|10|《Adi Bir Herif》

394 38 191
                                    

"Yeni insanlarla tanışmaya açık olmadığımı biliyorsun." dediğimde masanın üzerindeki elimi tuttu ve gülümsedi.

"Biliyorum tatlım, küçüklüğünden beri aynısın."

"Aynen..." dedi Mirae yüzünde anlam veremediğim bir ifadeyle. "...biz lisedeyken de hep böyleydi."

"Ne?"

Ablamla ikimiz aynı anda ağzımızı açtığımızda Mirae ne dediğinin farkına yeni varmış gibi elindeki kaşığı masaya koydu ve zoraki gülümsedi. "Yani...eminim öyledir manasında."

"Ben de liseden tanışıyorsunuz sandım!"

Ablam gibi ben de bir an olsun ümitlenmiştim, ufak bir andı. Çok kısa sürmüştü.

Ablam ile Mirae yemek boyu konuşmalarına rağmen ben hiçbir şekilde araya girmedim, zaten aramız bozuktu, ne diyebilirdim ki?

Yemek yeme faslı bitip de ortalık toparlandığında odama çekildim, ablam ne hikmetse içeceğim çayı odama getireceğini söylemişti.

Kapımı kapatıp yatağıma uzandım ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Sosyal medyayı fazla aktif kullanıyordum gerçekten, bundan rahatsız olsam da beni bir şekilde meşgul ediyordu işte. Fotoğraflarımı paylaşıp da binlerce beğeni aldığım zaman mutlu oluyordum, eh biraz da popüler sayılırdım.

Kapım tıklandığında ablamın geldiğini düşündüğüm için rahatlıkla seslenmiştim uzandığım yerden. "Gir!"

Kapı açıldığında ve içeriye elinde tepsiyle Mirae girdiğinde hızla uzandığım yerden kalktım ve elindeki tepsiyi aldım. İki tane çay bardağı vardı, ablamın işiydi yine.

"Otur." diyerek yatağımın kenarındaki ikili koltuğu gösterdiğimde kendi çayını aldı ve oturdu. Ben de yatağımın üzerine bağdaş kurmuş bir şekilde elimdeki yeşil çayın içindeki ot parçasını inceliyordum. Gerçekten çok garip bir ortamdı.

Kendimi tutamayıp, "Abla, cidden!" diyerek güldüğümde o da dayanamadı ve güldü bu halimize.

"Sanırım aramızdakileri halletmemiz gerek." dedi ve çayından bir yudum aldı, bense hâlâ o ot parçasını incelemekle meşguldüm.

"Aramızdakiler? Ne var ki aramızda?" dediğimde şaşırarak baktı bana, ben de dalga geçmediğimi göstermek için gülümsedim. "Yani kısacası özür dilerim, söylememem gereken şeyler söyledim."

Kafasını hızla sağa sola salladı. "Hayır Jongin, haksız sayılmazsın. Sana çok mantıksız ve garip bir teklifte bulundum, bencillik ettim. Senin hislerini düşünemedim. Üzgünüm."

"Sorun değil, ben seni anlıyorum."

Hayır, asla anlayamıyorum.

"Jongin ama açıkçası ben seni anlayamıyorum."

Allah'ım, sen bana yardım et.

"Neden?"

"Dediklerin ile yaptıkların uymuyor çünkü."

Aferin benim kızıma, nasıl da anladı hemen.

"Çayını iç Mirae. Birazdan çıkacağız."

"Nasıl çıkacağız? Sen çık ben arkandan çıkarım yoksa ablan şüphelenir yani olmaz. Eğer ablan Virulent'te çalıştığımı öğrenirse babama söyler ve babam da beni öldürür. Olmaz yani Jongin biz burdan beraber çıkama-"

"Sakin olur musun?" dedim elimi ona doğrultarak. Derin bir nefes aldı ve gözlerini büyüterek baktı bana. "Ablam her şeyi biliyor."

"Ablan tabii her şeyi biliyor, beni tanıyor sonuçta. Benim de ailemin de her şeyini biliyor. O yüzden olmaz Jongin beraber çıkarsak çok dikkat çeker. Sen çık ben arkandan gelirim, dedim ya olmaz diye."

Virulent | Kim Jonginजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें