• DEAN - dayfly •
Youngjae~
Henüz yeni tanıştığım ve adını dahi bilmediğim birinden, benimle bir yerlere gitmesini istemek aptallık mıydı? Evet. Kesinlikle öyleydi. Fakat bu çocuk bir katil ya da psikopat olamayacak kadar tatlıydı. Benimle konuşmaya çalışması, komik Fransız aksanı ve daha nice özelliğiyle ilgimi çekmeyi başarmıştı. Daha önce de bana ilham vermişti. Klişe bir açıklama yapacak olursam, yırtıcı bir güzelliği vardı. Dudaklarındaki pirsingi resmederken çok eğlenmiştim ve ilhamla dolup taşmıştım. Aşırı dağınık saçları ona farklı bir hava katıyordu, beğenmiştim. Üstelik benimle konuşmaya çalışmıştı. Onunla vakit geçirmek için meşru sebepler aradığımın farkındayım. Fakat kelimeler ben onlara engel olamadan dudaklarımdan döküldü. Onunla biraz olsun vakit geçirmek istiyordum. Bunun için de elimdeki en güzel bahaneyi kullanıp, benimle alışverişe gelmesini istemiştim. Çok da mühim bir şey değildi. Yine de çok heyecanlanmış görünüyordu. Ondan hoşlanmıştım.
Jaebum •
Fazla hevesli görünüp görünmediğimi bilmiyordum fakat beni davet etmişti. Yani kabul etmem de bir sakınca yoktu ki gitmeyi de tüm kalbimle istiyordum. Uzun zamandır, böylesine heyecanlanmamıştım ve bu şansı yok etmeye niyetim yoktu. Bir kaç saatliğine de olsa, güzel vakit geçirebilirdim. Bana iyi geleceğinden emindim. Ya da çocuktan öyle etkilenmiştim ki onunla vakit geçirmek için meşru sebepler arıyordum. Bilmiyorum. Bir kez olsun sonucunun ne olacağını düşünmeden bir şeyler yapmak, içimden geldiği gibi davranmak istiyordum. En azından bunu hakediyor olmalıydım. Kendimle yaşadığım çatışma sona erdi ve kabullendim. Çocuktan bayağı bir etkikenmiştim.
Beni, beş dakika kadar beklemesini söyleyip içeri gittim. Kalbim küt küt atıyordu. Jackson yüzünde büyük bir sırıtışla beni süzdü. Gözlerimi devirmeye bile fırsat vermeden konuştu.
" Ne konuştunuz? Sana ne gösterdi? Neden gülüşüyordunuz? " diye bir ton soruyu üzerimi fırlattığında, nefes alması gerektiğini ona hatırlattım.
Eliyle beni savuşturup, talepkar bakışlarıyla cevaplar istedi.
" Jackson bu günlük beni idare etmelisin. " dedim.
Kaşlarını çattı. " Ne demek istiyorsun? " dedi.
Derin bir nefes alıp, hızla açıkladım. "Beni alışverişe davet etti, ben de kabul ettim. Ve hemen şimdi gitmemiz gerekiyor. Yani bugünlük yerime bakmalısın ama sana söz veriyorum eve dönünce her şeyi en ufak ayrıntısına kadar anlatacağım. " dedim bir solukta.
Normalde bu kadar çok ve hızlı konuşmazdım ama Jackson'dan kurtulmanın tek yolu buydu. Sevgili dostum heyecanla kıkırdadı.
" Elbette idare ederim. Haydi sen git, onu bekletme. " deyip göz kırptı.
Gülümseyip, kolunu sıvazladım. Hızla, eski tarz askılıklardan deri ceketimi alıp üzerime geçirdim. Hava şu an için pek soğuk değildi ama yağmur yağma ihtimali vardı. Havadaki nemli kokuyu rahatça duyabiliyordum. Çıkmadan önce, aynaya son bir bakış attım. Haklıydı. Saçlarım yine çok dağınık görünüyordu. Ellerimi bir kaç kez saçlarımdan geçirerek, onları ehlileştirmeye çalıştım ve şanslıydım ki başarılı oldum. Jackson ve Taehyung'a güle güle deyip, beni bekleyen sarışına ulaştım.
Bir an için gülmek istedim. Henüz adını bile bilmiyordum ama beraber alışverişe çıkacaktık. Parıldayan gözleriyle tekrar buluştuğumda, bayılacak gibi oldum. Tanrım, o çok güzel. Kendine gel Jaebum! Kendini bu kadar kaptırma! İçimden, kendi kendimi azarladıktan sonra konuşmak üzere boğazımı temizledim. İlgili gözleri yüzümü inceledi.
YOU ARE READING
Art Cherry' • 2jae *
FanfictionResmet bizi sevgilim, güneşin doğduğu yere. Kiraz çiçekleri açıversin, aklının en ücra köşelerinde. Bir gece ağarırken, alacakaranlık değerken kirpiklerine. Yağmurun nemli kokusunda buluş benimle. Ve sev sevgilim. En mümkün şey sevmekmiş gibi. [ ars...
