29

8.1K 582 147
                                    

Bora

Eve gelip kendimi yatağa attım. Dışarıdan her şeyi kaldırabilirmiş gibi görünsem de, içimde bir şeylerin sürekli canımı yakmasından yorulmuştum.

Düşünmemek için kendimi uyumaya zorladım. Yatakta sağa, sola dönüp durdum ama uyuyamamıştım. Bir küfür savurup doğruldum. Uzel'i öyle arkamda bırakmak içime sinmemişti.

Doğrulup ayağa kalktım ve hazırlanıp evden çıktım. Tekrar Uzel'in evine gelip ziline bastım. Kapı açılmadığında kaşlarımı çatıp birkaç kere daha bastım.

"Bora?"

Arkadan gelen sesle kaşlarımı kaldırdım ve arkamı döndüm. Uzel'in babası gelmişti. Kapıya doğru yürüdüğünde geçmesi için kenara çekildim. Anahtarla kapıyı açarken bu tarafa doğru gelen, Uzel'i gördüm.

Kolu alçıdaydı, gözleri kızarmıştı ve dalgın görünüyordu. Beni gördüğünde şaşkınca suratıma baktı. Hızla yanına gidip onu süzdüm.

"Ne oldu sana?"

"Düştüm."

"Nasıl becerdin?"

Sağlam kolunu kaldırıp balkonu gösterdi. İç çekip elini indirdi ve konuştu.

"Çıkmaya çalıştım."

"Kapıyla ne zorun vardı?"

"Senin peşinden koşunca kapanmış. Anahtarım yoktu yanımda."

"Kırk yılın başı dönüp bakmadım onda da kolunu kırdın anasını satayım."

Kaşlarımı çatıp ona baktım. Alçıdaki kolunu uzatıp gülümsedi.

"İmza atsana."

"Kalem yok ki yanımda."

Uzel'in babası bize bakıp yanımıza geldi. Bana bakıp konuştu.

"Bora sen burada mısın?"

Bakıp başımı salladım.

"Benim acil işlerim var gitmem gerek."

Uzel dudaklarını büzdü. Babasını ayrı seviyordu. Koluna dikkat çekerek konuştu.

"Kalsan olmaz mı?"

"Uzel, lütfen durumu abartma. Hem arkadaşın yanında olacak."

"İyi, tamam."

Babası kapıdan çıkıp arabasına doğru gittiğinde peşinden üzgün bir şekilde baktı.

Onu nazikçe içeri çekip kapıyı kapattım ve salona götürüp koltuğa oturttum. Odasına gidip onun kalemlerini aldıktan sonra geri döndüm.

Kaşlarını kaldırıp elime baktı ve gülümsedi. Oturduğu koltuğun önüne geçip yere oturdum.

"Uzat bakayım kolunu."

Gülümseyip uslu bir çocuk gibi kolunu uzattı. Renkli kalemlerle şerit halinde bir gökkuşağı çizdim. Kalan kısımları siyaha boyayıp beyaz kalemle de ay ve yıldızlar ekledim.

Gülümseyerek koluna baktığında ben de gülümsedim ve mırıldandım.

"Ay kuşağı."

"Çok güzel oldu."

"Ben sana imza at dedim sen sanat eseri yaptın."

Kolunun açık kalan kısmına dokunup gülümsedim ve küçük bir kalp çizdim. O da diğer eliyle kalp çizmeye çalışıyordu.

Sağ kolu kırılmıştı ve zorlanıyordu. Elini tuttum. Onun kalp çizmesine yardımcı olup gülümsedim.

Kapı çaldığında ayağa kalktım. Kapıyı açıp karşımdakine baktım. İlkay gülümseyip bana baktı.

Uzel ona haber vermiş olmalıydı. Ben de ona karşılık olarak gülümsedim.

"Sen de mi buradaydın?"

Başımı salladım. Sebepsizce içime bir heyecan dolmuştu. Uzel'in yanına gittiğinde ben de peşinden salona girdim.

İlkay:

"İyi misin?"

Uzel:

"Bak kolumda sanat taşıyorum."

Kolunu kaldırıp İlkay'a gösterdi. İlkay da şaşkınca baktığında kasılarak gülümsedim.

"Eh, ben yaptım."

İlkay:

"Çok iyi olmuş. Ben de imza falan atardım ama, şu an bir şey yaparsam bozulur."

Uzel elindeki kırmızı kalemi ona uzatıp alçının dışında kalan kalpleri işaret etti ve gülümsedi.

İlkay da gülümseyip kalemi eline aldı ve küçük bir kalp daha ekledi. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerinin içine bakarak gülümsedim.

Daha sonra bakışlarımı Uzel'e çevirdim. Yerinde biraz kayıp oturmam için bana yer açtı. Açtığı yere bakıp iç çektim.

"Ben gideyim. İlkay burada zaten."

Uzel:

"Kalsan?"

"Siz takılın."

İlkay:

"Bora, gitmesen?"

"Israr etmeyin."

Kalemleri de toplayıp hızla salondan çıktım. İlkay peşimden gelmişti.

"Bora, ne konuştuğumuzu biliyorsun. Sorun olmadığını söylemiştin. Olabileceğini ya da ne bileyim yapabileceğimizi söylemiştin."

"Benim için değildi ama Uzel'in beni o şekilde sevdiğini sanmıyorum İlkay."

"Kalmanı söyledi ama."

Gözlerimi kapatıp ofladım ve kafamı eğip ona baktım.

"Sadece aradan çekilmeme izin ver. Lütfen..."

"Bora..."

Uzel arkadan durup bana baktı ve kaşlarını çattı.

Uzel:

"Bırak. gitmek istiyorsa gitsin."

Ona baktım ve baştan aşağı süzüp konuştum.

"Keşke kaç yıllık arkadaşımsın sözünün altını dolduracak kadar tanısaydın beni Uzel."

Sinirle üzerime yürüdü ve yakamdan tutup gözlerime baktı.

"Asıl anlamayan sensin!"

Öylece dikilip yere baktım. Birden kendine çektiğinde dudaklarımın üzerinde hissettiğim dudaklarla öylece kaldım.

Şokla geri çekilip İlkay'a baktım. O da aynı şokla bana bakıyordu. Geriye doğru bir adım attım. Öylece gözlerime bakıyordu.

Kapıyı açıp dışarı çıktım ve olduğum yerde durup sakinleşmeye çalıştım.

Uzel:

"Kaçacak mısın?"

Kalbim deli gibi atıyordu. Ne yapmalıydım bilmiyordum. Resmen düşünme özelliğimi tamamen kaybetmiş gibiydim...

--
Eheheheh
Bugün bir bölüm daha gelme ihtimali varr

Gaza gelmem gerekk

Vee düşüncelerinizi yazın lütfen

❤️💗🌈🍩🐜

Peri Kızı(bxbxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin