1.Bölüm

20.2K 36 4
                                    

GECE 

Evin olduğu sokağa dönerken gözlerim boş park yeri arıyordu ve neredeyse heryer boştu.Saati göz ucuyla kontrol ettim ve ah! Tabii ki yine evden çıkarken saati kontrol etmemiş, lisede ilk partisine giden bakire bir kız gibi erkenden gelmiştim.Arabayı parkedip radyoyu kurcaladım.Radyo gece insanları sakinleştirmek için tekrar tekrar çalan rehabilitasyon müzikleriyle doluydu.Kapattım ve başımı yeni aldığım deri koltuk kılıfıma yasladım.Bi kaç kez telefonumu kontrol ettim ve yeni mesaj şablonuna tıkladım.

Kime:Çınar

Biliyorum o sidikli kıçını kaldırıp buraya gelmeyeceksin ama lütfen! Sensiz eğlenebileceğimi düşünmüyorum.Lütfen, gel!

Cidden, geleceğini sanmıyorum sadece şansımı denedim.Kafamı telefondan kaldırıp etrafa göz attım insanlar yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı.Elimi kapının koluna attığım an telefonum titredi.

Kimden:Çınar

Seni ve orada ki çıtırları yalnız bırakacağımı mı düşündün gerizekalı? 15dk sonra oradayım.Beni bekleme, içeri gir ve kendine bir içki al.

Gülümsedim.Üvey kardeşimi seviyordum, beni yine yalnız bırakmayacaktı.Tabii gelmesinde ki en büyük etken bu partinin herkesçe ruhani kişiliği merak edilen, inanılmaz derecede yakışıklı -bu bir şehir efsanesi- ve zengin bir genç girişimci tarafından ailesinden miras kalan devasa 'şato' da veriliyor olmasıydı.Normalde bu tür ortamlara zorla getirilen kişi hep ben olurdum fakat bugün farklıydı.Evimde oturmuş televizyonda How i met your mother tekrarlarını izlerken hayatımın iyice boka sardığı, monotonlaştığı kafama dank etti.Kendi kendime 'bu gece o partiye git, ne olursa olsun git ve yeni birileriyle tanış, yeterince şanslıysan tatlı biriyle geceyi geçirme fırsatın olur' dedim ve şimdi burada, arabamda oturmuş kendimi güzel bi gece geçirmek için motive etmeye çalışıyorum.Gözlerimi bir saniye kapattım ve birinin camıma vurmasıyla yerimden sıçradım.Ödlek seni! Çınar, yine o en çekici gülümsemelerinden birini takınmış, mavi gözleri ve sarı saçlarıyla mükemmeldi.Fakat üvey kardeşime asılacak kadar çaresiz de değildim yani.Daha fazla oyalanmadan arabadan inip Çınar'ın koluna girdim.Yavaş adımlarla devasa büyüklükteki evin bahçesine doğru yürüyorduk.Parti başlamıştı ve gürültü sağır ediciydi.Kırmızı, yeşil, mavi ve binlerce renk havada dans ediyordu.Bahçe kapısından içeri girerken bodyguard tarafından baştan aşağı süzüldüğümü hissettim.Umursamadan yüzümü Çınar'a döndüm ve üzerindeki kıyafetlere bi göz attım.Koyu renk kot ve devedikeni rengi ipek gömlek giymiş, kollarını dirseklerine kadar katlamıştı.Bu haliyle oldukça iyi görünüyordu.

''Vay vay..Çınar'ımız çok hoş görünüyor.Bu gece kaç kalp daha kıracak kim bilir.Uzatmıyorum, babanla işler nasıl gitti?''

''Ah Mademoiselle teşekkür ederim, bugün harika görünüyorsunuz ama bana asılmamanızı öneririm ziya kalbiniz kırılabilir..-göz kırptı- Ve o konuya gelince lütfen sonra konuşalım şimdi keyfimizi kaçırmak istemiyorum'' 

Ah bu çocuk asla kibar olamayacaktı.Kafamı tamam anlamında salladım.Bugün gerçekten iyi  hissediyordum.Saçlarımı doğal haline  -yani tarak girmez kıvırcık- bırakmış, straplez, transparan, siyah, mini bir elbise giymiş fahişe rengi olarak tanımladığım kırmızı neon ruj sürmüştüm.Ayağımda ki yüksek topuklularla oldukça zorlanıyordum çünkü spor ayakkabı hayatımda her zaman ilk tercihim olmuştur.Bahçe oldukça ihtişamlı.Havuzun kenarında ki platforma Dj yerleştirilmişti.Kızlar, erkekler, geyler, lezbiyenler, biseksüeller, bakireler hepsi çimde ki armutlara oturmuş bazıları şimdiden sarhoş olmaya başlamıştı.

''Sanırım gidip içecek bir şeyler alacağım sende ister misin?''

''Niçin geldim sanıyorsun?'' dedim.Çınar mesajı almıştı.Deli gibi kafayı bulacak ve geceyi kolları arasında kusarak sonlandıracaktım.Ama hayır planlarım arasında bu gecenin böyle biteceği hiçbir yerde yazmıyordu.Daha çok yaramazlık yapacaktım..

Etrafta gözüme kestirdiğim yakışıklılardan biri yanıma geldi kırmızı plastik kutuya doldurduğu birayı uzattı ve konuşmaya başladı:

"Söylesene güzelim.Tek başına böyle bir partide ne işin var?" Biraz sürtük olmakta fayda vardı.Ona kardeşimle geldiğimi söyleyecek miydim?Asla.Gülümsedim.

"Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var" Çocuk iyice yaklaştı.Ve dudaklarını kulağıma doğru götürdü.

"Şafak doğana kadar buralardayım, hazır olduğun zaman seni bulurum" Kirli sakalıyla kulağımı tahriş ediyordu ve bir eli belimdeydi.Ona doğru sokuldum.Sesimin kesik kesik çıkmasına özen göstererek:

"Ya tabii, şafakta hala yanımda kimse yoksa, gel ve beni bul"

Kafamı hafifçe yana eğerek kulağının alt kısmını ısırdım.Deli olduğunu biliyordum.Amacım ilk gördüğüm erkekle yatağa atlamak değildi.Onlarla biraz oynamak, işin aslı dalga geçmek istiyordum

.Her ne kadar sadist iç sesim:'Kadınları lanet olası bi seks objesi olarak gören tüm o aptalların aletine düğüm atmak istiyorum!!' desede öyle kötü biri olmadığımı düşünüyorum.Yani umarım değilimdir.

Adını bilmediğim çocuğun gözlerinin içine baktım.Yanıyordu. "Görüşürüz" dedim ve elimle geldiği yönü göstererek git işareti yaptım.Şaşırmamıştı.Her yeri dövmelerle kaplıydı -bahse girerim aletinin ucunda da vardır- baştan aşağı siyahtı ve kafası güzeldi.Muhtemelen gelmeden evinde yetiştirdiği otlardan yakmıştı.Hoş çocuktu ama salaktı, tek gecelikti yani.

Nerede kaldı Çınar diye bakmak için eve girdim.Tıka basa insanla dolmuş olan ev(şato?), kan, ter, sperm, sigara, alkol ve ucuz parfüm kokmaya başlamıştı.Mutfağı bulmakta hiç zorlanmadım çünkü benim aşırı beyefendi kardeşim ıslak t-shirt yarışmasına katılmış deli gibi içiyordu.Bu gece plana sadık kalmıştım, henüz.

Çınar kızlarla kafayı bulmak üzereydi ve ben yalnızdım.Bu geceyi tek geçireceğe benziyordum.Evi gezmeye başladım.Uzun dar koridor heykeller ve birbirini elleyen insanlarla doluydu.Odaların hemen hepsinin kapısı kapalıydı.Bunlara girmek niyetim yoktu tabii.Merdivenlerden yukarı çıktım.Mimarlık okuyordum ve bu bina gerçekten hoşuma gitmişti.Kapısı açık olan odalara kısaca göz gezdirdim.Yemek odası, oyun odası, spor odası, sinema odası vesaire..Üst kata çıkan bi merdiven daha vardı, tırmanmaya başladım.Bu kat da diğerleri gibi birçok odadan oluşuyordu.

Koridorun sonunda yukarı çıkan başka bir merdiven gördüm.Yavaş yavaş çıkıyordum.Bu kat diğerlerinden farklıydı.Simsiyahtı ve koridorun sonunda geniş bir teras ve şehrin rengarenk ışıkları görünürken muhteşem olduğunu düşündüm.Ayaklarım istemsizce ileri doğru gidiyordu.Etrafa baktım, görünürde kimse yoktu hatta kat tamamen boştu.Yavaş ve minik adımlarla teras kapısının önüne geldim, kapıyı hafifçe açıp dışarı çıktım.Teras oldukça büyüktü, içinde jakuzi ve hasır, şık bir bahçe takımı vardı.Gecenin karanlığını aydınlatan ışıklara doğru yürüdüm, kendimi demirliklere yasladım ve gözlerimi kapatıp şuan burada ne halt yediğimi düşündüm.Bahçede herkes eğleniyordu.Oraya dönüp bi kaç aptalla daha uğraşıp eve dönerdim herhalde.Parmaklarımla demiri iyice kavradım ve temiz havada ki kır çiçeklerinin kokusunu içime çektim.

''Hey! Oradaki" Arkamdan gelen sesin sahibi kimdi hiçbir fikrim yoktu, usulca arkamı döndüm.

''Hmm..Şey..Evet?'' 

''Buraya girmemen gerekiyor, parti aşağıda bu katta değil'' Yüzü karanlıkta kalıyordu ama sesinden sinirlendiğini anlamıştım.Ne sanıyordu kendini acaba?

''Bilmiyordum, üzgünüm''

''Evet, herneyse.Kimsin sen?'' Zihnimdeki sürtük onuda listeye eklemiş, 'bu gece çok eğleneceğiz' derken pis pis sırıtıyordu.Onu bir gün durdurmam gerektiğini zihnime kazıdım, ama o gün bugün değildi..

Gülümsedim. ''Gece.''

Medya: Gece

GECEWhere stories live. Discover now