GİDELİM BU ŞEHİRDEN!

Magsimula sa umpisa
                                    

-Sana aşık olduğumda o kadar küçüktüm ki, hatırlamıyorum demek.

-Küçük müydün?

-Evet, çok küçüktüm. Tekin abiyle bu parkta oynardık her gün. Bazen annenin bazen de abinin elinden tutmuş, önümüzden geçer giderdin. O zamanlarda başlamış olsa gerek. Bir süre sonra gözlerim seni arar oldu bu parka her gelişimde. Fark etmeden alışmışım sana meğer. Mezun olduğum yıl, sen de liseye başlamıştın bizim okulda. Seni okulun ilk günü, üzerinde üniforma ile tam karşımda gördüğümde anladım bunun aşk olduğunu. Erken başladı ama geç fark ettim senin anlayacağın.

Oldukça şaşkın görünüyordu. Bu kadarını beklemiyordu muhtemelen. Ama hiç beklemediğim bir soru daha sordu;

- Bu parkta mı oynardınız?

- Evet.

Onca şeyin içinden bunu sorması garip geldi. Sağ elini başına götürdü, bir şeyler hatırlamaya çalışır gibiydi. Sonra toparlandı ve devam etti;

- O yüzden mi gizli buluşma yerimizin burası olmasını istedin? Bana aşık olduğun yer olduğu için mi?

- Evet. Burasının benim için ayrı bir anlamı var. Yol boyunca susup, buraya gelmeyi beklememin sebebi de bu. Sana olan aşkımı, sana aşık olduğum yerde itiraf etmek istedim.

-Anladım.

Yine sustu. Ben de sana aşığım demesini beklemiyordum zaten. Hani bir söz vardır ya; 'Ben, senin beni sevebilme ihtimalini sevdim' diye. Benim durumum da aynen buydu. Beni sevebileceğini, bana aşık olabileceğini bilmek, yeter de artardı bana. Nitekim böyle bir ihtimalin olduğunu düşünüyorum ayrılırken söylediği şeyi düşününce...''

''Ne söyledi ki ayrılırken?'' dedi Tekin.

''Düşünmesi için süre vermemi istedi. Bana şimdiye kadar hiç o gözle bakmamış. Bundan sonra beni bir arkadaş ya da dost değil de, kendisine aşık ve bunu itiraf edebilecek kadar cesur bir erkek olarak görmeye çalışacağını söyledi. Beni seveceğine söz veremezmiş ama deneyeceğine söz verdi.''

Tekin elini Cihan'ın omzuna koydu her zamanki gibi.

'' Bu iş olmuş sayılır kardeşim, gözün aydın.'' dedi.

Tekin Cihan'ı hiç bu kadar mutlu görmemişti. Cihan'ın eli kolu birbirine dolaşıyor, ne yapacağını şaşırıyor, sürekli mesaj atmak isteyip de vazgeçer gibi telefonunu eline alıp, sonra tekrar cebine koyuyordu. Tekin onun bu halini görünce gülümsedi,

''Demek çocukluk aşkın ha. Abi abi der, peşimde dolanırdın ama hiç de çaktırmadın. Gelip anlatmadın da. Darılmadım desem yalan olur.''

''Ah be abi. Kolay değil öyle ortada fol yok yumurta yokken karşına oturup da neler hissettiğimi anlatmam. Dün hastanede konuyu açmasaydın, uzun süre daha anlatamazdım da sana muhtemelen. Gerçi sen konuyu açmasaydın, sana anlatacak bir şeyim de olmazdı muhtemelen. Baksana kaç aydır ağzımı açıp da tek kelime edemedim kıza, aramız iyi olmasına rağmen. Ama sen, cesaretimi toplamama yardımcı oldun bunca zaman sonra. Eğer bu iş olursa, sana bir ömür minnettar kalacağım.''

''Abartma oğlum. Çoktan zamanı gelmiş zaten. Mutlu olmayı, sevgine karşılık görmeyi hak edeli çok uzun zaman olmuş...''

Cihan düşünceli görünüyordu.

''Sana bir şey söylemem gerek. Belki de daha önce söylemem gerekirdi ama söylememeyi tercih ettim. İçimin rahat etmesi için bunu senle paylaşmam gerek.''

Bu sözler Tekin'i meraklandırmıştı. Tüm dikkatini Cihan'a verdi ve cümlelerine devam etmesini bekledi.

''Ben aslında Biset ile aranızda bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. Bu seferki gelişinde hissettim bunu aslında. Önce Biset'in sana karşılığı olmayan hisler beslediğini düşündüm. Sonra hastanedeyken senin de ona karşı boş olmadığını hissettim. Ama Biset'i eve bırakıp, hastaneye döndükten sonraki konuşmamızdan sonra içim rahatladı. Şu an hislerimde yanıldığımı ve böyle bir şeyin mümkün olmadığını fark etsem de, bunu senden saklamak istemedim.''

SEN OLMALIYDINTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon