2. Bölüm

498 48 8
                                    

Medya Aras ve Enes temsili

Sedyede oturmuş dalgın dalgın salladığım ayaklarıma bakıyordum. Hemşire abla bana bir ilaç ve poşet verdikten sonra yaklaşık iki ders revirde yatmıştım. Şimdi ise sınıfa dönmek için izin kağıdımı bekliyordum. "Çöpe yetişmek konusunda çok şanslıymışsın. Bu poşeti yanında tut ihtiyacın olursa kullanırsın tamam mı?" dediğinde başımı salladım ve izin kağıdını aldm. Sedyeden indim ve hemşire ablaya teşekkür edip arkamı döndüm ve kapıyı açtım. Yavaşça kapıyı kapattıktan sonra ayaklarımı sürüye sürüye koridorda yürümeye başladım. Ders başladığı için koridor karanlıktı ve sadece sınıf kapılarının camlarından gelen ışıkla aydınlanıyordu.

Şu anda 12'inci sınıfların katında olmuş olsamda ben 11-H sınıfında olduğum için ve 11'inci sınıfların katında yer kalmadığı için 11-G ve 11-H sınıfları 12'lerin katındaydı. Ne yazık ki revirle aynı kattaydık ve ne kadar yavaş yürürsem yürüyeyim dersi 5 dakikadan fazla kaynatamayacaktım.

Birkaç adım daha attıktan sonra kendimi sınıf kapısının önünde durdum. Kapıyı çalmadan önce parmak ucuna kalkıp -çünkü kısa olmak bunu gerektirir- sınıf camından içeriye baktım. Sınıfın bir yarısı kendi halinde takılırken diğer yarısı pür dikkat dersi dinliyordu. Kapıyı çaldığımda hocadan gelen "Gir!" izniyle kapıyı açtım ve içeri girdim. İşte en sevmediğim kısım: Herkesin bakışlarına maruz kalmak.

"Geçmiş olsun kızım daha iyi misin?" diyen fizikçiye yarım yamalak gülümseyip "Evet hocam, sabah fazla yedim sanırım." dedim. Hoca başıyla yerimi işaret edip "Geç yerine." dediğinde sınıftan baya bir kişi "Geçmiş olsun Almira." dedi. Gülümseyip teşekkür ettim ve yerime İdil'in yanına oturdum. İdil bana döndü. Gözlerinden endişelendiği bariz belli oluyordu. Ellerimi tutup "Daha iyi misin?" dediğinde başımı sallayıp "İyiyim kuşum iyiyim de senin bir derdin var sanırım gözlerin hiç iyi bakmıyor." dedim. Ellerimi yavaşça masanın üzerine koydu. "Aslında Almira, ben sana aynısını soracağım? Son zamanlarda canın sıkıldı mı hiç?" dedi.

İdil aklınıza gelip gelebilecek en ilginç kızdır. Rüya görür,tutar. Hisseder,bir şey olur. Kahve falı bakar tutar.O yüzden o kötü bir şey hisseti mi Ece de ben de korkuyla beklerdik olacak şeyi. İşte bu yüzden paniklemiştim. Ne söylemem gerektiğini düşündüm ve en sonunda yalan söylemeye karar verdim, onu tehlikeye atamazdım.

İdil'i daha fazla bekletmeden "Yooo." dedim. İdil biraz rahatlamış olsa da hala dedikleri bitmemişe benziyordu. "Seni dün akşam rüyamda gördüm." dediğinde iç sesim al işte yemin ediyorum korkuyorum ha bu kızdan dedi. Benimde kalp atışlarım hızlanmıştı. Paniklediğimi belli etmeyerekten "Hayırdır inşallah, nasıl gördün?" dediğimde fizikçi "Almira ve İdil, sohbetiniz baya koyu gibi gözüküyor bizde katılabilir miyiz?" dediğinde İdil "Teneffüste anlatırım." dedi ve ikimizde önünüze dönüp özür diledik.

Çantamdan defterimi,kitabımı ve kalem kutumu çıkartıp sıranın üzerine koydum. Hocanın olduğu sayfayı İdil'in kitabından bakıp açtım ve dersi dinlemeye devam ettim. 5 dakika sonra aklıma yine cinayet geldi. Midem yine kalksa da bu sefer kusacak bir şeyim olmadığı için endişelenmemiştim.

Öldürürlen kişinin Orhun olmasından daha kötü bir şey varsa o da şu anda Orhun'un sevgilisi Delfin'in ikizi Enes ve onun en en en yakın arkadaşı Aras'ın yan sırada oturuyor olmasıydı. Enes çoğu erkek kardeş gibi kız kardeşine karşı korumacıydı ve doğal olarak Orhunla da araları limoniydi. Bazı aptallar Orhun'u Enes'in öldürebilme ihtimalini öne sürse de ben böyle bir şey yapabilecek kapasiteyi Enes'te görmüyordum.

Enesle de Arasla da çok büyük bir diyoloğumuz yoktu ama 9'uncu sınıfta da onlarla aynı sınıftaydım ve sınav haftalarında hep beraber çalışırdık. Çok iyi,samimi bir çocuktur Enes ama albenisinin aksine çok da atılgan bir çocuk değildir. Ya nasıl anlatsam ki... onun atılganlığına 10 üzerinden 6 veririm mesela öyle.

Perde ArkasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ