Giriş

15.9K 637 315
                                    

LYORD KRALLIĞI

Lisiya, 1216

"Sessiz ol."

Küçük kız neşeyle çıkardığı ıslık sesini yarıda kesti ve soğuktan kuruyan dudaklarını birbirine bastırarak koşar adımlarla büyükannesinin yanına ulaştı. Kadının hemen yanında sallanan soğuk elini sıkıca tuttu ve yerde sürünen elbisesinin eteklerini de tek eliyle yukarı doğru çekti. Ayaklarının altında ezilen kurumuş yaprakların sesini her duyduğunda kalbi daha da hızlı atıyor ve sanki bu ses bile başlarına bir fenalık getirecekmiş gibi büyük bir endişe duyuyordu.

"Geceleri ıslık çalmamalısın, Caty."

"Neden?" diye sordu kız merakla. Islık çalmayı ona çok sevdiği arkadaşı Richard öğretmişti ve yakın zamanda geliştirdiği bu yeni yeteneğini her fırsatta kullanmak hoşuna gidiyordu.

"Gecelerin sahibi olan yaratıkları üzerimize çekmek istemeyiz, değil mi?"

Küçük kız korkuyla biraz daha büyükannesine sokuldu. Ürkek bakışlarıyla etrafı incelerken, "İstemeyiz," dedi sessizce. "Onlar bizi öldürür, değil mi?"

Büyükannesi sıra sıra dizilmiş olan kavak ağaçlarının arasındaki patikayı geçtikten sonra nehrin kenarına yaklaşarak adımlarını yavaşlattı. Keskin bakışlarıyla hızlıca arkalarında kalan kaleye baktıktan sonra yeniden nehre doğru döndü. "Onlar önce kanımızı emer ve bize türlü işkenceler yapar. Onların elinden gelecek olan ölüm olsaydı şayet bu kurbanları için çok daha kolay olurdu."

Caty güçlükle yutkundu. Korku iliklerine kadar işlemiş ve boğazında bir yumru oluşturmuştu. Ellerini kol yenlerinin içine saklayarak büyükannesine doğru yaklaştı ve bakışlarını Thannis nehrine çevirdi. Ay ışığının altında parlayan nehir sanki Gece Tanrıçası Heccate'nin dalgalı saçları gibi ormanın içinden uçsuz bucaksız karanlığa doğru kıvrılarak uzanıp gidiyordu. Bu büyüleyici manzara karşısında biraz olsun sakinleşen küçük kız, büyükannesinin belinde asılı olan kesesinden çıkardığı eşyalarla yeniden heyecanlanmıştı. Buraya neden geldiklerini ya da ne yapacaklarını tam olarak anlayamamıştı, çünkü büyükannesi ona hiçbir şey söylememişti. Onu sıcak yatağından kaldırırken söylediği sadece, "Şafaktan önce kaleden çıkmamız gerek," olmuştu. Kimselere görünmeden kaleden ayrıldıklarındaysa içinde büyük bir heyecan vardı. Büyükannesinin gizemli halleri hoşuna gidiyor ve ilgilendiği mistik konulara kendisi de aslında büyük bir ilgi duyuyordu, ancak bunu pek belli edemiyordu. Çünkü annesi bütün bunları büyük bir saçmalık olarak nitelendiriyor ve çocuklarını bu işlere karıştırmak istemiyordu.

Annesi ve büyükannesi arasında yeni bir tartışmanın daha sebebi olmak istemeyen küçük kız, çoğu zaman ondan uzak duruyor ama bazı geceler merakına yenik düşerek annesinden gizli onun odasına gidiyor ve araştırmalarıyla ilgili sorular sorarak ondan çeşitli hikayeler dinliyordu. Henüz okumayı öğrenemediği için kalın kitaplarına sadece bakmakla yetiniyor ve bir gün onları okuyabileceği günlerin gelmesini heyecanla bekliyordu.

Büyükannesi Esmina de Prines bu toprakların asili değildi. Bu yüzden de gelenek ve görenekleri Lyord halkına ters düşmekteydi. Genellikle araştırmalarını büyük bir titizlikle yürütüyor, kimseye yakalanmamaya çalışıyordu. Lyord insanı anlamlandıramadığı şeylerden korkardı ve korku da beraberinde yasakları getirirdi.

Lyord Krallığı'nın doğu şehirlerinden biri olan Lisiya'da gözlerden uzakta yaşıyorlardı, ancak hanelerinde soylu bir misafirleri vardı ve Esmina'nın bu meşum ilimlere olan ilgisinin fark edilmesi büyük bir krizin yaşanmasına sebep olacağından, hane içerisinde çoğu zaman gizli tartışmalar yaşanıyor ve gerilim hane halkını uzun bir süre etkisi altına alıyordu. Kızının katı kurallarına ve uyarılarına rağmen Esmina uğraşından vazgeçmiyor ve torunlarının kaderinde saklı sırları öğrenmek için büyük bir çaba gösteriyordu.

GÜNEŞ VE AY'IN DANSIWhere stories live. Discover now