Friendship And Love (Harry Styles Fanfiction)

"Jealous."

Ahh, biliyorum tamam! Bu sefer ne derseniz deyin haklısınız. Sizi fazla beklettim. Ancak bu bölüm nedense benim içime sindi ve çok beğenerek yazdım. Ayrıca geçen bölümde yaptığınız uzun yorumlar beni o kadar çok sevindirdi ki elmacıklarım! Ve bu arada geçen bölüm uzun yapanlar için ithaf vermek istiyorum. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz, sizi her şeyden çok seviyorum! İyi okumalar!

Uzun yorumlarınız için teşekkür ederim! İthaflar;

@gingerwichester

@xxkatilxx

@Handeeeee

@directioner_hs_

@beinginlovewithblack

~~~~

~16. Bölüm~

Film gecemiz tıpkı dediğim gibi kahkahalar ile ve eğlenceli bir şekilde geçmişti. Bütün akşam boyunca Niall telefonuma dokunmama bile izin vermedi. Toplamda üç film izledikten sonra artık hem abur cuburumuz bitmişti hem de filmlerimiz bitmişti. Saat gece yarısını geçiyordu. Niall ile vedalaştıktan sonra salona, yani telefonumun yanına, öyle bir koştum ki halıya takılarak popomun üzerine tosladım. Kendi kendime kahkaha attım ve ayağa kalktım. Evet beni deli sanabilirsiniz. Hiç tükenmeyen bir enerjiye sahibim ama bu iş bazen zarar verici olabiliyor. Nihayet telefonuma kavuştuğumda sonu gelmeyen Twitter ve Instagram bildirimlerini es geçerek mesajlara girdim. Şaşırtıcı derecede Harry'den sadece iki mesaj vardı.

"Sanırım Niall telefonuna el sürdürmüyor. Ben de şarkı işiyle uğraşıyorum işte .(" -Pis Bukleli.

"Hey? İrlandalı hala gitmedi mi?" -Pis Bukleli.

Harry'nin mesajları dışında Gemma ve Amber'dan da birer mesaj vardı. Acele ve merak ile Gemma'nın mesajına tıkladım.

"Şey, ımm biz konuşabilir miyiz? Bilirsin, yüzyüze." -BayanÇokBilmiş.

Gemma benimle konuşmak istiyordu! Buna sevinmeli miyim yoksa üzülmeli miyim? Harry'nin söylediklerine bakarsak sevinmeliyim! Amber'ın mesajına geldim.

"Sana öyle bir haberim var kii! Umarım senin için de bu kadar iyi bir haberdir .xx" -Sarışın.

Ne haberi? Yani Amber için iyi olan bir haber büyük olasılık ile bana göre de iyi bir haberdir.

"Beni daha fazla meraklandırmasan sarışınım?" diye mesaj attım Amber'a. Harry bana mesaj atalı yarım saati geçmişti. Yine de uyumamıştır umudu ile onu aramaya karar verdim. Büyük olasılıkla telefonu sessizdedir. Harry'nin ismine gelip arama yerine bastım. Telefon çaldı, çaldı ve çaldı. Tam telefonu bırakacağım sırada boğuk bir ses kulaklarımı doldurdu:

"Alo." dedi ve sesini tazelemek amacı ile olsa gerek öksürdü. Agh, onu uyandırmış mıydım yoksa?

"Hey, uyandırdım mı?"

"Sadece dalmışım. Niall gitti mi? Imm ve saat kaç acaba?" diye sordu ve esnemesi kulaklarımı doldurdu. Kıkırdadım ve kolumdaki saate baktım.

"Imm, biri geçti. Sanırım seni gerçekten uyandırdım. Telefonun sessizde değil miydi senin?" diye sordum.

"Hayır, sen mesaj atarsın diye sesini açmıştım. Ancak Rolling Stones'lu zil sesim benim uykumdan çok güzel uyandırdı." Sesindeki alaya güldüm. Onu gerçekten uyandırmıştım.

"Üzgünüm, ben sadece sesini duymak istedim."

"Imm, sanırım seni affedebilirim." dedi, resmen benden iltifat istercesine.