1

6.9K 196 106
                                    

Alnımın akıyla çıkayım inş. Şimdi, homofobikler ve küpekler giremez, bu bir. Sonracıma çok küfür aşırı cinsellik, şiddet ve kan olacak, bu da iki. Karakterler öyle. Uyarmadı demeyin. 

İyi okumalar ✌

****

/Bars/

Yarım saattir boşu boşuna okumaya çalıştığım kitaptan gözlerimi ayırarak, kulaklığımdan akan müzik sesini bölen bildirim için gözlerimi telefonuma kaydırdım. Hem kendime vakit ayırmamı söylüyor, hem de tatilimde bile beni rahat bırakmıyor haspam.

Nalan:

Sayfa 128, ilk cümle.

Bıkkınlıkla elimdeki kitaba baktım. Henüz başlamıştım ve ileri ki sayfalardan spoiler yemek istemiyordum. Lakin Nalan'a hayır diyemezdim ve cevap atıp istemediğimi söylersem bana o spoilerı vermek için kendini yırtardı. Okuduğum kitabı ona söylememem gerekirdi ama aynı evde yaşamanın ceremesi de gizli saklı pek bir şey yapamamaktı işte.

Hayatımın mottosu tamamen sabır ile alakalı; içinde sabırlı olmakla alakalı tüm özlü sözleri kabul eder ve hayatımda uygulamaya çalışırım. Çünkü işim bunu gerektiriyor, çünkü öfkem bir volkan gibi çağlıyor, çünkü gözümün kararması en başta kendim olmak üzere kimsenin hayrına değil. Çok harika para getirmese de, sevdiğimi söyleyebileceğim işim, kişi sabır sahibi değilse çok zorlu olabiliyor.

Turizm, en zorlu hizmet sektörüdür çünkü. Altınızda çalışanlar olsun, müşteriler-ki biz onlara otel içindeyken misafir deriz, kural bu- gerçekten insanın sabır sınırlarını test ederler. Uzun süre dayanabilirdim, ama sadece iş yerindeyken ve Nalan'a karşıydı bu sabrım. Sayfaları çevirdim ve hedefime ulaşınca durdum, cümlenin başı 127.sayfadaydı. 

"Ben zekanın üstündeyim çünkü, ben dehanın ta kendisiyim, bayağılığın banyosuna gömülmüş ve henüz orada çabalayan siz ve sizin gibilerle konuşamam."

Boşalan dayanma gücümü tazelemek için aldığım iki günlük izinde, kendimi daha fazla yormamak adına, havlumu kapıp kendimi Kent Park'a attığımda tüm gün kitap okumaya dair ve arada yapay da olsa denizin serin sularına girip vücudumu dinlendirmeye dair kendime söz vermiştim. Ertesi günü de, sakin ve sevdiğim kafelerden birinde ruhumu dinlendirdikten sonra, evimin huzurunda tamamlayacaktım. Kendi kendime yaptığım bu telkinin baş sorumlusu ise yine Nalan'dan başkası değil gerçi.

Bayram üzerimizden geçmişti ve kat hizmetleri yöneticisi olmak, bu dönemlerde iki kat sabır, dakiklik ve organizasyon gerektiriyordu. Genç olduğum için her hareketimde hata arayan bir çok düşmanım vardı, onların ağzına laf vermek son isteyeceğim şeydi. Okuduğum cümle beynimde yer ederken, Nalan'ın saçma takıntısına kurban olmak için cümleyi yazıp ona yolladım. Telefonu elimden bırakma zahmetine girmedim ve cevabını bekledim, ki çok sürmeyecekti.

Nalan:

Bu çogzelmiş aminüm. Kullanırım ben bunu. Yalnız Bars, bugün için kötü bir titreşim verdi bana bu cümle.

Bars:

Ne diyorsun Nalan?

Nalan: 

Nalan yazan parmaklarını yediğim kankacım benim. Başına bir iş gelicek. Hissettim ben.

Bars:

Siktir git tatilini yap kaçık karı.

Sapsarı saçlarımla kesinlikle aradıkları görüntü değilim ama işimde çok iyi olmam, bir de Odalar Bölümü Müdürü'nün kankam olması gibi etkenler vardı. Birkan'ın kankam olması sayesinde almamıştım işi, ama öyle düşünenler de çoktu. Çalışanlarımın çoğu beni severdi, bazıları için ise değişik bir gençtim. Üzerlerinde otorite kurana kadar ciddi ciddi göbeğim çatlamış olabilirdi ama tepemin tasını attırdıkları bir günün sonunda benimle uğraşmamaları gerektiğini çözmüşler ve paşa paşa işlerini yapmaya başlamışlardı. 

ASLANWhere stories live. Discover now