16

2K 163 33
                                    

*Medyasız. Ehereherröröeöre

**

Klimanın nasıl bir nimet olduğuna odaklanmaya çalışıyordum, nitekim yaz sıcağında Arslan'la aynı araçta İzmir yolundaydım; çok fazlaydı. Yola çıktığımızdaki şoku atmıştım, şu an içimde sarılmak isteyen, sığınmak isteyen bir Bars vardı.

"Kaza yaptıracaksın." dediğinde bir kaç saniye tepkisiz kaldım. Kelimeleri anlamlandırmak beynimin kıvrımlarına kadar sızan kokusu yüzünden zor olmuştu. Hafifçe öksürüp başımı yola çevirdim.

"Pardon."

"Hı hı."

Parmaklarımı birbirine geçirdim, yola bakmak için tüm irademi kullanıyordum.

Sanki iradesi var amk çocuğunun. Laf!

İç sesime göz devirdim ama hakkı haklıya teslim etmek lazım gelirdi. İradesi sağlam olsaydım ya da kendimi kandırdığım kadar sabırlı; böylesi damdan düşme bir kaosun ortasında olmazdım. Gözümü sol tarafa çevirdim, kafamı değil, gözümün kenarından görmeye çalışıyordum ve eminim çok saçma bir haldeydim. Umrumda mıydı?

Arslan'ın derin bir nefes alıp bir şeyler mırıldandığını duydum ama tam duyamadan sağa sinyal verip yavaşlamaya başladı. Kenarı çekip durduğunda etrafa baktım, dinlenme tesisi aradı gözlerim veyahut bir benzinlik falan. Hemen yanımdaki emniyet kemerinin tokasını hapsinden kurtardı ve kendi kemer tokasını da açtıktan sonra tüm bedeniyle bana döndü. Hareketlerini ağır çekim izler gibiydim, fazla romantik gelmişti bu hareketi. Derin bakan gözleri de cabasıydı.

Çıkıp giderken çarpabileceğim bi'kapı olsa çok işime gelirdi ama yok.

"Arslan?" ben de bedenimi ona çevirdim.

"Hiçbir konuda hiçbir fikrin yok değil mi?"

"Anlamadım." Anlamamıştım ama buna şaşırmıyordum da. Anlamıyordum ki ben Arslan'ı hiç.

"Sana seni anlatmaya benim kelimelerim yetmez ve bana ne yaptığını çözmem zaman aldı. Meraktı ilk başta. Sonra belki oyun, zaman geçirmek için. Devrim arabasına gittiğimiz gün bile hala daha heves gözüyle bakıyordum, ama inkarmış hepsi. Tanımlanamayan cisim gibiydin lan hayatımda. Beni hiç kimse senin kadar kızdırmadı Bars."

"Ne yaptım ben?"

"Bana kurduğun o cümle.. İşimi yapıyorum. Delirdim sandım."

"Aslı-" elini kaldırarak beni durdurdu.

"Biliyorum güzelim." GÜZELİM Mİ?! HIAMMINAAĞH "Biliyorum, ama öyle olduğuna çabuk inandırdım kendimi, geçici dedim, gideceğim zaten dedim. Seni dans gecesinin sonunda Perla'da bulana kadardı tüm bunlar. O gecenin sabahı çıktın ya otelden, beni hiç kimse senin kadar üzmedi Bars."

"Arslan.."

Konuşmanın nereye doğru gittiğini kestiremiyordum, devam etmesini de istemiyordum. Bir kalıba gerek yoktu ve bazı şeyler söylenmediği zaman daha etkiliydi.

"Halanın vefatını öğrendiğimde kendimi otelin önünde valeden anahtarı alırken buldum. Elimden gelse uçacaktım lan. Bana ne oluyor dedim sana gelirken tüm yol boyunca, ne bu sikim sokum haller. Seni öyle çökmüş omuzlarınla arkadan gördüğüm an dedim işte-"

"Deme!!" diyerek susturdum onu. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve tekrar ettim, "Deme n'olursun."

"Neden ama?"

Hafifçe araladığım gözlerimle ifadesini süzdüm, bu tepkimi beklemediği çok açıktı. Gözleri merak ve az biraz korkunun tınısını yansıtıyordu, bir de beni.

"Çünkü bunun yükü çok ağır. Ben zaten kendiminki altında elpençe divan kaldım, iki büklümüm. Kalbimin yörüngesi ben değilim, ruhumun gönyesi bende değil. Senin bana bunu demeni taşıyamam. Şu an değil. İlk defa birine söyleyeceğin o iki kelime ağır gelir."

Kafasını hafifçe yana eğdi ve beni süzmeye devam etti. Hayran olduğum yan gülüşüyle köpek dişini sergilerken bana doğru yavaşça yaklaşmaya başladığında, birleşmeyi sabırla karşılamaktansa hızla kendimi ona doğru savurdum. Dudaklarına sertçe abanırken afalladığını sezebiliyordum fakat saniyeler sonra kolları belime dolanmıştı bile. Öpüşüme aynı sertlikle cevap verirken ellerimi saçlarına geçirmiş, sanki mümkünmüş gibi daha çok çekmeye çalışıyordum kendime. Klimanın nimetliği bir yere kadardı, Arslan'ın dili dilime dolandığı an bastırmadığım inlemem döküldü dudaklarına. Kolları belimi öyle sıkı sarıyordu ki, birdenbire basan ateşle sırtımdan ter boşaldı. Arslan'ın saçları ellerimi yakıyordu, dudakları sanki dudaklarıma hiç ayrılmamacasına kendini mühürlüyordu. Nefes için kararmaya başlayan gözlerimin uyarısını dikkate aldığımda zor da olsa ayırdım dudaklarımı, gözlerimi açamıyordum, yutkunamıyordum bile. Belimden ayrılan eliyle titredim. Hemen ardından baş parmağını ıslattığı dudağımın üzerinde hissettim. Huzurla iç çektiğini duyduğumda biraz kırpıştırarak açtım gözlerimi.

"Ulan." dedi dudaklarıma doğru. Tekrar uzandım dudaklarına, biraz daha kızarırsa çok güzel olurdu. Ama aniden öten kornayla yanı başımızda akan trafiği tekrar hatırladım.

"Gidelim mi?" fısıldar gibi konuşmuştum, sesimi de şehit vermiştim sanırım.

"Gidelim." dedi hülyalı gözleriyle.

Yerime tekrar yerleştiğimde sol bacağımın vitesle olan yakın teması dolayısıyla uyuştuğunu hissettim ama umrumda mıydı?

O, kontağı çevirip arabayı tekrar çalıştırdığında anın verdiği gazla konuştum.

"Arslan.."

"Hm?"

"Bi'daha desene."

Bana bakıp yüzümü taradı, sonra kısa bir kahkaha attı, yüzünü yola çevirirken gülümsemesi hala yüzündeydi.

"Gidelim güzelim."

****
Siz de benim güzellerimsiniz.
Telefondan yazdım.
Sorrryy

Bb

ASLANWhere stories live. Discover now