Breath ஜ 6. Bölüm | Part 2 |

3.2K 228 19
                                    


|| 24.08.2014 ||

Tek bir lambanın aydınlattığı karanlık sokaktan Chanyeol ve Baek ilerlerken rüzgar iyice artmıştı.

"Genellikle teslimatçılar dağıtıma gelirken motor kullanırlar. Sen neden yürüyerek geldin?"

"Böyle havaları severim. Yani soğuk ve karanlık olanları... Zaten dükkan buraya pek uzak değil. Bu yüzden ben de yürüyerek geldim"

"Hmmm anladım... Bu sene de okulun basketbol takımında mısın?"

"Immm... Bilmem daha karar vermedim. Sen peki?"

"Takımdayım"                                

"O zaman ben de takımdayım" Baek kısık bir sesle konuştuğundan Chanyeol doğru duyup duymadığından emin değildi.

"Ne?"

"Sanırım ben de takıma gireceğim" Chanyeol elini Baek'in omzuna attığında Baek ne diyeceğini veya ne yapacağını bilememişti. Gözlerini saniyeliğine kapatıp derin bir nefes aldı. İçinden kendi kendine tekrarladı. Her şey normal... Tuhaf olan hiçbir şey yok... Ben iyiyim... Heycanlanmamalıyım...

"Bu iyi... Pek konuşmuyorsun ama seninle aynı takımda olmak güzel"  Baek'e onunla aynı takımda olmanın güzel olacağını söylemişti. Hayır heyecanlanmamalı ve birşeyler söylemeliydi.

"Immm aslında seçmeler hala devam ediyor ve ben seçilip seçilemeyeceğimi bilmiyorum"

"Saçmalama Baekkie sen harika bir oyuncusun. Kesinlikle seçilirsin" Ona tekrar Baekkie demişti. Chanyeol ona tatlı bir şekilde Baekkie demişti... Heyecandan ne yapacağını bilmezken ellerini olabildiğince sıkmıştı. Chanyeol Baek'in omzunda olan elini hızla çekince Baek endişeli gözlerle Chenyeol'e baktı.

"Burada bekle hemen geleceğim" derken oradan uzaklaşmaya başlamıştı bile. Baek öylece arkasından bakıyordu. Nereye gittiğini bile soramamıştı. Aradan neredeyse 10 dakika geçti. Soğuk montunun ensesinden girip vücudunu dolaşıyordu. İki elini montunun cebine sokarken tek ayağının hızlı bir şekilde yere vurup ritim tutturmaya başlamıştı. Biraz sonra gözlerinin önü tamamen karanlıkla kaplandı. Birisi gözlerini kapatırken Baek korkuyla omuzlarını yukarıya kaldırmıştı. Hiçbir şey söyleyemezken kulaklarını neşeli bir ses doldurdu.

"TA-DA-DA-DAM" Chanyeol Baek'in gözlerini kapatmayı bırakmış ve Baek'in önüne geçmişti. Elindeki lolipopları gösterirken 32 diş sırıtmıştı. Baek'in yüzünde korkunun izleri vardı. Tek elini yumruk yapıp Chanyeol'ün omzuna vururken titreyen sesiyle konuştu.

"Yahhh! Chanyeol-ahhh...! Beni korkuttun" Korkunun etkisiyle resmen bağırıyordu. Yumruk yaptığı elini Chanyeol'ün omzundan yavaşça çekti. Chanyeol'ün sesi mahcup bir şekilde çıktı.

"Ahhh... Ben korkabileceğini düşünmemiştim." Baek hiçbir şey söylememişti. Chanyeol eliyle az ileride denizin karşısındaki bankı gösterirken "Oturalım mı?" diye sordu. Baek kafasıyla onaylarken oraya doğru ilerlemeye başladı. Chanyeol de elindeki iki lolipopla birlikte Baek'in arkasından ilerliyordu. Banka oturduktan sonra Chanyeol elindeki lolipoplardan birini Baek'e uzattı. Baek utançla gülümserken Chanyeol'ün elindeki lolipopu aldı.

Baek lolipopu açıp tamamını ağzına soktu. Şekeri yanağını şişirecek şekilde emerken Chanyeol'e dönüp kaçamak bir gülümseyiş yollamıştı. Chanyeol ona bakarken sokak lambasının altında parlayan  gülümseyişini görmüştü.  Baek'in dudakları yukarıya doğru kıvrıldığında Chanyeol orada birşey fark etti. Ağzındaki lolipopu eline alırken Baek'in dudağının üzerindeki bene bastırdı. Baek dudağının üzerindeki baskının etkisiyle bakışlarını Chanyeol'e çevirdi. Chanyeol'e anlamayan bakışlar atıyordu. Chanyeol gözleri düz bir çizgi haline gelene kadar gülerken "Burada bir benin varmış" dedi. Baek iki elini bacaklarının arasına sokup utanırken tüm dişlerini gösterip gülmüştü. Chanyeol onun gülüşünün güzel olduğunu düşündü. Güldüğünde dudakları kare oluyordu. Chanyeol Baek'in beninin üzerine koyduğu lolipopu ilk önce kendi dudaklarına sürttü ardından da ağzına götürmeden diliyle yalamıştı. Baek bunu görünce utancından kıpkırmızı oldu. Aniden ayağa kalkarken "Artık eve gidelim mi?" diye sordu. Chanyeol Baek'in bu halini sevmişti. Lolipopu ağzına bırakırken sol elini siyah dar pantolonun arka cebine sıkıştırdı. Boşta kalan elini Baek'in omzuna attığında "Tamam gidelim" dedi.

.

.

.

.

Luhan içeriye geçmiş Sehun'u düşünürken oturuyordu. Eline aldığı yastığı kollarına doladı. Az sonra içeriden Sehun geldi. Luhan'ın yanına otururken ona hiç bakmamıştı. Luhan endişeyle sordu.

"İyi misin...? Kan tuhaf görünüyordu... Yani ımmm... Şey... dudağında yara yoktu ama..." Sehun soğuk bakışlarını Luhan'a çevirdi. Tüm umursamazlığıyla cevap verdi.

"Önemli bir şey değil sadece diş etim kanamış..." Sehun'un yüzü garipti... Bakışları tuhaf görünüyordu. Belki de endişeliydi. Luhan onu eğlendirmek için bir şeyler düşünmeye başladı. Gözüne az önce mutfaktan getirdiği çilek kasesi takıldı.

Luhan önündeki kaseden büyük bir çilek alıp Sehun'a uzattı. Sehun hızla Luhan'ın elini itince elindeki çilek yere düşmüştü. Luhan sinirle Sehun'a bakıyordu.

-"Bakma öyle! Sana çilek yemediğimi söylemiştim!"  Luhan Sehun'un bu haline sinirlenmişti. Kaba davranıyordu sürekli. Bir anlık sinirle "Eğer yersen istediğin bir şeyi yaparım" dedi kendinden emin bir şekilde. Sehun zaten düz bir çizgi halinde olan gözlerini daha da kıstı. Koltukta Luhan'ın yanına doğru biraz daha kayıp vücudunu ona doğru eğdi.

-"Emin misin?" Luhan tedirgin bir şekilde yutkunurken "Evet" dedi. Sehun bakışlarını Luhan'dan  ayırmadan eline bir çilek aldı kaseden. Çileği ağzına atıp yerken Luhan Sehun'un her ağız hareketini izliyordu. Çilek bittiğinde Sehun'un dudağının kenarından çileğin hafif sıvısı akıyordu. Sehun Luhan'ı iki kolunun arasına alacak şekilde ellerini koltuğa koydu. Sehun'un ona yaklaşmasıyla Luhan'ın vücudu yanmaya başladı. Yüzünü Luhan'a daha da yaklaştırıp dudağının kenarından akan çileğin sıvısını Luhan'ın alt dudağına sürttü. O bunu yaparken Luhan'ın dudakları aralanmış ve yutkunmuştu. Luhan'ın alt dudağını dişlerinin arasına alıp çekerken Luhan gözlerini kapattı tüm olacakları kabullenircesine. Sehun dudaklarını Luhan'ın dudaklarından çekerken  koltuğa koyduğu elinin tekini Luhan'ın ısırınca kızaran dudağının üzerine koydu. Luhan gözlerini açtığında Sehun dudağının tek tarafını yukarıya doğru kaldırmış kısılan gözleriyle gülümsüyordu.

"Hala emin misin?" Luhan sesle bir şekilde yutkundu. Gözlerini yavaşça kapatırken dudaklarını Sehun'unkilere yaklaştırdı. Küçücük bir bebek kadar masum görünüyordu. Başını aşağı yukarı sallarken kısık çıkan sesiyle konuştu.

''Eminim''

BREATH | HunHan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin