Eiffel

505 27 40
                                    

Kısa ama dolu ve güzel bir bölüm oldu sanırım. Umarım beğenirsiniz. Beklediğiniz için teşekkürler. Okunma sayısı kadar olsa keşke yorumlar ve oylar da:( Yorumlarınızı ve oylarınızı fırlatmayı unutmayın!❤️

~~

Ed bizimle bunun nasıl olduğu hakkında olabildiğince uzun konuştu. Ona her kurduğumuz cümlede de Harry ile daha çok uğraştı ve bu beni daha çok güldürdü. Gerçekten çok iyi anlaşıyorlardı, kafaları birbirine çok uyuyordu.

Ancak konser saati geldiği için sohbetimiz yarım kaldı. Ed gitmeden mutlaka görüşmek istediğini söylediğinde bunu aklıma not ettim. Harry'nin doğum günü için Paris'te olmayı ayarlayabilirsek onu da mutlaka çağırmalıydım.

Ed sahne arkasına geçerken biz de Harry ile tepedeki yerimize geçtik. Burdan aşağıdaki hayranları rahatça görebiliyorduk. Bulunduğumuz yerde Ed'in ekibinden birkaç kişi vardı. Harry hepsi ile selamlaşırken ben de hepsine ufak bir gülümseme verdim. Kollarımı önümdeki direğe yaslarken heyecanlı bir şekilde Ed'in konserin açılışını yapmasını izledim. Ellerimi çırptığımda Harry'nin gülüşüyle birlikte ona döndüm ve beni kameraya aldığını gördüm. Kameraya öpücük attığımda daha çok güldü ve videoyu sonlandırıp telefonunu cebine koydu.

Bana yaklaşıp koluyla omzumu sardı ve sarıldı. Buna şaşırdım ve etrafa baktım hemen korku ile. Biri bizi görebilirdi, neden böyle bir şey yapmıştı ki?

"Bu gece bizim gecemiz. İnsanlar arkadaşlarıyla da böyle sarılabilir. Umrumda bile değil birinin bizi görmesi." Ona olan bakışlarımdan anlamış olmalı ki hemen kulağıma doğru konuştu. Bilerek direğe daha çok yaslandım ve onun aşağıdaki elini direğin altından tuttum. Gülümsediğini hissettim. Biliyordum, böyle olmak ona da aşırı iyi geliyordu. Sanki gerçekten uzun zamandır inat, gurur ve diğer yıkıcı duygular yüzünden bütün bu güzel duyguları itmiştik beraber.

Kafamı sallayarak bunları düşünmeyi bıraktım ve Ed'in müziğine kulak verip dans etmeye başladım. Çok eğleniyordum gerçekten. Ed müziğine ve sahnesine bayıldığım bir insandı.

"Hey." Harry'nin sesini boğuk bir şekilde duyduğumda ona doğru döndüm ve yanaklarını hafif renkli buldum.

"Eğer önümde böyle dans etmeye devam edersen Paris magazin camiasına ateşli bir öpücük fotoğrafı bırakmış olacağız." Alt dudağını ısırıp serbest bıraktı ve güldü. O sırada kahkaha attım. Haklıydı, bir an müziğe kapılıp arkamda olduğunu unutmuştum ve bahse varım birkaç kez ona temas bile etmiş olabilirdim. Bu haliyle aşırı eğlendim ve ona dilimi çıkarttım. Elimdeki elini bırakıp belimi kavradı ve beni döndürüp direğe yasladı.

"Beni kışkırtma." Bana şakadan kaşlarını çattığında daha çok güldüm. "Tamam, tamam. Hem şimdi Kiss Me'yi söyleyecek Ed."

"Evet, sıradaki parça ise benim için çok özel olan bir parça. Ve bu gece bunu burada olan iki güzel insana ithaf etmek istiyorum. Onlar kendilerini biliyorlar." Ed'in şarkıya girmeden önce söylediği şeyler ile içim ısındı ve suratımı kocaman bir gülümseme kapladı. Harry'e döndüğümde onun da benim gibi gülümsediğini gördüm aşağıya bakarak.

"Yani bizizdir diye umuyorum ama?" Şaka ile baktım ona ve güldüm. Düşünürmüş gibi yaptı. "Hımm. Ben de öyle umuyorum. Değilse bile bizmişiz gibi davranmamızda bir mahsur yok." Sırıtışı büyüdü ve beni tekrardan döndürüp arkamdan omzuma sarıldı.

Kiss Me gerçekten favori şarkılarımdan biriydi. Çok fazla duygu barındırıyordu ve her seferinde şarkıya biraz daha hayran kalıyordum. Ed introyu çalmaya başladığında iç çektim ve bu sefer ben yavaşça sallanmaya başlayınca Harry de sallanmaya başladı. Şarkının ritmine uygun bir şekilde sallanıyorduk ve eşlik ediyorduk.

"Kiss me like you wanna be loved... wanna be loved." Harry'nin sesi kulağımın arkasında dolaştığında bütün vücudum heyecanlandı. Sözlerin anlamı, onun fısıldayışı... Ellerinden tekini belime atışı ve beni kendine daha fazla çekişi... Kalp ritmim bunları nasıl kaldırıyordu bilmiyordum. Tek bildiğim onun yanında aşırı tamamlanmış hissettiğimdi.

Elimi indirdim ve yanağımı onun yanağına yasladım. O an ikimiz için de hiçbir şey önemli değildi. Ed şarkıyı daha hararetli söylemeye başladığında Harry dudaklarıma eğildi ve onu çok zor durdurdum. Aşağıda bizi izleyen birileri olabilirdi. Başını eğdi ve nefesini omzuma üfledi.

"Sen-" Cümlesini yarıda kesti. O sırada Ed de şarkıyı bitirdi ve ışıklar alanı biraz daha aydınlattığı için Harry ile uzaklaştık. Canımın yandığını hissettim. Onunla gerçekten de yakın olmak istiyordum, ancak sabretmemiz gerekiyordu. Daha çocuklar bile yeni öğrenmiş ve bunu yeni kaldırırken hayranlarının bunu nasıl karşılayacağını bilmiyorduk. Bir yandan yönetim.. Bunları düşünmemem gerekiyor. Bu gece bizim gecemiz, bunu bu olumsuzluklar ile çerçevelemeyeceğim. Nefesimi verdim ve direğin altından Harry'nin elini tuttum. Bana baktı ve gülümsedi.

"Her şey çok güzel olacak." Onun hizasına doğru yükseldim ve kulağına fısıldadım gürültüden dolayı. Bana yamuk bir şekilde sırıttı ve rahatlayarak başını salladı.

Konserin bitişine yakın biz de bitmiştik. Sürekli zıplayıp durmuştum hareketli olan şarkılarda ve kendimi baya bir yormuştum. Harry yanında getirdiği analog kamerası ile birkaç kez beni çekti, konseri de çekti. Ben de kamerayı alıp onu çektim. Bu kameralara ikimiz de bayılıyorduk. Sanki üretildikleri zamanda yaşamış ve bu fotoğrafları çekmişiz hissi veriyordu insana.

Birlikte geldiğimiz yerden çıktık. Hayranlar çok fazla olduğu için Ed'i direkt arabaya alıp götürmüşlerdi. Biz de bu karmaşada bir şekilde sıyrılmayı başardık ve bizi bekleyen taksi ile rahatlıkla alandan uzaklaştık.

Ve evet.

Harry elbette ki konser ile yetinmemişti. Ve şu an yaptığı şey gerçekten heyecandan ve mutluluktan bayılmama sebep olacak bir şeydi. Konserden çıkalı yarım saat olmuştu, bana bir yere uğramamız gerektiğini söyledi ve beni buraya getirdi. Eyfel kulesine.. Ve tam şu an kulenin tepesindeydik. Bu kadar romantik oluşu ağlamama sebep olabilirdi. Eh, bir de beni bu kadar merdiven çıkartması. Üstelik bunun için nasıl izin almıştı hiçbir fikrim yoktu. Saat epey geçti.

"Tanrım, bu kadar romantik olabileceğini bilseydim çoktan senin kollarına atlardım." Dediğim şey onu çarpıkça gülümsetmişti ve beni belimden tutup yakınına çekmişti. Nefesi saçlarımda dolaşıyordu, elleri sıkıca bedenimi sarmıştı. Birlikte gökyüzüne bakarken birkaç dakikayı sessiz geçirdik.

"Ella." Fısıldayışı üzerine başımı hafifçe yan döndürdüm ve omuzumdan ona baktım. Gözlerime baktı ve dudaklarından çıkan kelimeler ile kalbimin bütün ritmi bozuldu.

"Seni seviyorum." Gözlerindeki içtenlik, sözlerindeki samimiyetle bir araya geldiğinde bir kez daha eridiğimi hissettim. Birkaç saniye gözlerim gözlerinde dolaştı, ardından ise yapmam gerekeni yaptım ve elimi yanağına koyarak onun dudaklarını yavaşça örttüm. Dudakları yavaşça hareket ettiğinde öpücüğünde tamamen sevgi vardı, kalp ritmim iyice bozuluyordu ve dizlerim titremeye başlamıştı. Bunu anladı ve belimi sıkıca kavrayarak beni tamamen kendine çevirdi. Bu sırada ben de yanaklarını kavradım ve onu tam burada, Eyfel kulesinin tepesinde, nefessiz kalana dek öptüm.

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Sep 04, 2018 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

Friendship And Love (Harry Styles Fanfiction)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon