7 ♣

2K 159 95
                                    

Selaam. Bölüm çok gecikti farkındayım. Dershaneye başladım ve yazmaya az vaktim kalıyor. Her Şeye Rağmen’de olunca…Dünde bazı olaylar oldu, bölüm gecikti. Affedin lütfen.:* Multimedia da var bakabilirsiniz. 9K tıklanma olmuş! Müthişsiniz! :*

Bölüm ithafı ~ @DumaNga

İyi okumalar.

7 ♣ 

İnsan, bazen bilerek de olsa hatalar yapabilir. Mecbur kaldığı için olabilir ya da ne bileyim, dediğinin arkasında durabilmek için. Bu durumda karşısındaki kişiyi incitebilir ve işlerin sarpa sarmasına neden olabilir. Ancak bu o kişinin alnına ‘kötü’ olduğu damgası yapıştırmaz.  Aksine o anda, kendini korumaya almak için söylenmiş sözlerdir onlar… Bende ona pisliğin teki olduğunu söylemiştim ve evet, sözümün arkasında durmak için de sorduğu soruyu tasdiklemiştim. Pişman mıydım? Koca bir evet!

Olayın üzerinden tamı tamına bir hafta geçmişti ve ben onu görmeyi deli gibi istiyordum. Bu sırada bileğimdeki sargı çıkmıştı ve ağrısı da geçmişti. O gün soğuk davranışından sonra odadan dışarıya çıkmış ve her ne kadar ‘istemez’ dese de hemşireye haber vermiştim. İstemez dedi diye yapmayacak değildim, herhalde. 

Daha sonrasında eve gitmiş ve annemin sorularını yanıtladıktan sonra kendimi yatağımın o sıcak kollarına bırakmıştım. Hava şu sıralar öylesine soğuk ve kapalıydı ki, bu hali bana Akın’ı hatırlatıyordu. Bazen öyle umursamaz ve gıcık oluyordu ki, haline şaşıyordum doğrusu. Bazen de öyle muzip oluyordu ki, yanaklarını kanatana kadar mıncırasım geliyordu. Aslında davranışları gayet de normaldi. Sonuçta hastanede gördüğü bir kıza neler söyleyebilirdi ki? Ah! dedi iç sesim, koca bir salaksın!

Hangi insan, hastanede gördüğü bir kızla böylesine rahat konuşabilirdi? Benle o kadar rahat konuşuyordu ki, aynı zamanda da munzurluklarından geri kalmıyordu, bazen beni çocukluğumdan beri tanıdığını düşünüyordum. Beynim sürekli ‘onun yanında olmalısın’ mesajları gönderiyor ve saçma salak hareketler yapmama sebep oluyordu. Tamam, ben zaten başlı başına saçma salaktım ancak Akın’ın bende yarattığı etkiyi kimsede bulamamıştım. Belki de, bu etkiden dolayı onu kendime yakın görüyor ve dediğim sözlerden pişmanlık duyuyordum. Anın tadını çıkar, dediğimde ona bir zarf atmıştım ve o da sesini çıkarmayarak zarfı kapmıştı.  Bu da demek oluyordu ki, yanında dolaşmamın bir sakıncası yoktu. Sakıncası olsa da, henüz onu bırakmaya niyetin yok canım.

Ateşi olduğunda çok korkmuştum ve boyunu umursamadan küçük boyumla onu hastaneye yürüyerek götürmüştüm. Tabii ki nefes alışverişlerim hızlanmıştı o kadar yol, ağır ve cüsseli bir çocuk olunca. Ah, şey kokusunu da unutmasak iyi olur…

Tüm bunları Sırma’ya anlattığımda dediği tek şey, ‘’Allah’ım, bu kızdaki şans neden bende yok?’’ deyip başımın arkasına bir tane patlatmış ve topuzumu bozmuştu. Topuzumu bozunca bende onun salık saçlarını karıştırmış ve başına çok da hızlı olmayan bir şaplak geçirmiştim. Sonrası ise koca bir felaketti. Sırma’nın çenesi hiç durmak bilmemişti ve bana ‘’Salaksın Kamelya!’’ cümlesini sürekli söyleyip durmuştu. Bir an acaba gerçekten salak mıyım? diye düşünmüş ve sonrasında salak olmadığıma inanıp bu soruyu da bir cevaba bağlamıştım. Bana, şu bir hafta içinde sürekli ‘’Akınla görüştün mü?’’ diye sormuş ve Yağızla beraber bir şeyler yapmaya çalıştığımızda değişik imalarda bulunmuştu. Yağız ise Sırma’nın imalarına karşılık şüphelenmiş, bana ‘’Artık beni sevmiyor musun?’’ temalı bir konuşma yapmıştı. Bende, her zamanki Sırma, deyip geçiştirmiştim. Sonuç: İkna olan bir Yağız.

Aşkın Unutulan KısmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin