" Yarı da Koreli. "
Güldü.
" Annem Fransız. Ya sen? " diye sordu.
" Yüzde yüz Koreli. " dediğimde kıkırdadı.
Ekledim " Güzel olmalı. Yani çift vatandaşlık sahibi olmak, iki anadil bilmek falan. " dedim.
Nefesini tekrar dışarı verdi ve yavaşça gülümsedi. Bunu, çok sık yaptığını fark ettim.
" Bazen öyle. Bazen de değil. " dedi.
Sanki, bu konu hakkında konuşmak istemiyor gibiydi. Israr etmedim. Canını sıkmak istemezdim. Ben sessiz kalınca, o konuştu.
" Hayatım boyunca evimin neresi olduğunu bilememek, pek de güzel değil. " biraz duraksadı " Annem ve babam tam on beş yıldır ayrılar. Beni de paylaştılar. " dedi.
Ne demek istediğini anlayamamıştım ama sesi hafif buruk çıkıyordu. Devam etti.
" Yaz tatillerini Kore'de babamla geçiriyorum. Okumak için de Fransadayım. " dedi.
Annemleyim demedi. Üstelemedim. Henüz yeni tanışmamıza rağmen, böylesine mahrem bir konuyu bana açması içimi ısıttı. Ona bir anda güvendim. Konuyu değiştirmek adına bir soru sordum.
" Nerede okuyorsun? " diye sordum.
Sesindeki gerginlik dağıldı ve güneş gülüşü yüzünde açıverdi. Ben ona bakıyordum o da önüne.
" Van Gogh Art École. "
~ Van Gogh Sanat Okulu. ~
Kasten abartılı bir aksan yapmıştı ve bu beni güldürdü. O da kıkırdadı.
" Bu yetenekle, başka bir şey okumanı beklemezdim zaten. " dedim.
Yanaklarının hafifçe kızardığına yemin edebilirdim.
" Et tu? "
~ Ya sen? ~
Benimle neden Fransızca konuştuğunu bilmiyordum. Fakat kolay cümleler kurduğu için anlayabiliyordum ve hoşuma gitmişti. Bu yüzden sorun etmedim.
" Sobeen Üniversitesi, İngiliz Edebiyatı, üçüncü sınıf. " diye açıkladığımda bir kahkaha kazandım.
( Okullar tamamen uydurmadır. :) )
" Demek Edebiyat okuyorsun. " dedi.
" Başka bir şey mi bekliyordun? " diye sorduğumda kıkırdadı.
" Evet. Yani sen." dedi ve duraksadı.
" Ben? " diye ısrar ettim.
" Bir Edebiyat öğrencisinden çok, çılgın bir müzisyen gibisin. " dedi ve ufak bir kahkaha attı.
Buna ben de güldüm. Haklıydı. Suratsız tavrım, siyah giyinişim, pirsingim ve dağınık saçlarımla, bir müzisyene benziyordum. Bunu daha önce duymuştum. Fakat beni ilk kez güldürüyordu.
" Sence bu kötü mü? " diye sordum, yarı flörtöz bir sesle.
Tam gözlerimin içine bakıp, aynı tonda cevap verdi.
" Hayır. Bence, bir tarzın olması çok hoş." dedi.
Yutkunmamak için kendimi zor tuttum.
Tekrar önüne döndü ve rahat bir ses tonuyla " Ayrıca, tarzını çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Bana ilham veriyorsun. " dedi.
Sanırım beni öldürmek istiyordu.
" Ben mi sana ilham veriyorum? " diye sordum şaşkınca.
YOU ARE READING
Art Cherry' • 2jae *
FanfictionResmet bizi sevgilim, güneşin doğduğu yere. Kiraz çiçekleri açıversin, aklının en ücra köşelerinde. Bir gece ağarırken, alacakaranlık değerken kirpiklerine. Yağmurun nemli kokusunda buluş benimle. Ve sev sevgilim. En mümkün şey sevmekmiş gibi. [ ars...
• 3 •"Enchanté, Jaebum."
Start from the beginning
