V/2.BÖLÜM

7.7K 387 167
                                    

Nabeer bebeklerim??

SATIR ARASI YORUM ATMAYI UNUTMAYIN CANLARIM KEYİFLİ OKUMALAAR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


SATIR ARASI YORUM ATMAYI UNUTMAYIN CANLARIM KEYİFLİ OKUMALAAR...

VUSLAT-2

"Ulan kim bu kapıya vuruyorsa, o kapıyı alıp onu..."

Gözlerimi hala açamamış önümü dahi net göremiyordum. İçimde ki sinir yavaştan bütün vücuduma etki etmiş hem sarsak adımlarla yürüyor, hem de ona uyumla sövüyordum. Uykumun bölünmesi hayatta nefret ettiğim şeylerin başında geliyordu. Bu yüzden kapının ardındaki her kimse benim nezdimde birçok küfrü hak ediyordu.  

Kapıyı açmamla karşıma çıkan sima çok değişikti. Fazlasıyla... "Sen kimsin be?!" diye uyku mahmurluğuyla mırıldandım. Hafızam allak bullak olmuş uykuyla bağdaşan aklım hala kendinde değildi. Kesinlikle anlık konuşmuştum. Bu tepkime kahkaha atarak, cevap verdi.

"Mısra, sen uyuyunca hafızanı da kaybediyorsun." sırıttı, ela gözlerini çapkınca kıstı. "Hele beni unutmuşsan sende hafıza yok diyebilirim."

Ona gözlerimi kısarak baktım, ela gözleri hala alaylı bakışlarını koruyor, dudaklarında ise ona eş değer hafif bir tebessüm vardı. İmayla gülümseyerek, cevap verdim.

"Üzgünüm Demir, benim genelde hayvanlarla işim olmaz. Bir yabancı geldin." dudağımı sarkıttım ve yapmacık bir sesle ekledim.  "Sizde maymun olmalısınız fakat ne yazık ki ben maymunları sevmem." Yüzümü ciddiyetle asıp devam ettim. "Şimdi ne istiyorsan söyle, gidip uyuyacağım."

Demir'in yüzü bıkkınlıkla buruşurken, bana kınayıcı bakışlarını attı, kollarını birleştirerek kapının pervazına yaslandı.

"Biliyor musun, hiç, hemde hiç değişmemişsin. Her hafta sonu yine saat beş olmuş uyanmamışsın...'' sözleriyle yüzüm buruşurken, onun değişmediğimi söylemesi göğsümü titretmişti. Unutmamıştı. Ciddi olmak amacıyla boğazımı temizledim, düz ses tonumla konuştum.

Unutmadıklarını bana hatırlatarak gardımın kırılmasını istiyordu. Fakat bunun olması içimde öyle güç oluyordu ki, düşünmesi bile canımı yakıyordu. Ben, kendimi kırmak istemiyordum.

''Neyse ne! Sen niye geldin?'' diye sordum. Ela gözleri anında değişen bu tepkim karşısında kısıldı, ardından o da uzatmak istemeyerek soruma cevap verdi.

"Bugün hep beraber gezeceğiz?" diye konuştuğunda gözlerimi devirerek sinirle cevap verdim.

''Bu muydu? Uykum var benim uyuyacağım, iyi eğlenceler size!'' cevabını bile dinlemek istemeyerek kapıyı kapatmak için hareketlendim. Fakat o tam da beklediğim hareketi yaparak eliyle kapatmama izin vermedi. derdi neydi bunun?

"Ya tutmasana şu kapıyı! Ne diye uzatıyorsun?" kapıyı hala itmek için boğuşuyordum fakat Demir öylece elini koymuş izliyordu.

''Sen de geleceksin Mısra!''

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin