Bir akşam üzeriydi. Telefonum çalıyordu. En yakın arkadaşım arıyordu. Oniki senelik arkadaşım. Lise yıllarından beri arkadaştık. Aynı sınıfta geçirmiştik o deli dolu güzel günlerimizi gençliğimizi. Halimi hatrımı sordu. Ve asıl konuya geçmişti.
-Söyle bakayım bana, sen kimin rüyalarına giriyorsun öyle?
Bu nasil bir soruydu böyle anlamamıştım.
-Hayırdır inşallah ?
Şaşırmıştım ama verdiği cevap beni bin kat daha da şaşırtmıştı olduğum yerde kalakaldım adeta..
-Ahmet yazdı bugün bana. Seni rüyasinda görmüş sana selam söylüyor hatta benden numaranı istiyor. Vereyimmi?
Ahmet.. Bu ne demek oluyordu şimdi. Nasıl bir şey bu Allahım?
-Hayır verme sakın ne yapacakmış numaramı? Gerek duymuyorum ben.
-Belki önemlidir. Hiç mi merak etmiyorsun ne diyecek?
-Hayır etmiyorum. Verme lütfen.
Saatlerce konuştuk telefonda. Ve sonunda beni ikna etmişti. Verdi ahmete numaramı. Sonuçta altı sene aynı sınıfta okumuştuk. O günlerin de hiçmi hatırı yoktu? Ah o lise günlerim..
Aslında çokta merak etmiştim. Rüyasında beni görmüştü. Acaba nasıl görmüştü? Bana neden anlatma gereği duymuştu altı üstü bir rüya değilmiydi bu? Sonra festival geldi aklıma. O bakışlarının anlamı neydi. Beş sene geçmişti aradan o şımarık çocuk benden ne istiyordu şimdi?
