Hayat düz bir yokuş değildir

2.3K 97 3
                                    

Aralık ayı'nın bir pazartesiydi. Çok heyecanlıydım. Çünkü iki haftalık bir staja başlıyordum. Erkenden kalktım giyindim ve yola koyulmuştum. Iki sokak ötedeki eczaneye alınmıştım. Kafamda binbir soru vardı acaba beni nasıl bulacaklardı? Heyecanımdan yollar sanki hiç bitmiyordu derken eczanenin kapısında bulmuştum kendimi. Içeri girdiğimde çok güzel karşılanmıştım. Bir türk kız daha vardı orda çalışan memnun olmuştum bu duruma.

Aradan günler geçmişti. Eczanedeki çalışanlarla iyi bir iş çıkarıyordum. Sanırım kendimi onlara sevdirmiştim.

Ilk haftamın son günüydü. Chef beni odasına çağırmıştı. O oda bana zindan olmuştu sanki. O eczane bir cehennem ordakiler birer zebaniydi sanki. Adam bana çalışmamı çok beğendiğini ileride de beni burda görmek istediğini söylemişti. Ama bir şartı vardı. Beni başörtümle istemiyordu. Adeta şok geçirmiştim. Başörtümün nesi vardı onu rahatsız eden? Ben şimdide böyleyim niye ileride böyle çalışamam diyincede;

- Sen sadece stajersin müsterilerle dialog kurmuyorsun arkada seni görmüyorlar zaten.

demişti.

Kahrolmuştum. Demekki bir başörtü düşmanının eczanesinde çalışıyordum. Aman Allahım benim burada ne işim vardı?

Reddetmiştim teklifini. Eğer sınıfta kalacağımı bilmeseydim orayı o an terk ederdim. Ama maalesef buna dayanmak zorundaydım.

Bana ordaki çalışan türk kızında "aslında" !kapalı! olduğunu ama iş yerinde başını açtığını söyleyince kafamdan aşağıya kaynar sular inmişti sanki. Demekki ebru normalde başörtülü bir kızdı ama adam kabul etmeyince iş saatlerinde çıkarıyordu. Içimde bir acı belirdi. Üzmüştü beni bu olay. Hemde çok üzmüstü.

- Kabul edemem ben bunu. Ileride başka bir eczane bulurum ben. Şart değil burda çalışmam.

Ama o çok ısrarlıydı.

- Ebru gibi yapabilirsin sende. Sen çok çalışkan bir kızsın. Senin gibi birisi benim eczanemde çalışmalı. Şimdi cevap verme düsün ailenlede görüş.

Günler geçmişti. Stajımın son günüydü. Buna çok seviniyordum. Ne umutlarla geldiğim bu eczaneye ne hayal kırıklarıyla elveda diyordum. Chefim bana her gün soruyordu. Fikrimi değiştirmemi istiyordu. Ebru gibi yap diyordu sürekli. Ebru gibi yap..

Hayır diyordum ben onun gibi yapamam. Allahtan korkarım..

Saatler ilerliyordu son bir saat kalmıştıki eczacı beni odasına çağırmıştı.

- Kabul . demişti. Kabul ediyorum sen kazandın. Şimdiye kadar olanları unutalım okulun biter bitmez burda işe başörtünle başlayabilirsin. Ben başörtü düşmanı değilim sadece müşterilerim rahatsız olabilir diye düsündüm. Ama zamanla onlarda buna alışırlar.

Şaşırmıştım. Sevineyimmi bilememiştim. Eczacıya tesekkür edip oradan ayrılmıştım. Büyük bir gurur ve şükürle çıkmıştım o kapıdan. Bir daha dönecekmiyim Allah bilirdi..

☆ Mevlam neyler, Neylerse güzel eyler.☆

(Ebru gibi yapan insanları kınamıyorum hiç bir zaman buna hakkım yok. Herkes kendi bilir herkesin hesabi kendine fakat bu olayı maalesef yaşadım ve "ebru" gibiler yüzünden ne durumlara düşebiliyoruz görün istedim. Çok üzücü bir durum. Kalp kırmak değil niyetim hakkınızı helal edin.)

Habersiz gelen AŞKWhere stories live. Discover now