12 ♣

1K 76 35
                                    

Bol Akelya'lı bir bölüm, umarım beğenirsiniz. Yorum ve oy vermeyi unutmayın. Sizi seviyorum.:*

Bölüm ithafı: GzmBlc

12

İnsanın hayatında belli dönüm noktaları vardır. İnsan bunu bilmez ve hayatına devam ederken eninde sonunda o dönüm noktasına gelir. Belki önemsemez, belki kendi dönüm noktasına geldiğinden haberdar olmaz bile. Sıradan hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam eder ancak, sonra anlar hayatına giren kişinin kolay kolay çıkmayacağını. Hayat kişinin kulağına fısıldar, ''Yeni aşamana hoş geldin.''

Akın'la en son bir AVM'de karşılaşmıştık ve ben, Akın defterini kapatmaya eve geldiğim o gece karar vermiştim. Gayet istikrarlı bir şekilde engelli yolda adımlarımı atarken birden karşıma çıkması, hayatın kulağıma fısıldamasından başka bir şey olamazdı. Bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi kalmayacaktı. Hissediyordum. Akın defterini kapattığımı sanırken aslında hiç kapanmamış olması kaderin bana yeni oyunuydu.

''A-a şey, hoş geldiniz.'' Akın'ın sesi tüm salonu doldururken kendime çeki düzen verdim. Yoksa şaşkınlıktan ağzım sürekli açık kalacaktı. Gözlerimi Akın'ın yeşillerinden çekip yemeğimle ilgilenmeye başladım. Annemler Akın'a hoş bulduk derken ben, dudaklarımı bile oynatmamıştım.

''Kusura bakmayın, geciktim biraz. Bazı sorunlar çıktı ama hallettim.'' Gittikçe sesi yaklaşırken bir anda sol tarafımda buldum Akın'ı. Masaya oturup ellerini masanın üzerine koydu ve etrafa gülücükler saçmaya başladı. Ah! Ne diye bu kadar gülüyordu ki bu çocuk şimdi? İç sesim, yanağında oluşan minik gamzesine bakmamı söylerken bu fikre şiddetle karşı çıktım. Yanımda oturuyordu ve gamzesine bakmam demek, başımı tamamen sol tarafa çevirmek demekti. Böylelikle göz göze gelme olasılığımız yükselirdi ve ben bunu asla istemezdim.

Tontik teyze-adını öğrensem iyi olacaktı- Akın'a yeni servis açarken masadaki seslerin frekansı yine yükselmeye başlamıştı. ''Ne kusuru Akıncım, arkadaşın iyi değil mi?'' Anne, neden isim sonunda -cım eki getiriyorsun sen? Kibarlaşma şu çocuğa.

Akın Meyra Hanıma söyledin mi dercesine bakarken Meyra Hanım hafif bir baş sallama gönderdi. Anlaşılan o ki Akın, arkadaşı her kimse artık, bu durumdan hoşlanmamıştı. Yerinde kıpırdanıp dururken en sonunda dayanamayıp yavaşça ona doğru eğilip fısıldadım. ''Kıpırdamayı bırakır mısın, lütfen?''

O da aynı fısıldamayla bana karşılık verdi. ''Sandalye rahatsız etti.'' Hıı, tabi canım, kesin sandalye rahatsız etmiştir.

Yemeğimi sessizce yiyip annemin dediği gibi efendi kızı oynamıştım tüm gece. Her ne kadar bu benim için zor olsa da, bana sorulan sorulara terslemeden cevap vererek dünya için küçük ama kendim için büyük bir ilerleme kaydetmiştim. Ayrıca Akın'ın babamla samimiyetini tartmış ve yaptığım gözlem sonucunda bu samimiyete yüz üzerinden doksan vermiştim. Bu ne samimiyetti canım? Gören de kaç yıllık ahbabı sanır. Tamam hadi babamı geçtim, ya anneme ne demeliydi? Resmen damadı gibi davranıyordu çocuğa! Allah'ım...Yoksa... Hayır hayır, buna hazır değilim.

''Ee yavrum, senin de gönlünde biri var mı bakayım?'' Annem ve pat diye ortaya atılan müthiş soruları... Ya tamam, sen damadın gibi davran; amenna. Ama çocuğa gönlündekini sormak nedir? Kutlama gününde miyiz, izdivaç programında mı belli değil. Ayrıca, yeni iş aldığı bir şirketle nasıl annem ve babam, hatta bu odada bulunan tüm insanlar-ben hariç- birbirini uzun yıllar tanıyormuş gibi sohbet edip sıcakkanlılıkla birbirine gülümserlerdi? Babam her daim insanlara karşı sıcak olurdu ancak annem yeni tanıştığı birine karşı buzlar kraliçesi kesilirdi başına. Açıkçası, hepsinin uyandırdığı izlenim beni kötü etkilemişti.

Aşkın Unutulan KısmıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin