II - I.Bölüm

2.6K 126 27
                                    

LYORD KRALLIĞI

Lisiya, 1227

"Güz yazgısı ağır olur," dedi Esmina de Prines kederle. "Eskiler ne kadar da doğru söylermiş."

Yeryüzünün en güzel süsü olan ağaçlar her sene olduğu gibi yeşil rengini kaybederek yerini sarı ve turuncu renge bırakan yapraklarını bir bir dökerken, bir kez daha yalnızlığa mahkum oluyor ve çetin kışı tek başlarına atlatmaya hazırlanıyorlardı.

Lisiya'nın en güzel tepesine kurulmuş olan Işık Kale'de tıpkı ağaçlar gibi içerisinde barındırdığı hayatlara bir bir veda ediyor ve kapısında içeri girmek için hazır bekleyen çetin kışa neredeyse yalnız sayılacak kadar az insanla giriyordu.

Yaprakların canlılığının yavaş yavaş son bulması gibi kalede yaşayanların da nefesleri yavaşça sonlanıyordu, fakat bu bir yaprağın dalından huzurla süzülerek düşmesi kadar kolay değildi. Bu oldukça acı dolu bir süreçti ve acıyı çeken kadar geride kalanlarda yürekten hissediyordu.

Güz vaktiyle birlikte gelen gam ve keder, kalenin dört bir yanını ele geçirmişti. Bu, salgına dönüşen Kara Hastalık değildi, lakin onun kadar çok can almıştı. İlk olarak sonbaharın henüz başlarındayken Esmina de Prines'in ortanca kızı hayata gözlerini yummuştu. Henüz otuzlu yaşlarının başında olan genç kadın bir yıl önce kocasını kaybettiğinde, iki çocuğuyla birlikte ablasının yanına sığınmış ve onlarla yaşamaya başlamıştı. Kendilerine ait ne bir kale ne de bir toprak kalmamış, hepsini kocasının üvey kardeşi ellerinden almıştı. Çocuklarının geleceği adına endişelenen kadın bir süredir hastaydı ve güçsüz bedeni buna daha fazla dayanamamış ve solup gitmişti.

Genç yaşından dolayı böylesine erken bir ölüm herkesi derinden yaralamıştı. Özellikle de Esmina de Prines'i yataklara düşürecek kadar derinden etkilemişti. Yaşlı kadın kendini toparlayacağı sıralarda ise torunlarının derdiyle yeniden dert sahibi oluvermişti.

Annelerinin ölümünün ardından hastalanan iki çocuktan küçük olanı da neredeyse bir ay içerisinde hayata gözlerini yummuştu. Hekimlerin söylediğine göre hassas olan bünyesi böylesine büyük bir acıya dayanamamıştı. Annesine olan düşkünlüğü göz önüne alındığında da yaşadığı kederi tahmin etmek pek de güç değildi.

Dedesinin adını taşıyan ve büyükannesi tarafından hep dedesine benzetilen bu genç adamın kaybı herkesi oldukça üzmüştü. Henüz on üç yaşında ve hayatının çok başındaydı ama keder onu sinsice yiyip bitirmişti. Geri de kalan kız kardeşinin ölümü ise bir hayli trajikti.

Genç kız kısa aralıklarla hem annesini hem de kardeşini kaybetmiş üstüne bir de ateşli bir hastalığa yakalanmıştı. Günlerce şuursuz bir halde yatağında yatmış, uyandığında ise ne yaptığını bilemez bir halde oradan oraya kendini savurup durmuştu. Bir gece uyanıp da sıcaklıktan bunaldığını söyleyerek odasındaki pencereyi açtığında, nasıl olduğu bilinmez bir şekilde sabahına bahçede ölü bulunmuştu.

Ateşli hastalığın zihnini de etkilediğini söyleyen hekimler, yüksekliği anlamadığını ve hizmetlilerin yanında olmadığı bir anda kendisini pencereden aşağı attığını öne sürdüler. Genç kızın da apar topar cenazesi yapılmış ve bitmemiş olan yas yeniden kaleyi ele geçirmişti.

Siyahlar içerisindeki Astransa ailesi son olarak Esmina de Prines'in yanında yerini almış ve sayılı günler kala onunla ellerinden geldiğince çok vakit geçirmeye çalışmışlardı.

Kardeşlerinin ve babasının odadan çıkmasının ardından Catalina kısa bir an için annesiyle göz göze geldi. Neredeyse geceleri bile dönüşümlü olarak Esmina'nın yanında kalıyorlar ve onu hiç yalnız bırakmamaya özen gösteriyorlardı. İkisinin de gözlerinde büyük bir korku vardı ama birbirleri adına güçlü durmaya çalışıyorlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNEŞ VE AY'IN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin