"Bak ben demedim mi? Ha demedim mi? Nasıl kazandılar ama heyt be aferin koçuma!"

"Ulaş sen onları tutmuyodun ki?"

"Hayır onları tutuyordum ya Deniz neden yanlış anlıyorsun sürekli?"

Artık daha fazla dayanamayıp yerimden kalktım ve mutfağa su içmeye gittim. Keşke maç programını izlemesine izin verseydim.

Suyumu içtikten sonra içeri geçerken kapı çaldı. Kapıyı açtım, Arda gelmişti.

"Hoşgeldin Arda. Zehra 'yı bırakmak bu kadar uzun mu sürdü ya?" diyerek göz kırptım.

"Çok konuşma Deniz." diyerek burnumu sıktı ve içeri geçti.

Ulaş ona hoşgeldin demeye tenezzül etmeden televizyonda kanal değiştirmeye devam etti.

"Ee ne yapacağız?"  diye sordum.

"Oturuyoruz?"  diye cevap verdi Arda.

Ağzımı açacakken Ulaş yerinden kalkıp yanıma geldi ve  elimi tuttu.

"Valla kusura bakma ya da vazgeçtim bak. Ben sevgilimle dışarı çıkacağım. Evin ağzına sıçma yeter" dedi ve kapıya yöneldik.

"Ulaş üstümü deği-"

"Hayır böyle güzel işte boşver" dedi ve evden çıktık.

Saat 7'ye geliyordu. Yürüyerek dolaşmaya başladık. Tabii nereden koruma çıkacağını bilmiyordum, gözüme görünmeseler yeterliydi.

"Deniz?"diye soru sorar gibi adımı söyledi Ulaş.

"Efendim?"

"Şu kafeye oturalım mı?"

"Benim daha iyi bir fikrim var."deyip elinden tuttum ve koşturmaya başladım.

Hiç itiraz etmeden gülerek benimle koşmaya başladı ve sahile geldik. Ayakkabılarımı çıkarıp, Ulaş'a da aynısını yapması için işaret verdim. O da ayakkabılarını çıkardığında bir deniz kenarından doğru el ele yürümeye başladık.

"Baksana güneş ne güzel." dedim. Batmak üzereydi ve gerçekten çok güzel görünüyordu.

"Deniz daha güzel." deyip saçlarımı öptü.

Güldüm ve yanağına bir öpücük kondurdum.

"Acaba bir kez daha mı öpsen" dedi yerinde durarak. Bende durup ona döndüm ve yine yanağına bir öpücük kondurdum.

"Oradan istemedim ki" deyip piç smile yaptı.

"Ya nereden istedin?"

"Belki buradan olabilir." deyip dudaklarımdan öpmeye başladı. Kollarımı boynuna dolayıp ben de karşılık verdim.

Alt dudağını ısırdığımda "ah" deyip daha şiddetli öpmeye başladı. Biraz sonra geri çekildim ve dudağının hafif kanadığını gördüm.

"Şey, özür dilerim bilerek yapmadım." deyip arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Utanıyordum.

Yanıma gelip kulağıma fısıldayarak "Emin ol özür dilemene hiç gerek yok" deyip gülümseyerek elimi tuttu.

Piç çocuk.

Sahil boyu yürüdükten sonra bir kafeye girdik ve iki kahve söyledik.
O sırada telefonum çaldı. Selin arıyordu.

"Efendim Selin." diyerek açtım.

"Nasılsın kanki"

"İyiyim sen nasılsın, ne yapıyorsun oralarda?" diye sordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 08, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SonsuzluğumWhere stories live. Discover now