Bölüm 16

558 49 10
                                    


Jimin 'in ağzından 

Çok mutluyum. Kocaman mutluyum. Çünkü ilk defa Jungkook 'un bana verdiği değeri hissedebiliyorum.En derinlerim de hem de. Bu öyle güzel bir his ki.. Bana dokunması , sarılması, sanki kırılgan bir parçaymışım gibi davranması. Tabi bu bazı durumlarda geçerli. Bilirsiniz Jungkook 'un sağı solu belli olmuyor. Bir bakıyorsunuz , onun için en değerli sanat eseri gibisiniz. Bir bakıyorsunuz onun en sevmediği şarkı gibisiniz. Bu yüzden şuan mutluyum ama çok korkuyorum. Gelip beni yeniden mahvedecek diye ödüm kopuyor. Ama aşk böyle bir şey zaten .Korkarak sevmek. Ona dokunmaya kıyamayıp delicesine dokunmak istemek. Diyorum ya ben onu çok seviyorum. Dopdolu seviyorum. Her salise bıkmadan seviyorum. Ama bunu fark etmiyor. Bu da çok acıtıyor..


En son yaşadığımız o rüya gibi anlardan sonra benim dudaklarımdan dökülen cümleler sanki bir bomba etkisi yaratmıştı. Jungkook  o güzel sıcaklığını benden uzaklaştırmış , hiçbir şey demeden beni arabaya bindirmişti. Yol boyu ise radyodan çalan şarkı ve onun kokusuyla mest olmuş, eve girmeme yardım ederken yine konuşmadan gitmesiyle mahvolmuştum. Tamam abartmayalım çok da mahvolmadım ama .. Yine de ben ondan izin ister gibi söylemiştim cümlemi. Beni sev demiştim. Çünkü ben seni seviyorum. Çünkü ben sana tüm benliğimle aşığım. Demeye çalışmıştım. Tabiki o anlamadı. Belki de o beni asla anlamıyor . Ona hyung derken ne kadar üzüldüğümü bilmiyor. Ona çok farklı yaklaştığımı bilmiyor. Sevgimi hissetmiyor. Ya da ben hissettiremiyorum ..

   *****************

  Şiir defterim elimde . Hava esiyor. Gecenin bir yarısı. Tae sağolsun yanımda. O hep yanımda. Önce içimi döküyorum ona. Sarmalıyor beni sıkıca. Defteri elimden alıyor. Saçlarımı okşuyor.


"Jiminie artık içinden gelenleri bu deftere yazmayalım olur mu ? Merak etme hissettiklerin asla kaybolmaz. Sevdiğini görünce bir bir aklına gelir. O yüzden bunları artık abime söyle . Bu kadar acı çekmeni kaldıramıyorum ben. Senin bedenin küçük , ama kalbin kocaman . Kendine neden bu kadar ağır yükler taşıttırıyorsun ? "


 Derin bir iç çekiyorum Tae 'nin söylediklerine karşın. Evet çok büyük bir yük taşıyorum gibi, ama bu yük ona olan sevgim , aşkım olduktan sonra çok da yakmıyor canımı. Ağlıyorum geçiyor . İndiriyorum maskemi yüzüme hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyorum işte. Bunu yapmasını çok iyi biliyorum. Ama bunu tek fark eden Tae . O maskelerimi yok ediyor , geliyor sarılıyor , fısıldıyor geçti diye . Sonra tüm benliğim ortaya çıkıyor.


"Ben ona her zaman hislerimi söylemek istiyorum biliyorsun. Ama bunu onun gözlerinin içine bakarak yapmayı istiyorum. O güzel kirpiklerini izlerken anlatmak istiyorum . Yüz ifadelerini izlemek istiyorum. Bana nasıl baktığını görmek. Ben gördükten sonra belki anlatmama bile gerek kalmaz.Gözlerime bakınca anlar. Sever mi o da beni ? Hiç olmaz be Tae ?"

"Sen elbet bir gün göreceksin Jiminie . Ve o gün abimin gözlerindeki seni gördüğünde ağlayacaksın. "    


Tae 'nin dediklerne anlam veremezken o  bir şey demeden alnımdan öptü ve iyi geceler dileyerek çıktı .Beni sorularımla baş başa bırakarak ki bunu gayette bilerek yaptı. Peki ya Jungkook 'un gözlerinde ki ben ? Ben nasıldım ki onun gözlerinde ?.Çok mu nefretle bakıyor bana da ağlayacağım. Hiç mi sevmiyor beni ? Bana sevgi dolu gözlerle bakacak hali yok. Öyle bir şeye ihtimal veremiyorum. Kalbim bu ihtimali hissedince durmayı bırakacakmış gibi atıyor çünkü.

Blind Poet /JikookWhere stories live. Discover now