I - VIII.Bölüm

4.4K 318 106
                                    

LYORD KRALLIĞI

Lisiya, 1226

Şen kahkahaları koridorda yankılanan iki genç, neşeyle yemek salonunun yolunu tutturmuş ilerlerken, yanlarına gelen bir uşağın sözleri üzerine yüzlerindeki gülümsemeyi silip, gözlerini merakla açmışlardı. Biraz önce güldükleri her şeyi unutmuş ve endişeyle birbirlerine bakakalmışlardı. Korkuyla el ele tutuşurlarken, adımlarını da ikinci katta yer alan çalışma odasına çevirmişlerdi.

Saraydan önemli bir haberin geldiğini belirten uşak, Adam Astransa'nın acilen Prens Richard'la konuşmak istediğini dile getirmişti. O andan itibaren Catalina'nın aklından bin bir türlü düşünce geçmeye başlamıştı. Richard'ın ailesine bir şey olduğu ya da yeniden bir savaşın patlak verdiğine dair sayısız düşünce zihnini ele geçirmişti ama Richard için güçlü durmak zorunda olduğunu biliyordu. Çünkü Richard belli etmese de ondan katbekat tedirgindi ve korkuyordu.

Kapının önüne geldiklerinde Catalina onun ellerini sıkıca tuttu. "Babam sana nasıl bir haber verirse versin ben her zaman seninleyim, bunu unutma." Sözlerinin ardından yanağına bir öpücük kondurup onu babasının yanına uğurladı. Kapının açılıp da içeri girmesinin ardından kapanması üzerine kapıya yaklaştı ve kulağını yaslayıp onları dinlemeye başladı.

Babası bir süre onunla hoş sohbet ettikten sonra başkentin durumundan bahsetti ve ailesinin iyi olduğunu söyledi. Araya giren kısa bir sessizlikte iyice meraklanan Catalina, kapıya daha fazla yaslandı. Babasının sözlerinin bir kısmını duyamasa da Richard'ın başkente gitmesi gerektiğini ve oradan beklendiğini duyduğunda hızla kapıdan geri çekildi. Bugünün geleceğini biliyordu ama her zaman kendi içinde erteliyordu. Yıllardır beklenen olmadığı için Richard sanki hep kendisiyle birlikte bu kalede yaşayacak sanıyordu. Gerçek yüzüne bir tokat gibi çarptığında Catalina ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı ve geriye doğru çekildi. Hıçkırıkları boğazına dolarken, ellerinin buz kestiğini hissetti. Koşar adımlarla kendisini bahçeye attığında derin bir nefes aldı ve kararmış gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Yıldızlar son yaz akşamında daha bir ışıl ışıl geldi gözüne ve gözlerini kırpıştırarak onları izlemeye koyuldu.

"Bana bir yol gösterin," dedi kendi kendine fısıldayarak. "Richard'ın beni unutmayacağına dair bana bir işaret verin." Sözlerinin ardından bir süre öylece bekledi. Parlak yıldızların hareketlenmesini belki de kaymasını bekledi ama hiçbir şey olmadı.

Büyükannesi yıldızların kaderini belirlediğini söylerdi. Doğduğu andan itibaren öleceği ana kadar yıldızlar kaderi hakkında bilgi verir ve hayatıyla ilgili sırları da saklardı. Catalina bunları duyduktan sonra yıldızlara daha çok ilgi göstermiş ve her açık gecede gözlerini gökyüzüne çevirerek yıldızlarla konuşmuştu. Onlardan gelecek bir işaret ummuş ama hiç buna şahit olmamıştı. İşte bu gece de onlardan gelecek bir işarete muhtaçtı ama hiçbir şey olmamıştı. Genç kız öfkeyle solurken, içi içine sığmıyor ve dışarıda olmasına rağmen aldığı nefes sanki yetersiz geliyordu. Bahçenin en ücra köşesine geçtiğinde dizlerinin üzerine çöküp yüzünü avuçlarının arasına aldı ve dakikalarca ağladı. Artık gözyaşları akmaz olduğunda doğruldu ve derin bir nefes daha aldı. Yanaklarını silip önüne düşen saçlarını arkaya ittiğinde, güçlü durması gerektiğini anımsayarak kendisini toparlamaya çalıştı.

Bu ayrılığın bir gün olacağını ikisi de biliyordu ve Richard'ın söylemine göre de kendisini asla unutmayacak, her fırsatta ona yazacak ve en sonunda onu yanına alacaktı. Catalina bunlardan başka bir şeye tutunamayacağını biliyordu. Richard'a inanmak ve güvenmekten başka şansı yoktu ama yine de içinde büyük bir korku vardı. Ya hiçbir şey Richard'ın planladığı gibi olmaz ve yolları tamamen ayrılırsa işte o zaman ne yapardı, bilemiyordu.

GÜNEŞ VE AY'IN DANSIWhere stories live. Discover now