34.Bölüm

3.6K 159 38
                                    


Üç yıl sonra yazıyorum a dostlar!
Vay be...
2018 den 2021...
Uzun zaman oldu lakin bir Finali hak ediyor değil mi?

Sabahın ilk ışıklarında gözlerimi açtığımdan beri içimdeki heyecanı dizginleyemedim.
Ayaklarımı kısmen kullanabiliyordum ama şu anlık tam yürüyemiyordum.
Neyseki abdestimi alabiliyordum.

Üstüme elbise şeklinde bir kazak geçirdim ve montumu da giydikten sonra Eyüp'ü beklemeye başladım.
Gömlek yerine bir t-shirt giydiğini fark ettiğimde ona seslendim.

"Gidiyoruz değil mi?"

Yüzünde yakaladığım hoşnutsuzluğa rağmen başını salladı.

"Önce kahvaltı sonra bir yere uğrayacağız."

Başımı salladım.
Kavuşacağımı düşündüğüm her an yüreğim çarpıyordu. Öyle özlemiştim ki..
Çok özlemişim be... o da özlemişmidir ki?

"Hadi Songül." Daldığım yerden çektim bakışlarımı ve bana gergin bir yüzle bakan eşime döndüm.

"Merak ediyorum Eyüp," dalgın çıkan sesimin aksine onunki yerindeydi her zamanki gibi.

"Neyi?"

"Beni neden kaçırdın? Ailemi görmemi neden yasakladın? Çok merak ediyorum Eyüp, bana neden yeni yaralar açtın?"

Cevap vermedi sadece baktı.
İçimde öyle bir his vardı ki, beni sıkıyordu.
Çok mutluyum aslında, annemi görecektim hasret bitecekti lakin içim sıkılıyordu.

Kötü bir şey olacakmış gibi.

"Bir gün,"dedi gözlerini benden kaçırırken.
"Eğer bir gün beni affedeceğine inanırsam, anlatacağım."

Gözlerimi gözlerine diktim. Görecekti artık beni, tanıyacaktı artık beni. Bana kendimi otuz yaş daha yaşlı hissettirdiği için artık hiçbir şeye tahammül edemiyordum.

"Bunca zaman bana yaptıklarına rağmen affetmişim, bana yeni yaralar açan adama daha fazla kanatma diye yalvarmışım da ardından gülümsemişim sana."donmuş gibi bana  bakıyordu, belkide beklemiyordu böyle bir konuşmayı.
Ne yalan söyleyeyim, bende beklemiyordum.

"Biliyor musun bana her zaman çok merhametlisin bir gün acısını çok fena çekersin derlerdi, gülerdim. Merhamet duygusundan insana zarar mı gelirmiş derdim onlara.
Şu an fark ediyorum ki, ben sana her zaman haddinden fazla merhamet etmişim."

"Birine uzun uzun nefret besleyemeyen birisiyim ben Eyüp, kendinden nefret ettirme yeter.
Anlıyor musun beni, senden nefret etmeme sebep olma, yeter."

***

Yağmurun çizilmeye başlamasıyla gözlerimi Eyüp'e diktim. Anlamıyordum neden ilk önce beni anneme götürmek yerine başka yere sürüklüyordu? Hemde bu yağmurda.

"Eyüp nereye gidiyoruz?" Soruma cevap vermeyişine göz devirdim.

"Duvarla konuşuyordum zaten."

Beni takmayıp mezarlığa girş yaptığımızda gözlerimi etrafa diktim.

Neden buradayız?

Gül DikeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin