8. Bölüm: Trafik Kazası

979 113 16
                                    

Bölümü okuyup bitirdikten sonra oy vermeyi de unutmamanızı umuyor ve keyifli okumalar diliyorum. Seviliyorsunuz.

8.Bölüm: Trafik Kazası

***************

" Bu ilk vedamdı, ama son değildi. "

Gözlerimi hafiften araladığımda başımda sağlık ekipleri ve çevreden toplanan insanlar vardı. Bir anda karşıma çıkan arabanın bana şiddetli bir şekilde çarpmasıyla ben yolun diğer tarafına fırlamış ve büyük bir acı içinde kıvranıyordum.

Şu anda yerde acı çekmemin büyük bir sebebi karnıma giren demirdi. Bu demir karnıma nasıl girmişti bilmiyordum ama şuan kanlar içinde yerde yatıyordum ve tek bildiğim ve hissettiğim deli gibi acı çekiyor olmamdı.

Ağırdan, ağırdan kapanan gözlerim ve kapanan gözlerimin ardından akan gözyaşlarım.
Ve sonu olmayan bir karanlık...

Bir cinayete tanık olmak ve hatta o cinayete ikinci bir kurban olarak seçilmek hayatım boyunca isteyeceğim en son şeydi.  Hatta aslında hayatım boyunca  hiç istemeyeceğim tek şeydi. Hep görürdüm filmlerde, dizilerde. Bir cinayet işlenir ve birileri de bu cinayete tanık olurdu ve sonra katil o kişi bulup öldürürdü.

Peki ya benim sonum, benim sonum da mı ölüm olacaktı.

Polise gidemezdim, çünkü katilin yüzünü görmemiştim ve kim olduğunu da bilmiyordum. İşte işin en zor kısmı da buydu ya zaten.  Hatta ve hatta en büyük sorun da buydu.

Sorundu, çünkü görmediğim tanımadığım birinden kaçıyordum.  Aslına bakarsanız kaçamıyordum çünkü ölüm tam dibimdeydi.  Sadece kimden ve nereden geleceğini bilmiyordum.

" İmkanlarım, imkansızlığı yıkmama yetmiyordu. "

Ölümden kaçmak bir o kadar imkansızken, peşimdeki katilden kaçmakta da bir o kadar imkansızdı benim için.

Birkaç dakikanın ardından  etrafımdaki insanlar yavaş, yavaş dağılmış, ben de hastaneye götürülmek için ambulansa bindirilmiştim.  Başımda dikilen sağlık görevlisi ambulansa biner binmez hastaneyi arayarak durumum hakkında bilgilendirme vererek, acilin kapısında hazır olmalarını söylemişti. Telefonu kapatmadan önce son kurduğu cümleydi beni bitiren.

" Durumu Kritik "

Durumu kritik ne demekti.  Ölüyor muydum?

On sekiz yaşındayım ve başıma gelmesini hayal bile edemeyeceğim şeyler yaşıyordum.  Daha birkaç saat önce mutlu mesut iken şimdiki geldiğim halse kendimle büyük bir yaşam savaşı veriyor oluşumdu.
Evet belki de bu savaşın sonunda galip gelen ya katil olacaktı ya da ben.

Belirsizlikti işte, bu sonu olmayan savaşın sonu sadece  bir belirsizlikti.

Ambulansın içinde başımda dikilen sağlık görevlisi pantolonumun cebine elini sokup telefonumu eline aldı.
Şuan tam olarak ne yaptığını az çok  biliyordum.   Tahminimce ve büyük ihtimalle ailemi arayıp trafik kazası geçirdiğimi söyleyecekti.
Ve de öyle yapmıştı.

Ama umarım ilk babamı arıyordur. Çünkü annem böyle  bir habere dayanamaz kalp krizi falan geçirirdi. Babam anneme kıyasla  hem fiziksel açıdan hem de duygusal açıdan daha güçlüydü.

Telefon çaldı, çaldı, ama açan olmamıştı.   Sağlık görevlisi bir kez daha arama tuşuna basarak yeniden aradı.

" Alo "

Telefonun diğer ucundaki alo diyen ses annemin sesiydi.

" Efendim öncellikle sakin olun. "

KARANLIK LİSE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin