Ama Aras, o bildiğimiz suskun,çekingen ve içine kapanık bir çocuktu. Ders çalışırken bile çok konuşmaz,dinlerdi. Ciddi ifadesi olan bir çocuktu ama yakınlarına öylemidir hiçbir fikrim yok. Aras hakkında bildiğim şeyler Enes hakkında bildiklerimin çeyreği bile etmiyor hani o derece.

Enes'in babası iyi bir özel hastanede beyin cerrahı ve annesi ise başka bir hastanede kadın hastalıkları uzmanıydı. Her ikiside iyi birer kariyere sahip oldukları için biraz idealisttiler ve bu Enes'i biraz yoruyordu. Enes her ne kadar aptal bir çocuk olmasa da bir şeyi zor kavrayan çocuklardandı. Ayrıca Enes okulun masa tenisi takımının kaptanı. 4 kez il birincisi 1 kez de Türkiye şampiyonu oldu.

Aras annesi hakkında pek konuşmamış olsa da babasının bir polis olduğunu biliyordum. Aras,Enes'in aksine pratik zekalı ve çabuk kavrayan bir çocuktu. Ama bazen öyle şeyler soruyor ki hani ''Bunu nasıl sorarsın?!' diyesi geliyor insanın. Bunun sebebini tam olarak çözememiş olsamda böyle bir yanı olduğunu biliyordum. Beyefendinin 195 olduğunu söyleyerekten hangi takımda olduğunu tahmin etme işini size bırakıyorum.

Yani uzun lafın kısası ben Enes'i kafamda çoktan elemiştim. Zaten Enes o geceki adam gibi kuzguni siyah saçlara sahip değildi. Daha böyle Türk kahvesi ve kestane tonları arasındaydı saçları. Aras'ın direk kumral saçları vardı yani betimlememe hiç gerek yok.

Zilin sesini kulaklarımda duymamla hayal dünyamı bırakıverip gerçekliğe döndüm. Ama dönmemle sürüklenmem bir oldu. İdil beni bileğimden tutmuş dışarı götürüyordu. Bir yandan onun adımlarına ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da kimselere çarpmadan ilerleme çabası içerisindeydim. ''İdil yavaş!Ah ya oğlum önüne baksana!'' diye çarptıklarıma cırlarken en sonunda bahçeye kendimizi atmayı başardık.

''İdil napıyosun kızım! Ölüyödüm az kalsın!'' diye ona yapay bir kızgınlıkla söylenirken İdil, lafımı kesip ''Almira bak bana karşı dürüst ol; bir derdin,can sıkıntın var mı?'' dediğinde duraksadım. İdil'in kahverengi gözleri üzerime kilitlenmiş bir şekilde bana psikolojik baskı uyguluyorken başımı olusuz anlamda sallayıp ''H-hayır, ne olmasını bekliyorsun ki?'' dedim.

İdil omuzlarını kaldırıp indirdi. ''O kadarını bilemiyorum ama dün akşam seni gördüm rüyamda Mira. Simsiyah bir elbise giymiştin ve sırtında kocaman bir taş vardı. İncecik bir ipin üzerinde yürüyordun ve desteğin yok gibiydi yani ben görmedim öyle bir şey.'' dedi. Yutkundum ve hayretle İdil'e baktım.

''B-bu ne demek yani?'' dedim kekeleyerek. İdil ''Açıkçası bende bilmiyorum. Ama rüyadan ben uyandıran şey senin ayağının kaymasıydı.'' dedi. ''İdil rüya tabircisi olan sensin lütfen bana bunları açıklar mısın?'' dediğimde İdil ''Siyah sıkıntı demektir. Birinin bir yerden düşmesi de onun sıkıntılı bir durumda olduğunu gösterir. Üstünde bir ağırlıkla incecik bri ipin üzerinde yürüyordun... Bunu bilmiyorum ama sanırım baya büyük bir problem geldi gelecek sana.'' dedi.

''Peki düştüğümü gördün mü?'' dediğimde ''Hayır.'' dedi. En azından ölmedim bu da bir şey?

''Bak Almira,beni biliyorsun hislerim kuvvetlidir. Ama sizin hakkınızda bir şey görmem genelde ve gördüğümde bu kadar endişelenmem. Eğer böyle bir zorluğun ya da problemin varsa bizden saklama tamam mı? Ne olursa olsun.'' dediğinde uzunca süre bakıştık. Kapana kısılmıştım. Yalan söylemem gerektiğini biliyordum ama... O benim en yakınımdı. Anlayacaktı. Bunun farkındaydım.

Zilin sesi kulaklarıma dolduğunda. ''Söz veriyorum İdil. Size her şeyi anlatacağım.''

**************

Diğer tenefüs Ece'yi görmemiştik. Kütüphanedeydi herhalde diyerekten sınıfımıza geri dönmüştük. Öğlen tenefüsünde onu da Uzay'ı da bulup yemeğe inmiştik ama şöyle tuhaf bir olaya şahitlik etmiştik. Delfin, Enes'le konuşmuyordu. Enes'in sürekli ona bir şey demesine rağmen hemde. Bunun üzerine Uzay ''Acaba o da Enes'in bundan suçlu olduğunu düşünüyor olabilir mi?'' dediğinde Ece ''Olabilir belki ama o zaman da Delfin'in şu an da Enes'e karşı sergilediği tavrı çok saçma bulurum. Hangi kardeş kız kardeşinin sevgilisini öldürür ki?'' dediğinde İdil ''Kimin neler yapabileceği kapasitesi konusunda bence tartışmamalıyız. En beklemediğimiz kişi bile katil çıkabilir.'' dedi.

Perde ArkasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin