MEKTUP (İTİRAF)

71 6 0
                                    


Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında...

Ahmet Hamdi Tanpınar

Tekin sinirle odasını dağıtmaya ve eline geçen her şeyi etrafa savurmaya başladı. Büyük bir hışımla yastığını havaya kaldırdığında, yastığın altına konulmuş birkaç kağıdın etrafa savrulduğunu gördü.

Eğilip bu kağıtları yerden aldı. Bu bir mektuptu. Her şeyi anlatmak isteyen ama sevdiği insanın gözlerine bakarak bunu yapmanın imkansız olduğunu düşünen aşık bir kadının çırpınışlarıydı bunlar.

Oturdu ve okumaya başladı.

Tekin,

Sana bunları söylemenin, yaşananları anlatmanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin. Bu birkaç sayfa kağıttan bile utanırken, gözlerine bakarak bunları nasıl anlatabilirdim? Birazdan gideceğim, uyandığında beni yanında göremeyeceksin. Çünkü kalırsam, her şeyin daha kötü olacağını biliyorum. Çünkü kalırsam, her şeyi öğrensen bile beni bırakamayacağını biliyorum. Çünkü kalırsam, beni aramızdakileri ailene anlatmakla tehdit eden insanların bunu yapacağını ve hayatındaki birkaç insanı yani aileni de kaybetmek zorunda kalacağını biliyorum. Sabaha karşı aldığım bu tehdit dolu mesajdan korktuğum için değil, yalnız kalmandan ve bir ömür senden utanarak yaşamaktan korktuğum için gidiyorum.

Lütfen bana kızma. Ancak beni anlamaya da çalışma. Kızmak, nefret etmek, sevmek, anlayış göstermek ve affetmek... Bunların hepsi birer duygudur Tekin. Bana karşı bunların hiçbirisini hissetmeni istemiyorum. Eskiden hayatındaki her şey olmak için her şeyimi feda etmeye hazırken, artık hayatında sadece bir hiç olmak istiyorum.

Eğer sadece çekip gidersem ve Antep'te yaptığım gibi sana kötü şeyler söylersem, aşkının nefrete dönüşeceğini biliyorum. Nefret aşktan bile daha büyük bir duygudur Tekin. Bu yüzden benden nefret etmeni de istemiyorum. Sırf bu yüzden de çekip gitmek veya sana yine yalanlar söylemek yerine bu mektubu yazmayı tercih ediyorum. Sana baştan sona her şeyi anlatmayı tercih ediyorum. Olan biten her şeyi anlatmayı seçiyorum. Senin bir türlü hatırlayamadığın şeyleri sana hatırlatmayı seçiyorum. Birbirimize kavuştuğumuzu sandığımız böyle bir günde, daha sana doyamadan senden ayrılmayı seçiyorum.

Sana ilk kez aşık olduğumda henüz 6 yaşındaydım. O zamanlar aşkı, hayranlığı, sevgiyi ve minnettarlığı birbirinden ayıramayacak kadar küçük bir çocuktum. O gün sana karşı hissettiklerim minnet duygusundan ibaretmiş gibi gelse de, şimdi anlıyorum ki o duygular sadece minnet değildi. Sana uzanan bir yolda attığım ilk adımdı.

O adımı attığım günlerde, sana aşık olduğum günlerde; senle asla birlikte olamayacağımız bir kadere de adım atmıştım. Ailecek çıktığımız basit bir gezintinin böyle sonuçlanacağını nereden bilebilirdik? Hayal meyal hatırlıyorum. O gün saatlerce gezdik, sonra mesire alanında yemeğimizi yemeye, biraz vakit geçirmeye karar verdik. Abimle top oynarken mızmızlandığım için bana kızdığını hatırlıyorum. Topa hızlı bir şekilde vurduğunu ve benim hiç düşünmeden o topun peşinden koştuğumu. Bir arabanın bana doğru hızla geldiğini asla kendimi koruyamayacağım bir anda ve asla kaçamayacağım bir yerde fark ettim. Hayal meyal hatırlıyorum, ne kadar korktuğumu. Kendimi nasıl yere bıraktığımı, nasıl ağladığımı...

Bir anda duyduğum gürültüyle gözlerimdeki yaşlar kesiliverdi. Kafamı çevirdiğimde ise birkaç saniye önce bana doğru gelen arabanın ağaca çakılmış ve üzerinden dumanlar çıkar şekilde orada durduğunu gördüm. Ne yapacağımı bilemedim. Annemin bağırarak bana doğru koştuğunu fark edip, kaçtım. Hiç arkama bakmadan koşmaya başladım. Annem beni yakaladı ve koşarak babamların olduğu yere gitti. İşte tam o sırada, o anda asla yapmamamız gereken bir şey yaptık. Ölüme sürüklenmelerine sebep olduğum insanları orada o şekilde bıraktık ve kaçtık.

SEN OLMALIYDINМесто, где живут истории. Откройте их для себя