yetmiş bir : pt.2°

Start from the beginning
                                    

Annelerimiz sanki biraz...hızlılardı. yqni demek istediğim biz daha liseye gidiyorduk. Reşit değildik, üniversiteye giden bir insan kadar olgun da değildik. Sanırım bize güveniyorlardı.

"Boşversene." Dedikten hemen sonra yatağa, Yaoongi'nin yanına çıktım. Geriye giderek bana yer açtığında ona yaklaşarak kafamı onun yastığına koydum. Eli saçlarıma gitti ve okşamaya başladı. "Sana güveniyorum diyerek yükleniyormuşum gibi hissetmeni istemiyorum. Ama sana güveniyorum, sen bu maçı takımına kazandıracak tek kişisin."

Beni memnuniyetten gülümseten bu cümlesine onun gibi cevap verdim. "Sana güveniyorum, diğerleri de sana her şeyi yüklemekten çok sana güveniyorlar. Belki onlar ellerinden gelenin en iyisini yapıp maçı alırlar, ancak sen sadece oynayarak maçı alıyorsun. Bu yüzden sana güveniyorlar."

Yoongi elini saçlarımda yanağıma kaydırdı. İki kez gözümün altında gezdirdi baş parmağını. "Sabah sana meyve suyu hazırlayayım. İçmeyi unuttuk bugün."

Kolumu onun üstüne atarak gözlerimi kapattım. "Uyuyalım.."

(...)

"Hye~" Yoongi'nin yumuşak sesi kulağıma huzurla dolarken tepki vermeden öylece yatmaya devam ettim. Uykumu tam almıştım, yataktan kalkacak gücümde vardı ancak üşeniyordum. Kalkmak istemiyordum.

"Uyan hadi..."

"Hm..." Mırıldandıktan sonra yüzümü ondan ters tarafa çevirerek uyumaya devam ettim. Eli önce çenemde, sonra yanaklarımdaydı.

Kapı sesinden sonra telaşlanma hissetsem de kendimi bozmadım. "Kalkmıyor mu?" Diyen SeoRa Unni'nin sesiyle içimden geçirdim. Kızmasını beklemiştim...

"Uyuyor, hala." Yoongi konuştuktan sonra yüzümdeki saçı geriye attı. Annesinin yanında...

"Maça gecikiyorsun Hye." N-ne? Diğerlerini öylece bırakamam!

Hızla gözlerimi açmamla elinde tava, önünde önlükle karşımızda duran SeoRa Unni'yle sesli bir kahkaha atmıştım. Kahkahamı duyan Yoongi'de gülmüştü.

SeoRa Unni de kahkahalarımıza eşlik ederken tavayı diğer eline alarak gelip saçlarımı karıştırdı. "Hadi kahvaltı edin. Bekliyorum içeride."

Gözlerimi ovalarken konuştum. "Geleceğim~" SeoRa Unni kıkırdamaya devam etti. Oğlunla yanyana uyudum, senin yanında rahatça uyandım ve kızmadın. Of, kaynanamı çok seviyorum!

Sabah sersemliğinden dedim... Senin beynini seveyim Hye!

Allak bullak olmuş beynimi yatıştırmak için kafamı sağa sola salladım. Yoongi elime uzanarak çekti ve bedenimi kaldırdı. "Yüzünü yıka da gel." Elimi lastiği çıkarılmış saçıma uzattım. Yağlı, yıkanmaya ihtiyacı var...

Hızla ayağa kalkıp esnerken Yoongi uzanıp bileğimi tutup beni kendine çekti. Ellerini yanaklarıma koydu ve mıncıkladı. "Yüzünü yıka da gel. Kenarda yıkama jeli var onu kullan. Bende bize meyve suyu hazırlayayım."

Yanaklarımı bıraktığında zıplayarak banyoya ilerledim. Lavabonun yanındaki mavi yüz yıkama jelinden elime bir kere sıktım ve elimi ıslatıp avuçlarımı birbirine sürterek köpürttüm.
Köpüğü yüzüme sürerken, burnumun yanını iyice ovaladım. Çenemi ovalarken içeri giren Yoongi yüzümü görünce gülümsemeden edemedi. Kapıyı kilitlemeyi unutmuşum...

Yanıma gelerek baş parmağıyla gözümün altındaki köpükleri sildi. "Gözün yanacaktı." Musluğu açıp elini altına soktu ve elindeki köpüğü akıttı.

Yüzümü durulamak için eğildiğimde ağzıma giren saçlardan kurtulamadığım için Yoongi saçlarımı tutmuştu.

Suyu yavaşça yüzümde gezdirirken boştaki eliyle bana yardım ediyordu. En son gözlerimi ovaladıktan sonra çenemden yavaşça ittirdi ve kenardaki havuyla yüzümü kurulamaya başladı. Elimi havluya koyarak kendim kurulayınca Yoongi havluyu bırakarak saçımı toplamaya koyuldu.

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now