, evet. Sadece gece fazla uyuyamadım."

"Şu ödev işini kafaya takma Hermione. Zaten o iksiri ikinci sınıfta yapmıştın ve şimdi malzemeleri toplamaya da uğraşmayacaksın. Parkinson'ı da takmana gerek yok, boş ver."

Hermione arkadaşına gülümsedi.

"Haklısın."

Aslında iksiri umursamıyordu, aklındaki şey Pansy'nin ondan ne isteyeceğiydi. O çatlak kendisinden uçuk şeyler isterse şaşırmazdı.

***

Pansy Bitki Bilim dersinden ne kadar nefret ettiğini belki de yüzüncü kez tekrar içinden geçirdi. Hayatında hiç bu kadar sıkıldığını hatırlamıyordu.

Sonunda ders bittiğinde derin bir nefes aldı ve kafasını masaya koydu.

"Tüm ders boyunca sadece on dokuz kez sesli bir şekilde sıkıldığını söylediğine inanamıyorum. Bu iyi yönde bir rekor."

"Kes sesini, Draco."

Fazla oyalanmayıp çantasını topladı ve arkadaşlarının peşinden ilerleyerek derslikten çıktı.

"Bugün Granger'la olman gerek, değil mi?"

Pansy olumlu anlamda kafasını salladı.

"Ondan önce Slughorn'un yanına gidip o lanet ödevi için bazı malzemeler almalıyım."

Birlikte zindanlara indiler ve Blaise ile Draco Ortak Salon'a yola koyulurken Pansy de onlardan ayrılıp İksir dersliğine girdi.

Şanslıydı ki, Profesör Slughorn sınıftaydı. Yine birkaç kelime lafladıktan sonra derslikteki iksir dolabında bir çanta çıkardı.

"Sizin için lazım olan her şeyi buraya koydum. Götürürken dikkatli ol, bir daha o malzemeleri vermem."

Yaşlı adam göz kırptı ve Pansy de yapmacık bir şekilde gülümseyip kızlar tuvaletine doğru yola koyuldu. Sonunda oraya ulaşınca rahat bir nefes aldı ve kapıyı açıp içeriye girdi.

Çantayı dikkatle yere bırakırken zafer nidasıyla gülümsedi. Kafasını kaldırdığında ise Hermione'yle göz göze gelmesi bir oldu.

"Bak sen şuna, Granger erken gelmiş!"

"Bu sefer gizli aşığımı bekletmek istemedim."

Pansy kaşlarını çattı ama bu seferki siniri uzun sürmedi. 

Birkaç dakika sonra ikisi de yere oturmuş, malzemeleri inceliyorlardı. Hatta o kadar kendilerini kaptırmışlardı ki zamanın nasıl geçtiğini anlamadılar. Sonunda buna son veren Hermione oldu.

"Hadi artık şuna başlayalım."

Getirdiği kazanı kendisine yaklaştırdı ve Pansy'den gerekli malzemeleri isteyerek dikkatle yapılması gerekenleri yaptı. O günlük işleri bitince derin bir nefes alıp sırtını mermere yasladı.

"Bunun bir süre dinlenmesi gerek. Ders çıkışlarında kontrol edip yeni şeyler ekleme vakti geldiğinde sana haber veririm."

"Neden kendi başına kontrol edeceksin? Bu ödev ikimize ait ve sana teslim etmek gibi bir niyetim yok."

"Eğer anlıyorsan sen bak!"

"Olur."

"Ah, hayır... Ödevi mahvedersin."

"Hiç de bile."

Pansy de sırtını mermere yasladı ama Hermione'den bir metre kadar uzakta olmaya özen gösterdi.

"Şartının ne olacağına karar verdin mi?"

"Hala aklımda güzel bir şeyler yok. Olduğu an söylerim."

"Ne isteyeceğini gerçekten merak ediyorum."

Pansy kafasını ona doğru çevirdiğinde Hermione'nin de ona bakarak konuştuğunu gördü.

"İnan bana, ben de merak ediyorum."

İkisi de gülümsedi ama bu gülümseme diğerleri gibi alaycı değildi. Oldukça samimiydi. Bu samimilik onları uyarmış olsa gerek, hemen kendilerini toparladılar ve Hermione ayağa kalktı.

"Görüşürüz."

"Evet, görüşeceğiz. Yarın iksiri kontrol etmeye geldiğimizde."

girls like girls // pansmione Where stories live. Discover now