2.BÖLÜM: TEVAFUK

12.7K 642 279
                                    

2.BÖLÜM: TEVAFUK

Yaşanan tevafukların başlattığı bir çizgi üzerinde seyre dururken hayat, o tevafuklar her zaman büyük devamlılıklara sebep olur muydu? Sokakta küçük bir olayın şahitleri arasındaki karşılaşma, başka bir gün başka bir yerde devam ettiğinde, o karşılaşmalar hep ilerde de devam eder miydi? Eğer edecekse, o karşılaşılan kişiyle bunların yaşanacağı hissedilir miydi?

Hissediyordum. Hem de derinden hissediyordum.

Dün ilk kez görmediğime şimdi netlikle emin olduğum, ilgimi fazlasıyla çeken bu adamı nerede gördüğümü şimdi anlamışken ve aynı fakültede okuduğumuz için belki de sürekli göreceğimi fark ederken, sadece görüp geçmeyeceğime de emin gibi hissediyordum.

Ya da bunlar hislerimin bir uydurmacasıydı.

"Kendine gel!"

Kolumun çekilmesiyle nefesim birkaç saniye duraksadığında hâlâ başımı döndürmüş onun gidişini izlediğimi fark ettim ve yutkundum. Amfiye girmişti. Benim de az sonra gideceğim amfiye.

"Gece sen gerçekten uçtun."

Hazal beni bir kez daha kolumdan asılıp duvar kenarına çektiğinde bu kez ona odaklanarak derin bir nefes aldım. "Yok bir şey," dedim sakince, ya da sakin olduğumu sanarak. "Dalmışım."

Gözleri yüzümde bir şeyler arar gibi şaşkın gezinirken, elinin tersini alnıma bastırdı. "Dalmak mı?" diye sordu. "Adam yanından geçtiğinden beri yoluna eriyip aktın."

Bunu o yanımdayken yapmış olmam ve farkına varmamam utandırdığında çaktırmadım, omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Gerçekten, gözüm dalmış."

"Hayır sen ben değilsin ki hani," dedi dudağını bükerek yüzümü süzmeye devam edip. "Ben o yürüyen karizmaya senin az önce baktığın gibi defalarca dalıp gitmiştim ama sen Gece Çakır'sın. Daha dersine giren hocaları tanımayan şaşkınsın. Nasıl göz dalmasıysa o öyle?"

Oflayarak başımı eğip bu işin içinden nasıl çıkacağımı düşünmeye başladım. Çıkamayacağımı anlayınca, "Kes sesini Hazal," diye kaçarak yanımızdaki lavaboya yöneldim. "Abartma hemen."

Lavabonun aynasıyla göz göze gelip yavaşça yutkunduğumda, bu kadar dikkatsiz olmamam için kendime öğüt verdim. Muhtemelen o dün benimle konuşurken aynı fakültede okuduğumuzu biliyordu, ama ben daha nerede gördüğümü bile hatırlayamamıştım. Bunun tek nedeni dikkatsizliğim değildi aslında, sınıfımız fakültenin en büyük dersliğiydi ve dolayısıyla fazla kalabalıktı. Ve öyle bir olay sonucu karşılaşıp öyle bir olayı soğukkanlılıkla karşılamış birinin mimarlık okumasına o an imkân bile veremezdim, o yüzden aklıma gelmemiş de olabilirdi.

Huzursuzca nefeslenerek elimi yıkayıp yüzüme uzattığımda Hazal yanımdan uzanıp bir çırpıda ellerimi tuttu.

"Bütün makyajı yüzüne sıvayacaksın."

Yüzümde dünkü tokat yüzünden makyaj olduğunu hatırlayıp nefeslenerek başımı salladım, yüzüme giden elimi peçeteye kuruladım.

Hazal tuvalete girdiğinde lavabodan çıkıp onu beklemeye başladım koridorda. Dün o adamla yaşadıklarımız gözlerimin önünden netlikle bir bir geçtiğinde yeniden şaşırmadan edemedim. Ben gittikten sonra ne olmuştu ki?

Gitmeden öncesi de vardı tabii. Benim gibi, tanımadığı silahlı birine tesadüfen yakalanmış değildi. Birincisi bunu ilk kez yaşamış olamayacak kadar soğukkanlı, ikincisi silahıydı. Ama polisten de kaçmamıştı.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin