1. Bölüm

120 12 4
                                    

"Kim Jongin sana inanamıyorum!"

Esneme hareketleri yaparken gelen ses ile yerimden sıçramıştım. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda en yakın arkadaşım Wendy'nin bana kızgın gözlerle baktığını ve kapının önünde beklediğini gördüm. Bulunduğum pozisyonu bozarak oturur hâle geçtim.

"Ne oldu Wendy, yine ne yaptım?"

Ayaklarını yere vura vura yanıma geldi ve bu sefer de tepemde dikilmeye başladı. Derin bir nefes alıp gelecek cırlamaya hazırladım kendimi.

"Biz sabahtan beri beyefendiyi soyunma odasında bekleyelim beraber gideriz diye, beyefendi çoktan gitsin ve ısınmaya başlasın bile! " durdu ve o da benim gibi yere oturduktan sonra devam etti. "Sen çok bencil biri oldun Jongin !"

"Özür dilerim ama beni beklediğinden haberim yoktu. Soyunma odasından uzun süre çıkmayınca yine kızlarla dedikoduya dalmışsınızdır diye düşündüm."

"Keşke kızlarla dedikodu yapmış olsaydım. Senin yüzünden az önce ayılarla dolu bir mağaraya girdim." deyip kendisini parke zemine atarak uzandı ve elleri ile yüzünü kapattı. Ben ise şaşkın bakışlarla onu izliyordum.

"Wendy bunu yapmış olamazsın değil mi?" diye sordum onay almak istercesine ama o yüzünü daha çok saklamaya çalışarak cevabı vermiş oldu. "Vay canına Wendy bu sefer kendini cidden aştın." diyerek kahkahayı patlattım. "Demek erkekler soyunma odasına girdin." diye kahkahalarımın arasından söylenirken  bu sefer tekrar oturur pozisyona geçerek bana vurmaya başladı.

"Hepsi senin yüzünden!" Kafamı darbelerden korumaya çalışırken söylenmeye devam etti. "Bir yerde ölüp kaldın diye çok endişelendim. Ne yapayım yani!" diyerek üzerimde son vuruşunu yaptı. İşte bu seferki cidden acıtmıştı, hâliyle bende ağzımdan kaçan "ah" sesine engel olamadım.

"Wendy senin yüzünden tekrar ısınmam gerek, sayende her yerim ağrıyor."

Hasar var mı diye üzerimi kontrol ettim. Wendy bir kız olabilir ama inanın bana bir kıza göre çok ağır elleri vardır. Küçükken ona "Kung Fu Queen" derlerdi. Çünkü kabadayılık taslayan sınıf arkadaşlarını döverdi. Anaokuluna giden bir kız tüm o çocukları adam etmişti. Tabi bu lakabı almasında babasının onu zorla Kung Fu kursuna göndermesinin de etkili olduğunu söyleyebilirim.

"Oh canıma değsin. Bensiz ısınırsan intikamımı işte böyle alırım." dedi ve kötü kız kahkahasını attı. Bende onun bu hâline güldüm.

Wendy ile çok uzun zamandır arkadaşız. Busan'a yeni taşındığımız zaman ben anaokuluna başlayacaktım ve annemin söylediğine göre komşumuzun kızı da benimle aynı sınıfta olacaktı. Bu yüzden kaynaşalım diye bizi tanıştırdılar ama bırakın kaynaşmayı, isimlerimizi öğrenmekten öteye gidememiştik. Çünkü Wendy'ye adımı söyler söylemez kaçmıştım. Utangaçlığım sağolsun... Okula başladığımızda ise o bahsettiğim kabadayı çocuklar beni bir köşeye sıkıştırıp çikolatamı almaya çalışmışlardı. Beni onların elinden kurtaran Wendy olmuştu. Ben ise minnettarlığımdan tüm çikolatamı ona vermiştim. O günden sonra bizi bir daha kimse ayıramadı.

Omzuma gelen ufak darbe ile daldığım yerden çıkıp ısınmama devam ettim. Aklıma takılan soru ile bu sefer düşünceli bakışlarımı Wendy'ye yönelttim. "Wendy, sence Minseok hyung bizi buraya neden erkenden çağırdı? Dersin bir buçuk saat sonra başlaması gerekmiyor mu?"

''Bilmem ki, belki de canı sıkılmıştır ve keyfi yerine gelsin diye bir saat boyunca durmadan bizi dans etmeye zorlar. Yapmadığı şey değil biliyorsun.'' deyip dudaklarını büzdü. Maalesef ki bu unutmak istediğim bir anıydı. Minseok hyung sevgilisi ile kavga ettikten sonra tüm sinirini bizden çıkarmıştı. Wendy ve ben, 3 saat boyunca hiç oturmadan, soluklanmadan dans etmiştik. O kadar yorulmuştuk ki ertesi gün yataktan kalkacak hâlimiz bile yoktu.

Minseok hyung kim diye sorarsanız kendisi, zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz bu dans kursunun sahibi olur. Aynı zamanda bize muhteşem koreografiler hazırlayan bir koreograftır. Wendy ile yaklaşık beş yıldır bu dans kursuna gidiyoruz. Burası bizim için bir nevi ikinci ev hâline geldi ve Minseok hyung da bizi bunca zaman korudu, kolladı.

''Eğer o yüzden buradaysak tanrı bizi korusun.'' dedim ve ellerimi dua eder gibi kaldırdım. Wendy bu harekete gülerek karşılık verdi ve aynısını tekrarladı.

''Ben sizi buraya önceden ısının diye çağırdım, sizin yaptığınız şeye bak! Benimle dalga mı geçiyorsunuz?''

Duyduğumuz ses ile birden gözlerimizi açtık ve birbirimize baktık. Sanki daha önceden ayarlamış gibi aynı anda yutkunduk ve ağır çekimden arkamıza döndük. Minseok hyungun tek kaşını kaldırmış bir şekilde bize baktığını görünce anında kalktık ve başımızı eğdik.

''Kusura bakmayın Bay Kim.'' çıkan ilk ses Wendy'ninki olmuştu. Başımızı kaldırmadan korku dolu bakışlar atarak Wendy ile birbirimize baktık. Benden size ufak bir tavsiye. Eğer Minseok hyung içeriye bağırarak girerse ya bir şeye çok sinirlenmiştir -ki bu da hıncını sizden çıkaracak demektir- ya da sizden habersiz işler çevirmiştir. Tabi kabahat da işlemiş olabilir.

''Neyse, gelin odama geçelim. Hazır kimse gelmemişken sizinle konuşmam gereken bir şey var.'' deyince Wendy ile birbirimize bilmem kaçıncı olan tuhaf bakışlarımızı attık. Minseok hyung önden odasına geçerken onu arkasından takip etmeye başladık. Wendy, beni kolumdan çekip durdurdu. Başımı ona çevirmem ile dudaklarını 'Neler oluyor?' diye oynattı. Ben ise dudaklarımı büzerek 'Bilmiyorum.' manasında kafamı salladım.

Odaya girdiğimize Minseok hyung oturmamız için masasının karşısındaki sandalyeleri gösterdi. Bizde itaatkar bir şekilde hemen oturduk. Minseok hyung korktuğumuzu sezmiş olacak ki önce sırıttı, daha sonra boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

''Sizi niye erkenden çağırdığımı merak ediyorsunuzdur. Yüzünüzdeki o korkmuş ifadeyi silebilirsiniz, kötü bir şey olmadı.'' diyerek güldü ve bizim ifadelerimizi düzeltmemiz ile devam etti. '' Aslında vereceğim haber eminim ki sizi çok mutlu edecek. Hazır mısınız?'' diye sordu bizden onay bekler bir şekilde. Kafalarımızı heyecanlı bir şekilde sallayınca tekrar gülümseyerek daha önce içeri girdiğinde fark etmediğimiz elindeki zarfları bize uzattı. Zarfı alırken ellerimin titrediğini söylemeden edemeyeceğim. Neden mi titredi? Hiçbir fikrim yok. İçgüdü dedikleri bu şey olsa gerek.

Zarfın üzerindeki yazıyı okuyunca zarfın Seoul'den geldiğini gördüm. Daha da aşağıları okuyunca şaşırmadan edemedim ve Wendy'nin tepkisine baktım. O da aynı benim gibi şaşkın gözlerle bakıyordu zarfa. Minseok hyung tepkimizden memnun bir şekilde konuştu.

''Tebrik ederim çocuklar, Seoul Sanat Akademisi Dans Bölümünü kazandınız.''


~~~~Merhaba! Uzun zaman sonra ilk defa bir hikaye yazıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

~~~~
Merhaba! Uzun zaman sonra ilk defa bir hikaye yazıyorum. Umarım ilk bölümü beğenirsiniz. 💜Birazcık kısa oldu ama tam yerinde bitirmem gerekiyordu. 😜 Eğer bir yazım hatam, anlatımımda bir yanlışlık, sizi rahatsız eden bir şey varsa lütfen görüşlerinizi benimle paylaşın ☺️ Sizi tahminimce çoooook uzun bir kurgu bekliyor. Umarım bu kurguyu sizde benim gibi beğenirsiniz. 💜 Lütfen emeğime karşılık bir beğeniyi veya yorumu çok görmeyin 🥰 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋🏻

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 31, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Dangerous Dance || SEKAIWhere stories live. Discover now