5. Bölüm

341 32 3
                                    

2 hafta sonra Aras'tan...

Ellerim cebimde hızlıca merdivenleri çıktım ve kendimi metrodan dışarıya attım. Dışarıya çıkmamla yüzüme çarpan keskin,soğuk havayla bir an için ürpersemde yürümeye devam ettim. İfadelerimiz alındığından beri soruşturmanın Enes'in lehinde gitmesi gerekirken alehinde gidiyordu ve bu benim sinirlerimi bozuyordu. Geçen haftadan beri babam eve asık suratla geliyordu, nasıl oluyorsa soruşturma cinayeti işlememiş bir çocuğa daha çok yaklaşıyordu!

Enes'in o gece benden ayrıldıktan sonra hemen eve gitmemişti ama gideceği istikametin Almira'ların sokağının tam tersi yönündeydi. Maltepe ne alaka karşısı ne alaka gözünüzü seveyim. Yine de hala işin ucunun nasıl Enes'e döndüğünü anlamıyordum. Ama bu cinayetin sadece Orhun'la ilgisi olmadığını geçen hafta anlamıştım. Almira'ların sokağında tam beş tane kamera var ve dördü cinayetin işlendiği yeri görecek konumda. Ne hikmetse o gece sadece iki kamera çalışıyor ve bu iki kamera da katilin yüzünü değil sadece sırtını alıyor.

Bu kesinlikle normal bir katilin yapacağı bir şey değildi. Bütün izleri silmek varken ipucu bırakmak biraz şüphe vericiydi. Çok şüphe vericiydi. Normal bir katil kameralara erişimi olduğunda her türlü kanıtı siler ama atması gereken bir iftirası olan kişi neden hepsini silsin ki? Sonuçta birine suç atabilmek için delile de ihtiyacı var. Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde bu ihtiraya maruz kalan kişi de Enes oluyor. Ayrıca kameranın o açılarından da cidden katilin sırtı Enes'inkiyi andırıyor. Böyle bir olay başıma gelse geçmişimi sorgulayabilirim. Sakin olun, mafya falan değilim, öyle kötü çocuk havamda yoktur da sert tavırlarım herkesin hoşuna gitmiyor. Bir çoğu kişiye göre oldukça soğuk durabiliyorum. Aslında soğuk birisi değilim. Sadece dış dünyadaki insanlarla iletişime geçmeyi tercih etmiyorum.

Konuyu Enes'e getirmem gerekirse, onu tanıdığım ilk gündem beri insanlara karşı hep nazik ve sevecendi. İkimiz de biraz içimize kapanık olsak da Enes her zaman insanlarla benden daha iyi anlaşmıştır. İlginçtir ki ben Almira'yla anlaşmayı başarmıştım. Hem de çok kısa bir sürede. Almira'nın sınıftaki bazı çocuksu davranışları onun hakkında önyargılı düşünceler oluşturmama sebep olsa da şu anda gayet aklı başında olan bir kız olduğunu düşünüyordum.

Caddenin sonuna geldiğimde sola dönüp yürümeye devam ettim. Ekim ayının ortasına gelmiştik, havalar yavaştan soğumaya başlamıştı ve umarım soğumaya devam ederdi. Kış mevsimi cidden hoşuma giden bir mevsimdi ve her geçen gün kışa bir adım daha yaklaşmak beni daha çok mutlu ediyordu. Tabi sert ayaz dışında. Rüzgarlardan nefret ediyordum.

Eneslerin sitesinin önünde durduğumda artık beni tanıyan güvenliğe başımla selam verip yürümeye devam ettim. İstikametimi Eneslerin apartmanına doğru çevirdim ve çıt çıkmayan sitede sokaktan gelen korna sesleri eşliğiyle binaya girdim. TC kimlik numaramdan daha iyi ezberlediğim kapı şifresini girip cam kapıyı açtım ve asansörlere ilerledim.

Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım. Etrafa boş boş bakınırken asansörün sesi duyuldu ve demir kapılar anında açıldı. Kapıların açılmasıyla karşımda kahverengi kıvırcık saçları, beyaz ışıldayan teni ve ela rengi gözleriyle yan sınıftan Dicle beliriverdi. Nefesimi tuttum. Dicle'nin bu sitede oturduğunu bilsemde daha önce hiç karşılaşmamıştım, karşılaşmayı da beklemiyordum.

Samimi bir gülüş atıp "Naber Aras!" diyince gergin ve heyecanlı bir gülüş atıp ellerimi ensemdeki saçlarıma götürdüm. Şimdi siz 'sanki ilk defa kız görüyor gibi davranmasana' demeden ben size ne olduğunu anlatayım. Dicle benim uzun zamandır ilgi duyduğum... Tamam tamam yalan söylemeyeceğim uzun zamandır hoşlandığım bir kız. Aramızda çok nadiren diyalog geçtiği için asla ilişkimiz olacağına inanmadığım bir kız. Boşa ümit yani.

Perde ArkasıWhere stories live. Discover now