Aile Birbirinin Arkasını Kollar, Ne Çeşit Bir Saçmalığa Bulaşılmış Olursa Olsun

136 10 5
                                    

Izaya Shizuo'nun kurşunlardan kaçışını izlerken yüzünde sıkılmış bir ifade vardı. İnsanlar heyecanlanmış gibi görünüyorlardı -bahisler çoktan açılmıştı- ve suikastçi taraftarları neşeyle sırıtıyordu, ama bu insanlar Shizuo'nun kim olduğunun farkında bile değildiler. Şimdilik Shizuo'ya oynayan tek kişi Izaya'ydı, fakat bu ilk dövüşten sonra durumun değişeceğini biliyordu. 

Oyun başladığı anda altı oyuncu karşı karşıya gelmişti, Shizuo ve suikastçi, Scarlett grimm (kızıl ölüm/azrail) ve Crow (karga) ve Doktor ve Jade. 

Şaşırtıcı bir biçimde Jade doktoru hızlıca etkisiz hale getirip öldürmüş ve kiralık katilin taraftarlarını neşeye boğmuştu, doktor büyük bir balıktı. Jade'in hisseleri bir anda hızlıca yükselmişti. Grimm ve Crow'un savaşı hala devam ediyordu, ikisi de oldukça güçlüydü. Shizuo ise birden insanların dikkatini onların kavgasından çekivermişti zira beklenenin aksine silahsız sarı kafa suikastçi tarafından kolayca öldürülememişti. Shizuo kurşunları zerre umursamadan sinirli bir şekilde insanları şaşkına uğratarak bir elektrik direğini yerinden söküp suikastçiye fırlatmıştı. Adam tam kafasına inen darbeyle saniyesinde yıkılırken Shizuo öfkeyle ikinci bir sigara yakmıştı bile. İnsanlar mırıldanmaya başlamıştı. Shizuo'nun hisseleri yükseliyordu.

-Oldukça ilginç diye mırıldandı Morgan. Yaralarını hissetmiyormuş gibi davranıyor.

Muhtemelen o aptal gerçekten yaralandığını fark etmemişti bile. Izaya bir kıkırdamayı bastırdı. Shizuo tam da beklediği gibi bir iki dakika sonra gömleğinin kan olduğunu fark edip şaşkınca sırtına bakmaya çalıştı. Sonra yüzü öfkeyle karardı (muhtemelen sevgili kardeşinin hediye ettiği değerli takımının kirlenmesine sinirlenmişti) ve yerdeki baygın suikastçiyi bir tekmeyle şehrin öteki tarafına uçurdu. Izaya neredeyse kahkaha atıyordu, insanların yüzündeki şok ifadesi paha biçilemezdi gerçekten. 

Shizuo sinirli sinirli bir kıyafet mağazasına ilerlerken Izaya onun en azından bir hastaneye gidip kurşunları çıkarmayı unutmamasını umdu.

-Çok ilginç dedi Morgan tekrar. Izaya neşesinin söndüğünü hissetti. Şimdi bu adamın yanında pahalı deri koltukta oturup şampanya içmek yerine Shizu-chan'la dalga geçmeyi ne çok isterdi...

Gözü tekrar grimm ve Crow'un kavgasına dönecekken son anda Shizuo'yu gösteren ekran başka bir oyuncuya geçmeden önce arkadaki Starbucks'ta sanki hiçbir şey olmamış gibi kahvesini mutluca yudumlayan kızı fark etti.

Onun orada ne işi var be?!

Izaya'nın acilen Edmund'la konuşması lazımdı.

---

Rose sakince elleri titreyerek tatlıyı servis eden kıza baktı, kendisinden neden bu kadar korktuğunu pek anlamamıştı. Rose kıza oldukça iyi davranıyordu dürüst olmak gerekirse, bu koca aptal malikanede iyi davrandığı tek kişi Iris'ti. Onu ele geçirmesine çok az kaldığına emindi, ama kız sanki Rose onu dehşete düşürüyormuş gibi davranıyordu.

Açıkçası Rose bu işte pek iyi sayılmazdı. İnsanları manipüle ederken her zaman onları öfkelendirme veya sindirme yöntemini kullanırdı, onları kendine bağımlı etmek hiçbir zaman onun alanı olmamıştı. Abisi Edmund ve kuzeni Silena bu işte çok daha iyilerdi. Edmund insanları kendine kolayca aşık edip parmaklarına dolardı. Silena ise insanları ilgiye boğardı, onları tanrı gibi hissettirir ve ilgiye bağımlı hale getirirdi. Sonra birden kendini çeker ve onsuz yaşayamamalarını sağlardı, Silena'nın en küçük iltifatına bile krize girmiş bir bağımlının uyuşturucuya verdiği tepkiyi verirlerdi. 

Rose insanları öfkelendirirdi, ve Iris bu şekilde elde edilecek gibi durmuyordu.

-Bu nedir diye sordu kızı yerinde sıçratarak. Ne olduğunu biliyordu ama konuşma başlatması lazımdı. 

TANRILAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin