Beni alakadar etmeyen mi? Senden daha çok alakam var bu cinayetle diye geçirsemde başımı sallamakla yetindim. "Tamam Aras, özür dilerim." diye fısıldayıp yanından koşar adımlarla uzaklaşıp beni kapının önünde sorgular gözle bekleyen arkadaşlarımın yanına gittim.

Aras'tan...

Almira yanımdan koşar adımlarla ayrılınca kendime azıcık da olsa kızdım. Ona karşı biraz fazla sert tepki vermiş olabilirim ama bu en iyisiydi. Benim bile arkasında kimin olduğunu çözemediğim bir cinayete burnunu sokup kendini tehlikeye atmasına gerek yoktu. Hem kim bunu neden yapardı ki? Hala nasıl Enes'in masum olduğuna inandığını ve nasıl bu kadar içten inandığına anlam veremesem de ve bunu beni çok şüphelendirse de eve gitmekten başka bir şey istemediğim için bunu daha sonra düşünmeye karar verdim.

Okulun dış kapısından çıkarken güvenlikteki abilere selam verdim. Başımı sokağa çevirdiğimde Almira ve yanında kumral bir çocuğu gülerek aynı yöne yürürken gördüm. Ne işin var bir cinayetle senin diye geçirdim. Al işte yine başımı ağrılar girmeye başladı.

Ayaklarıma bakıp yürürken bir yandan nasıl babamı vakadan men ettiklerini ve Enes'i tutukladıklarını düşünürken bir yandan parçaları birleştirmeye çalışıyordum. Hayır, neden arama emri için babamın gönderilmesi beklendi anlamıyorum. Babam zaten evleri aratacaktı ki.

Dün gece geç saatlere kadar elimdeki bilgileri toparlamış ve bir sonuca varmaya çalışmıştım. Nitekim varamamıştım. Çok büyük açıklar vardı. Enes resmen suçlu gözükmek ve gözükmemek arasında ince bir ipin üzerinde dans ediyordu. O silahla beraber ipte tek ayak üzerinde durmaya başladı.Ama henüz düşmüş sayılmazdı. Masum olduğunu kanıtlamanın illa bir yolu olması lazımdı. Tabi masumsa.

Kendi arkadaşım olmasına rağmen bu düşünceyi dün gece uzun süre düşünmüştüm ve kurcalamıştım. Gerçekçi olmak gerekirse,kendimi böyle bir gerçeğe hazırlamaya çalışmıştım. Lise hayatımın en başından bu yana hep benimle olan iyi kalpli ve komik en yakın arkadaşımın bir katil olabilme ihtimali kalbimde tuhaf bir acı hissiyatı bırakıyordu. Enes'in bu cinayetten sorumlu olmadığı kanıtlansa bile polisler bu vakayı faili meçhul şeklide bırakamazdı. Ya Enes ya başkası er ya da geç hapse atılacaktı. Açıkçası uykusuzluğun verdiği bir kafa karışıklığıyla hiçbir çıkışa çıkamadığım için beş gibi yatmıştım. Sabah 7'de zorla kalkıp okula gelmiş, bu yorgun halimle milletle boğuşmuştum.

Ben neden okula geldim ki Allah aşkına? Karakolda gözaltında arkadaşım var ama ben hala ayaktayım havasına girmeye çalışmışım gibi görünsemde aslında neden okula geldiğimi anlamamıştım. İçgüdü olarak geldim desem yeridir. Ayrıca insanların bana sanki Enes'in Orhun'u öldürmesinde ona yardımcı olan kişi muamelesinde bulunmaları çok saçmaydı. Neyse ki hiçbirisini takamayacak kadar yorgundum. Uykusuzluğun üzerimde yarattığı ağırlıkla ayaklarımı sürüye sürüye yürüyordum. Belki de bu soruşturmayı bırakmalıydım. Belki de Enes gerçekten sinirlerine yenik düştü ve bana yalan söyledi. Bu düşünceyi aklımdan geçirince bile boğazıma bir yumru oturuyordu. Hadi ama... En yakın arkadaşıma katil demek benim gibi duygusal zekası zayıf bir insan için bile ağırdı.

Başımı kaldırıp tanıdık durağı görünce sert bir nefes çektim. Yine yarım saatlik mini-cehennemden geçicektim. Gerçekten sıkış tıkış yerlerden tiksiniyorum, zaten uykum var,sinirliyim... ve otobüse hiç binmek istemiyordum. O sırada sanki bu yorgun ve isyankar çağrılarımı duymuşçasına önümde bir polis arabası durdu. Yine ne var? Yetmedi mi arkadaşımı aldığınız? Şimdi de beni mi alıcaksınız?

Ön cam inince bana şirince sırıtan Sercan abiye yamuk bir gülüş attım. "Hayırdır oğlum bu ne hal? Ölüp de zorla diriltilmiş gibi duruyorsun." dediğinde gözlerimi kaşıyıp esnedim. "Dün gece pek uyuyamadım. Şimdi de eve gitmeye çalışıyorum." diyip durağı gösterdim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 16, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Perde ArkasıWhere stories live. Discover now