• Episode/Bölüm 7 •

427 28 17
                                    

Gözlerimi,o gök bakışlı gözlerden alamıyordum. Fazla güzeldi.

-Gitmesen?
Beynim de sorular yankılanıyordu. "Neden,ne bu şimdi,ne demek istedi?" Anlamsız bakışlarım yerini iki dudağım arasından çıkan kelimeye bıraktı.
-H-hı? N-eden? Eli hâlâ omuzumdaydı. Omzuma baktım. Elini çekip, kafasını kaşıdı. Dudaklarını içeri çekip,dişleri ile sıktı. Utanmıştı belli ki.
-Imm,ş-şey. Şey diyorum yani,mâdem hâlâ vaktiniz var s-sahil de biraz dolaşsak mı? Neyse neyse ben saçmaladım yine. Ben bırakırım sizi şimdi. Güzel olur diye düşündüm. Çantamı  önümde birleştirerek,öne doğru bir adım attım. Adım attığım da "olur" çıktı dilimden. Fazla yakındık bu sefer,Sinan Bey aval aval yüzüme bakıyordu. Sürekli hareket hâlinde olan gözlerimi,gözlerinden çekip, geri çekildim. Saçımı kulağımın ardına atıp,hızla önüme döndüm.  Saçımı kulağımın ardına atmak,refleksti. Heyecanlı ya da tedirgin olduğum anlarda daha sık yaparım bunu. Asansör zemin kata geldiğinde indik. Danışmaya teşekkür edip,oradan çıktık. Restaurantın kapısında, elimde ki şalı üzerime geçirdim. Hava serindi. Sahile doğru ilerledik. Yürürken laf kattı araya.
-Yemekleri beğendiniz mi?
- Evet,çok güzeldi. Teşekkürler. Sahil kenarına gelmiştik. Orada yürüyorduk artık. Az ileride eğlence amaçlı tezgâhlar duruyordu. Bir tezgâh da ise üzerinde tüfek vardı. Deniz suyunun üzerinde,iple sırayla dizilmiş balonlar vardı. Tüfekle,balonu patlatmak falan. Sinan bu tarz şeyleri severmiş. Oraya gitmek istediğini,hem biraz eğlenebileceğimizi söyledi. Evet,eğlenceli görünüyordu. Denemekten zarar gelmezdi.
-Öykü Hanım,ne dersiniz,gidelim mi şu oyuncağa?
-Neden olmasın,ben de severim böyle şeyleri. Hem vakit geçer. Oraya doğru ilerledik. Tezgâhın başında duran orta yaşta ki kadına atışların ne kadar olduğunu sordu. 20 atış 10 tl imiş. Sinan Bey, yine benden önce davranıp cebinden parayı çıkarıp verdi. Masanın üzerinde ki tüfeği eline alıp bana döndü.
-Var mısın yarışmaya? Kazanan kişi,kaybedene istediğini yaptırır. dedikten sonra gülüp,göz kırptı. Ağzım açık,işaret parmağımla onu gösterdim.
-Sen,sen bana meydan mı okudun? Yalnız Sinan Bey,ben bu konuda çok iyiyim,kaybedersiniz benden söylemesi.
-Öyle mi? Deneyip görelim o zaman. Atışları yarı yarıya aldık,ona-on. Önce benim başlamam için tüfeği bana uzattı. Çantamı tutması için Sinan Bey'e verdim. Tüfeği elinden alıp,yüzümü denize döndüm. Karşıda ki balonları hedef aldım.
-Nişan al,ateş!  İlk atışım başarılıydı.
-Dediğiniz kadar iyisiniz sanırımSıra Sinan Bey'deydi. Elimden tüfeği aldı ve balonları vurmak için nişan aldı. Ard arda beş tane balon vurdu.
-Yuh,yani bu,bu haksızlık ama ya.. Kaç tane vurdun?
-Bön bö könödö çök öyöyöm,köybödörsönöz. Diyerek taklidimi yaptı. Komik ve tatlıydı açıkçası. Kimin kazandığı belliydi şimdiden.
-Ben kazandım,he devam edeceksen gel buyur.
-Edeceğim tabii,verin şu tüfeği bana. Tüfeği elinden aldım,sinirlenmiş ve hırslanmıştım. Ard arda yaptığım 9 atıştan 7 tanesi başarılı oldu. Bu sefer Sinan Bey ağzı açık beni izliyordu. Atış hakkım bitince ona döndüm.
-Ben kazandım,he devam edeceksen gel buyur. Gerçi vursan da bişey değişmez artık.
-Yalnız o benim lafım. Neyse neyse, tamam sen kazandın,dediğin gibiymişsin. Tebrikler. Elini uzatıp,elimi sıktı.
-Kazanan kaybedene istediğini yaptıracak demiştiniz.
- Evet,kazandın.
-Elime düştünüz desenize Sinan Bey.
Gülerek
-Öyle mi yaptım? Sanki kasten yaptığı bir şeydi. Yani amacı benimle daha fazla vakit geçirmek. Bugün ya da başka günler.. Belli etmemeye çalışsa da bariz ortadaydı aslında. Tüfeği masaya koydum. Sinan Bey'den çantamı aldım. Sahilde kaldığımız yerden yürümeye devam ettik.
-Nasıl,eğlendiniz mi?
-Yani,evet. Biraz yenilsen de güzeldi.
Güldüm,ellerini cebine sokarak oda güldü.
- Aslında böyle olmazdı ama hadi bakalım bu seferlik. Canım tatlı bir şeyler istiyordu. İleride kağıt helva satan bir amca vardı,küçüklüğümden beri en sevdiğim ve vazgeçemediğim yiyecekti bu. Karşı koyamadım doğrusu. Başımı ona çevirdim.
-Kağıt helva yer misin?
-A,bilmem..
-Yersin,yersin. Oraya geldiğimiz de iki tane kağıt helva aldım. Cüzdanından parayı çıkarıp verdim.
-Ne yapıyorsun? Ben verirdim.
-Kazanan,kaybedene istediğini yaptıracak demiştin. Şimdi elini cebinden çekebilirsin. Ödeştik.
- Oo hızlı davrandın. E tamam o zaman. Kağıt helvaları alıp, sahil kenarına doğru yürüyüp bir banka oturduk.
-Teklifimi kabul edip benimle yemek yediğiniz için teşekkür ederim Öykü Hanım.
-Rica ederim,ne demek. Kağıt helvamın yarısını yedim,yarısını paketin içine sokup  çantama koydum. "Hadi gidelim mi?" diyip hızla ayağa kalktım. Karşıdan spor amaclı koşan kadın,ben birden ayağa kalkınca bana çarptı. Dengemi kaybetmiştim. Sinan Bey şok olmuştu. Hemen elinde ki helvayı bırakıp,beni belimden kavrayıp tuttu. O an saniyeler yavaşça akıyor,geçmiyordu.. Yeşil gözlerinin içi parıldıyordu gözlerime bakarken. Çok daha yakındık bu sefer. Dudaklarıma bakıp, tebessüm ederek tek bir kelime söyledi.
-Ödeştik.
                        | Bölüm Sonu |🏹

Ağla Karadeniz Where stories live. Discover now