"Ailemden kalanlar sayesinde şirketimi kurdum ve bağlantılarım sayesinde de bir kaç anlaşma yaptım. Orta seviye kazanıyorum ama çevre bu tip işlerde önemli tabi. Ayrıca maddiyat konusunda hiç takıntılı olamadım. Babamın aksine." 

Güzel hikayeydi. Çalışılmış bir geçmiş. Nefes'le beraber gerçekten sahip olduğuma kendimi inandırmaya çalıştığım şu yalan hayatım. Soyadım ve sahte kimliğim. 

"Nefes'le iyi anlaşmanıza şaşırmamalı." dedikten sonra tok bir kahkaha attı, iliklerimin buz kestiğini hissettim.

"Annecim, sen bile paradan daha önemli şeyler olduğunu kabul ettin ama." Nefes'in tatlı sesini duymanın beni sakinleştirdiğini fark ederek minnettarlıkla gözlerimi ona çevirdim.

Hülya'nın her hareketimi analiz ettiğini anlamam için onu görüyor olmama gerek yoktu. Nefes'e bakışımı izledikten sonra yavaşça yerinden kalktı, "Haklısın Nefes'im, paradan önemli şeyler kesinlikle var ama çoğu zaman onlara ulaşmak için bile para gerekli. İkinizin de öğrenecek çok şeyiniz var ama dilerim ki benim öğrendiğim gibi öğrenmeyin. Neyse, hadi yemeğe geçelim."

Hülya'nın dediklerinden sonra Nefes'e döndüm, gözlerimdeki talep çok net olmalıydı ki ağzının kenarıyla "Babam.. Annemi pek çok kez aldattı ve asla görmediğim kardeşlerim var. Yani.. Zor bir evlilik. Babam annemi hiç istememiş. Neyse, hadi.."

Nefes'in ardından ayaklanıp yemek salonuna geçtiğimde Hülya'nın dediklerini düşünüyordum. Nefes'in öğrenecek çok şeyi olduğunu söylüyordu ama kızına benim bildiklerim kadarını bile anlatmayı götü yer miydi? Hiç sanmıyorum.

****

Yemekler belli bir disiplin içinde, pek fazla konuşulmadan yenmişti. Çok fazla bir şey yiyememem gerginliğim yüzünden doğal karşılanırken bu konağın içinde, Hülya'nın herhangi bir sırını nerede sakladığını bulabilmek, hatta tahmin etmek bile çok zordu. Sami'nin renk verme deyişini anlıyordum.

Tatlılar servis edilirken Nefes müsade isteyerek masadan kalktığında soğuk terler dökerek arkasından baktım. Sonunda narin bedeni odayı terk ettiğinde Hülya'nın keskin bakışlarıyla karşı karşıya kaldım. Dışarıya çıkacaktık, tatlı falan yiyecek halimde yoktu ve arkama yaslanıp Nefes'in bir an önce gelmesini umdum.

"Söylemeliyim ki beklediğimden farklısın. İnsanları çözmekte hiç bir problem yaşamam, kızımı sevdiğin belli ama bu aşk değil. Para için de onunla değilsin. Amacın ne?"

Bir kaç saniye sadece beni delmeye çalışan gözlerine baktım, şaşırtıcı bir şekilde sakindim. Benimle nasıl baş edeceğini bilemiyordu.

"Nefes çok farklı bir insan. Gerçekten. Kızınız bir mucize ve öyle davranılmayı hak ediyor. Aşık olmayabilirim ama seviyorum. Ki bence bu daha sağlıklı. Aşk acı vericidir, eninde sonunda en çok siz ve sonra da karşınızdakini yaralar."

Kaşını hafifçe kaldırarak dinlediği sözlerimden sonra hmladı, "Aşkı tattığını varsayıyorum. Yoksa bu cümleleri böyle kurmazdın. Peki ya aşık olduğun kişi tekrar karşına çıktığında ne yapacaksın, kızımı bırakacak mısın?"

"Hayır, çünkü o kişinin karşıma çıkma ihtimali yok." dedim ve kafamı masaya eğdim. Arslan'ın vurulduğu anı düşündüm, içimde kapanmayan yaraydı o sahne, tenine akan kızılları düşündükçe daha çok kanayıp duruyordum. Bu hatıraları bir yalanı daha ikna edici kılmak için kullanmak ne kadar iğrenç olsa da amacım vardı. O da bu kadını sonsuza kadar Arslan'dan uzak tutmak.

"Eğer onu üzersen.." derken yüzünün aldığı tehditkar ifadeyi asla sakınmadı Hülya, gerçek yüzü korkunç bir görüntüydü, "Gerisini anladığını umuyorum."

ASLANWhere stories live. Discover now