26

128K 4.7K 848
                                    

Mert'e ettiğiniz küfürler ve Aylin'i korumanız beni çok güldürdü :D Umarım beğenirsiniz. Yorum ve oylarınızı esirgemeyin :D

'' Sana o çocuktan uzak durmanı demiştim Aylin. Neden beni dinlemedin? Onu bu kadar çok mu seviyorsun?''

Mert elinde bıçakla bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Allah'ım beni neyle sınıyorsun ya! Kalbim yerinden çıkıcak gibi atmasına devam ederken ben sadece korku dolu gözlerle Mert'e bana bşey yapmaması için yalvarıyordum. Ama o beni dinlemiyor, ben her yalvardığımda daha da öfkeleniyordu.

'' Bunu cezasını çekiceksin Aylin. Senin canını çok fena yakacağım!'' diye bağırdıktan sonra elindeki bıçağı birden kalbime sapladı. Elimi bıçağın üstüne koymuş yere yığılırken bir yandan da omzum dürtükleniyordu. Ne oluyor böyle? Öldüm mü ben şimdi? Öldüysem karşımda neden Tuna'yı görüyorum ki? Tamam sevgilim ama ondan önce annemi görmeliydim. Yani o tarafın işleri nasıl yürüyor bilmiyorum ama bence öyle olmalıydı.

'' Şşt, tamam geçti sevgilim, tamam.'' diyerek Tuna kollarını sardı bana. Ne geçmişti ya, öldüm resmen! Tuna bana sarıldığında bana ne kadar sıkı sarıldığını hissettim. Ölüler hani birşey hissetmezdi? Yalan mıydı yani? Yazıklar olsun Supernatural, The Vampire Diaries, The Walking Dead, American Horror Story... daha da sayardım ama Tuna nefes almama izin vermiyordu, o kadar çok sarılmış ki.. 

Bir dakika ben nefes alıyorum, yani ölmedim. Bütün bunların hepsi rüya mıydı? Yani, kabus.. Oh, şükürler olsun. Tuna bana endişeyle bakarken ben rahatlamış bir şekilde seslice ''oh, rüyaymış'' diye iç geçirdim ve Tuna'ya gülümseyip ona sarıldım. Sarılmamız bittiğinde Tuna yüzümü ellerinin arasına alıp ''Mert kim?'' diye sordu. Mert mi? O nerden biliyordu ki Mert'i.

'' Neden sordun?'' diye şaşırarak Tuna'ya sordum. Oda omuzlarını silkerek '' Rüyanda durmadan 'Mert yapma' diye sayıklıyordun. Bende korktum ve seni uyandırdım.'' dedi. 

Ah, Mert'ten o kadar korkmuştum ki artık rüyalarıma bile girmişti. Tuna birşey anlamasın diye '' bilmem, öylesine ağzımdan çıkmış işte.'' diyerek geciştirdim ve rüyamla ilgili daha fazla şey sormasın diye yatağımdan kalkıp odamda ki tuvalete gittim. Tuvalette Mert'in bana yaptıkları tekrar aklıma geldi.

Sinemada olanlardan sonra 5 gün geçmişti ama Mert hiç birşey yapmamıştı. Fakat rüyalarıma giriyordu. Artık bizim birarada olamayacağımızı anlamıştır umarım.Mert'in yurttan çıktığı gibi gelip beni bulmasını ve yaptığı tehdidi Derya'ya anlatınca şaşırmış bir tepkinin aksine gayet "ben zaten biliyordum" havalarında bakmıştı. Bunları aklımdan atıp yüzümü yıkamaya başladım.

Soğuk su gerçekten de o kabusun üstüne çok iyi gelmişti. Sadece yüzümü yıkamama rağmen, bütün vücudum rahatlamıştı.  Yüzümü ve dişlerimi fırçaladıktan sonra odama geri döndüğümde Tuna yoktu, fakat yatağımın üstünde küçük bir not vardı. 

'' Hazırlandıktan sonra mis gibi kahvaltı kokusunu takip et ve beni bul prenses :D <3 '' 

Notu okurken istemsiz olarak gülümsedim. Saate baktığımda 06.30 olduğunu gördüm. Oldukça erkendi ve daha çok zamanımız vardı, bunu düşününce yüzümdeki gülümseme daha da çok büyüdü. Kim bilir ne yapmıştı yine diye düşünerek üstümü değiştirdikten sonra bugün çarşamba  olduğu için okul vardı, o yüzden okul kıyafetlerimi giydim ve okul çantamı hazırladım. Saçlarımıda iki yandan tel tokayla tutturduktan sonra hafif bir makyaj yapıp odamdan çıktım.

 Gerçekten de bütün ev mis gibi omlet kokuyordu. Kokuyu aç olduğum için koşa koşa takip ettim ve mutfağa geldiğimde elinde tek kırmızı bir gül ile karşımda duran Tuna'yı gördüm. Mutfakta kimse yoktu fakat her an birisi çıkıcak ve bizi görecek diye korktum birden. Ama hiçbir şeyin Tuna'nın yaptığı bu romantizmi bozmasına izin veremezdim  o yüzden hiç birşey olmamış gibi gülümsedim ve Tuna'nın uzattığı gülü aldım. Gerçekten çok tatlıydı, ilk gündeki gibi odun Tuna değildi, değişmişti. 

Hiç konuşmadan hazırladığı kocaman kahvaltı masasına oturduk ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Gerçekten hiç konuşmuyorduk, onun yerine gözlerimizin içi gülüyordu. Omlet çok güzeldi ve benim yedikçe yiyesim geliyordu. Ama Tuna'nın önünde aç ir kız gibi görünmek istemediğimden son lokmamıda yiyip elimdeki çatal ve bıçağı  tabağıma bıraktım. Yüzüm sürekli gülüyordu, ve bunun Tuna'da farkındaydı. Masada eğilip bana doğru yaklaştı ve '' Hep böyle gül sevgilim, gülünce daha seksi oluyorsun.'' dedi. 

Masanın altından bacağına tekme attım ve Tuna beyin yüzündeki o gülümseme anında silindi ve acıyla inledi. 

'' Bu romantizmin içine ettiğin içindi.'' dedim ve bu sefer ben ayağa kalkarak onun yanına gittim ve yanağından öptüm. Daha sonra sözlerime devam ettim. 

'' Bu da romatizm ve gül içindi.'' dedim. Tuna memnuniyetsizce ayağa kalktı ve karşımda dikildi.

'' Gerçekten yanaktan mı?'' diye sorunca gülmeden edemedim. 

'' Başka nasıl istiyordun Bay Odun?'' diyip gülünce o daha da bozuldu. Hatta sinirlendi desem daha doğru.

'' Odun mu? Bu kadar şeyden sonra hala mı?'' diye sordu kahvaltı masasını göstererek. 

'' Hayır, sadece çok sabırsız olduğun için dedim.'' diye cevap verdikten sonra gömleğinin yakalarından tutup kendime doğru çektim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bir süre sonra kendimi çektiğimde muzipçe gülüyordu Tuna.

'' Kendini geri çekmenin hesabını daha sonra soracağım.'' dedi ve güldü. Saate baktığımda 07.45 ti. Evden çıkmalıydık, o yüzden çanta mı elime aldıktan sonra Tuna'yıda çekeleyerek evden çıktık. 

Tuna okulun garajına girip, arabayı park ettikten sonra arabadan indik ve sınıfa doğru yürümeye başladık. Okul bizim sevgili olduğumuzu bilmiyordu ama kardeş olduğumuzu da bilmiyorlardı. Fakat sevgili dedikoduları çıkmıştı ama Tuna'da bende bize soranlara birşey demiyorduk. 

Sınıfa doğru ilerlerken karşımızda bir çocukla konuşan Ayaz'ı gördüm. Onunla uzun süredir konuşmuyorduk ve bu gerçekten moralimi bozuyordu. Ben onunla arkadaş olmak istiyordum ama o daha fazlasını.. 

Ayaz'ın konuştuğu çocuk bize doğru döndüğünde şok üstüne şok geçirdim. Bu ne ya? Okul okul değil, alabora teknesi sanki. Bütün mallar da buraya mı toplanır canım. Mert tam karşımızda bize doğru gülerek bakıyordu. Yine ne yapacağımı bilemediğim anlardan birisine denk geldim işte. 

Mert yanımıza gelerek bana elini uzattı ve '' Merhaba, sınıfınıza bugün geldim. Ben Mert.'' dedi. Mert'in eline mal mal bakarken karşılık vermeyeceğimi anlamış olucak ki elini önümden çekip Tuna'ya uzattı. Tuna Mert'in uzattığı elini sıktı ve selamlaştı ardından kolunu omzuma attı ve sınıfa gittik. Arkadan Ayaz'a baktım. Üzüntü ve sinir karışımı bir ifadeyle bana bakıyordu. 

Of, ya bütün bunlar olmak zorunda mıydı? Ne yapacağım ben?

Aptal Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin