|11|《Aciz Bir Herif》

346 42 149
                                    

"Konuşmayacak mısın?"

Kafamı hızla iki yana sallayarak ağzıma ketçaplı cipsimden attım. Hayatta beni yarı yolda bırakmayacağına inandığım tek şeydi ketçaplı cipsim, ama ablam ve Sehun'dan sonra.

"Tamam her şeyi anlıyorum ama işi bırakman çok mantıksız. Sen Virulent olmadan yapamazsın."

"Neden yapamam? Virulent yokken ne yapıyordum?"

Derin bir iç çektikten sonra ağzının içinden, "Bunu ben de merak ediyorum..." dediğini duymuştum. "Bir hafta oldu Jongin. Bu kız bir haftadır tek başına. Ona da mı acımıyorsun?"

"Ben de o yokken tek başımaydım, yani 5 yıldır falan."

Bir şey demeden ofladı ve koltukta daha çok yayıldı. Işsizdim, elim boştu, derdim yoktu. Mirae ile görüşmüyorduk asla, ve birbirimizin hayatından tamamiyle çıkmıştık. Bunu isteyen oydu,  beni hayatına aldığı için pişman olan da oydu.

Ama ben deliriyordum.

Onu deli gibi özlüyordum, her an çıldıracakmışım gibi geliyordu.

"Büyük Patron da seni sordu. Gittiğin için çok üzgün, istediği zaman geri dönebilir diyor."

"Öyle mi? Ah, Mirae çoktan anlatmıştır ona her şeyi."

"Mirae ona neden anlatsın ki?" dediğinde samimiyetsiz bir şekilde güldüm. Karşımdaki televizyonda açık olan filmden kendimi alamıyordum.

"Ondan hoşlanıyor ya."

"Ne?" diye bağırdığında elime kolamı alıp arkama yaslandım. "Jongin sen ne saçmalıyorsun?"

"Ne var? Kendi söyledi. Ona evlenme teklifi bile edecekti."

"İnanmıyorum sana!" diye bağırdığında ona doğru döndüm. Nesine inanmıyordu tam olarak? "Mirae'yi hatırlamıyor musun? Ya da dur, geçen sene bizim şubelerimizi dekore eden iç mimar..."

"Yoksa?" dediğimde sabahtan beri yüzüme doğru salladığı işaret parmağını tutup aşağıya indirdim.

"Evet! Mirae'ydi! JunMyeon'un aile dostuymuş, hatta JunMyeon bizim Mirae'ye görücü usulü randevu ayarlayıp arkadaşlarıyla bile görüştürüyormuş. Ne demek ondan hoşlanıyor? Kıçından uydurup durma!"

"Ama..." diye mırıldandım, şok içerisindeydim. "Büyük Patron kim diye sordu bana. Niye?"

"JunMyeon'un adı Büyük Patron mu? Kim JunMyeon!  Büyük Patron dendiği zaman nerden bilsin o olduğunu?"

"Diyorsun?" dediğimde hızla salladı başını. JunMyeon değildi madem, kimdi?

Bir de o adam benmişim, ne gülerim ama.

"Aynen öyle."

"Ne?" diye sordum şaşırarak. Bu Sehun denen beni duyuyor muydu? "Neye aynen?"

"Yani konuşuyorduk ya hani JunMyeon falan. Ona aynen."

"Haa!" dedim sesli bir şekilde. Mala bağlamıştım artık.

"Dönmüyor musun yani şimdi?"

"Mirae yerden göğe kadar haklı, deli gibi haklı. Ona yalan söylememin üstüne, nasıl bir adam olduğumu öğrendi. Gidip özür dilesem bile, ya da dur, gerçekleri anlatsam bile inanmaz bana."

"Anlatmayı denesen mi?"

"Saçmalama Sehun, nasıl anlatayım?"

"Bilmiyorum, dene bir." Bir şey demeden derin bir çektim ve kanalı değiştirdim. Sabahtan beri aynı filmi izliyorduk ve bitmek bilmiyordu, deli gibi de sıkıcıydı.

Virulent | Kim JonginWhere stories live. Discover now