Gül Dikeni-25.Bölüm

9.3K 841 69
                                    

Hayat ne garip değil mi?
Vazgeçilmez sandıkların bir bir hayatından uzaklaşıyor.Olmaz dediğin şeyler oluyor,değişmez sandığın insanlar değişiyor,üzmez incitmez dediğin insanlar derin izler bırakıyor.
Sınav bu ya en yakınlarından geliyor.
Sadece düşünen,iyi analiz edebilen ve içsel bir yolculuk yapma cesareti gösterebilen herkes neden bunları yaşadığını anlayabiliyor fikrimce.
Özüne ulaşmak,kanatlarının altındaki yüklerden arınmak için belkide yaşıyorsun bu olaylar silsilesi....
O yüzden bırakın gitsinler.Bırakın uzaklaşsınlar...
Sen kalbine yolculuk yap...
Kök salsın iyilik tohumları...
Yeşersin umutların...
Yıkasın göz yaşlarını tüm kiri pası...
Güneş gibi aydınlatsın gülüşün...
Yeter ki gidenlerin,üzenlerin,bir bir hayatından uzaklaşanların ardından bakakalma.
Kendi yolundan yürü...

Unutma!Kalbinde iyilik biriktirenlerin yolu daima açıktır,aydınlıktır.

|Aylin

1,2,3,4 bekledim.

10,12,17,21 bekledim.

35,39,43,49,50 bekledim.

51,54,56 ve 60.saniye.

60 saniye.

Bir dakika.

Tam bir dakika daha geçti ömrümüzden.
Bir dakika içinde ne olacak veya ne olmayacak bilmiyoruz.
Kazanacağız mı yoksa kaybedeceğiz mi?
Yetişecek miyiz yoksa kaçıracak mıyız?
Gülecek miyiz yoksa ağlayacak mıyız?

Bilmiyorum,bilmiyoruz.

Omuzuma değen el ile bakışlarımı duvardaki saatten çektim.

Yanımdaki hareketlikle başımı oraya çevirmeme sebep oldu.

Cem.

"İyi misin abi?"Diye sordu endişeyle.

"Bilmiyorum."Dedim gözlerimi yere dikerken.

Ardından bize katılan bir ses daha duydum.
"O artık Sönmez soyadını taşıyor,"dedi Mert sırtıma vururken."Bu kadar çabuk sönmez,sönemez."

Dediğiyle gülümseyerek gözlerimi yerden çekip kardeş bildiğim adama diktim.
"Üç saat oldu Mert."Dedim yüzümdeki tebessüm yok olurken.

"Niye kalkmıyor?" Dedim hüzünle.

İçimde tarif edemediğim şeyler oluyordu.
Anlamdıramadığım bir şekilde önce öfke patlaması yaşamış sonra ise bir köşeye çekilip sessizliğe bürünmüştüm.

"Kalkacak be abi kimin yengesi."dedi kulak misafiri olan Kuzey.

Alp ise sessizliğini koruyordu.
Zaten o ölümden hoşlanmazdı.

Kim hoşlanırdı ki?

"Abi şu elini bırak da gösterelim mikrop kapacak." Dedi Cem.
Oldu olası hep merhametliydi.
Korumalara yumruk atıp o da yetmeyip bir de duvara yumruklarımı geçirmemle ellerim kan içinde kalmış ve soyulmuştu.

"Gerek yok."

Deyip koridora doğru adımladım.Sonunda aştığımda babam ile karşılaştım.

"Baba?"

"Bir haber var mı diye geldim?"

"Yok."

Elimi saçlarımdan geçirdim.
Kalk be gül yüzlüm kalk.

"Kimse zarar gördü mü?"Diye sordum babama sıkıntılı bir bakış atarken.

"Hayır,çok şükür kimseye bir şey olmamış."

İçimden bir sinir geçsede babama belli etmedim.
Her kim yaptıysa burnundan fitil fitil ödetecektim.

Halam ve kuzenlerimi burada görünce kaşlarımı çattım.
Yorulmuşlardır eve gitseler daha iyi olacaktı.

Amcamı çay içerken gördüğümde gerçekten içimden saymaya başlamıştım.

Onlara doğru adımlayıp halamın gözlerinin içine baktım."Hala hadi daha fazla beklemeyin,eve gidin."Dedim bir saat öncesi öfkeyle çıkan sesimin aksine sakince.

"Hayır burada kalmak istiyorum."dedi kararsızca.Gözlerinin altı morarmıştı ve bu da yorulduğunu gösteriyordu.

Bakışlarım çay içen Aziz amcama kaydığında gözlerimi devirdim.

"Amca.."dedim devam edecekken,"Bana bir şey deme ben yerimden memnunum."dedi.

İtiraz edecektim ki ameliyathanen kapısı birden açıldı ve bir hemşire koşarak yanımızdan geçti.

Ardından bir hemşire daha koşarak çıktığında şaşkınlıkla ne olduğunu izliyordum.
İlk çıkan hemşirenin peşinden bir doktor daha koşarak içeri girdiğinde korku tüm bedenimi esir almıştı.Elim yumruk haline gelirken duvara vurmamak için kendimi zor tutuyordum.
Diğer hemşire büyük bir makineyle içeri gireceği sırada kolundan tuttum.
"Ne oluyor?"Diye sordum tüm soğukkanlılığımla.

"Bırakır mısınız beyefendi!?"Diye telaşla kolunu çekmeye çalışan hemşireyi umursamadım.

"Bana içeride neler olduğunu söyleyeceksin!"

"Size bilgi veremem!"diye çığırdı hemşire.

"İçerideki benim Karım!"diye bağırdım var gücümle.

"Bırakın,acelem var!"

"Neye acelen var?"Diye bağırdım.

"Hastanın kalbi durdu!"dediği anda kolunda duran elim kendiliğinden çözüldü.
Kadın koşarak içeri girdiğinde ben hipnotize olmuşçasına kapıya bakıyordum.
Duymuyordum.Hiçbir şey duymuyordum.
Kulaklarım uğulduyordu.
Bana bir şey demişti.Ne demişti bana?

"Hastanın kalbi durdu!"

Benim için atan kalbi,şimdi durmuş muydu?

.

.

300 vote olmadığı taktirde yeni bölüm yayınlanmayacaktır.

Sizce Eyüp Songüle karşı ne hissediyor?

İnşallah beğenmişsinizdir.

Selametle.

Gül DikeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin