36.Bölüm

3K 121 37
                                    

Burada yatması hiç hoşuma gitmiyordu. Yani benim açımdan değil,gayet rahatım ama Nash rahat değil. Kim olsa rahatsız olurdu ve o tam bir haftadır uyku düzenini bozup burada yatıyor,gecenin bir vakti kalkıp kendi odasına gidiyor. Doğru düzgün uyuduğunu yani kendi yatağında uyuduğunu göz önünde tutsak bile,rahat bir şekilde en fazla bir kaç saat uyuyabilirdi.

Bu gerçekten hiç iyi değil. Bu gidişle gün içinde bayılabilirdi ya da başına herhangi bir şey gelebilirdi. Parmaklarımı,saçlarından ayırdım ve onu uyandırmaya karar verdim. En azından biraz rahat uyurdu. Yataktan kalktım ve Nash'in tepesine dikildim. Elimi omzuna koydum ve biraz sarstım.

"Nash ?"

Pek faydası olduğu söylenemezdi. Tamam,kesinlikle bir faydası olmamıştı. Bu sefer daha sert bir şekilde sarstım. Gözlerini araladı ama ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığına bahse bile girerdim. Sağ elini tuttum ve uyku sersemi Grier'ı koltuktan kaldırmaya çalıştım.

"Nash,hadi kalk."

Nash kendine gelmiş olacak ki hızla ayağa kalktı. Ama,atladığımız bir şey var. O ayağa kalkarken ben ise bir yandan onu çekiştiriyordum. Nash hızla kalkınca,bende hızımı alamadım ve onu üstüme çektim. Resmen şuan yataktaydık ve Nash benim üstümdeydi. Nash. Benim. Üstümdeydi.

"Üzgünüm..."

Üstümden kalktı ve arkasını döndü. Uzaklaşmadan kolundan tuttum ve onu durdurdum.

"Gitme..."

"Şey... Ben..."

"Konuşmak istiyorum..."

"Peki."

Tekrar tekli koltuğa oturdu. Bende yatağa oturdum. Gözlerim karanlığa alışmıştı ve o kusursuz yüzünü artık daha iyi görebiliyordum. Bir süre daha bakıştık ama Nash artık gözlerini kaçırmaya başlayınca konuşmam gerektiğini anladım.

"Neden hiç yanıma gelmiyorsun ?"

Bu sefer okyanus mavisi gözleri tekrar gözlerim ile buluştu.

"Bu yüzden..."

"Nasıl 'bu yüzden' ?"

"Bana böyle bakmanı istemediğim için yanına gelmiyorum."

"Nasıl bakıyorum ?"

"Sıradan biriymişim gibi,sanki beni hiç tanımamışsın gibi."

Başını öne eğdi ve derin bir nefes aldı. Çok üzgün görünüyordu ve açıkçası bu hali benide üzüyordu.

"Ben üzgünüm,gerçekten..."

"Benim kadar olamazsın."

Ayağa kalktı ve tekrar odadan çıkmak için yürümeye başladı. Bu sefer elini tuttum ve yine onu durdurdum.

"Lütfen,Nash konuşmak istiyorum."

Nash yine tekli koltuğa oturdu. Bu sefer yüzüme bakmıyordu. Rahatsız olsamda belli etmedim. Konuşmasını bekliyordum,o konuşmazsa benim konuşmam gerekiyordu ve açıkçası ne söylemem gerek bilmiyordum. Nash bunu anlamış olacak ki sessizliği bozdu.

"Seni seviyorum."

Gözlerimin içine bakarak konuşunca gerçekten içten bir şekilde söylediğini anladım.

"Eğer seni mutlu edecekse,bunu bende söyleyebilirim..."

Sadece kafasını öne eğdi ve elini saçlarına daldırdı. Utandığı her halinden belliydi...

"Seni seviyorum."

"İçinden gelmeden söylediğini biliyorum,ama..."

"Ama ?"

Vine LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin