• Bölüm/Episode 5 •

409 29 11
                                    

Her zaman ki köşene çekilip usulca ağladığın,gözlerin kan çanağı olana kadar ağlayıp, hani çığlıklarına rağmen sesinin  duyulmadığı köşen. Öyle bir ses girer ki hayatına,seni o derin ve karanlık köşeden çekip çıkarabilecek ses.
-Alo? Buyrun kimsiniz,alo?
   Telefonu kapatacağım için kulağımdan çekmiştim. Sinan Bey'in sesini duyunca kalbim bir anda hızlı attı ve irkildim. Pencerenin önünde durmaya devam ediyordum. Kelimelerimin birbirine dolaşacağını bilsem de,şu konuşmayı yapıp bitirmeliydim. Perdeyi sonuna kadar sıyırdım ve telefonu kulağıma tuttum.
-Alo Sinan Bey ile görüşüyorum değil mi? Ben ş-şey şu bugün kafeye bırak.. Konuşurken parmaklarım birbirinden bağımsız hareket ediyor,mimiklerim kendini salıyordu. Sözümü bitirmeden lafa girmişti bile..
-Öykü Hanım? Hani şu inatçı hanımefendi? dedikten sonra güldü. Benim inatçı olmam, onun ukala olmasına eş değerdi sanki..
-Iıı şey evet. Teklifinize mutlaka geri dönüş yapın dediğiniz için bu saatte rahatsız ettim,umarım kusura bakmazsınız. Uyuyor muydunuz?
-Kim ben mi? Yok uyumuyordum yani televizyon karşısında uyuya kalmaktan kurtardınız. Belliydi aslında  uyku modunda olduğu.
-Hadi ya pekte kurtarmış sayılır mıyım bilmiyorum.. Dediğim gibi tekli-
Sözlerimi kesmeye pek alışmış gibiydi sanki?
-Teklifim hâlâ geçerli Öykü Hanım. Sadece sizden olumlu bir karar bekliyorum. Eğer müsait olursanız,sizi bir yerlere götürmeyi çok isterim yani şey isterim.. Onun da kelimeleri benim ki gibi birbirini kovalıyordu. Yarın için bir planım olmadığına göre ,gitmeme de bir engel yoktu.
-Yarın için de bir planım yok aslında. Neden olmasın,olabilir.
-O zaman şöyle yapalım. Buluşma detaylarını whattsapptan konuşsak olur mu? Tabii şey uykunuz yoksa ve biraz vaktiniz varsa. Olur mu? Yazışarak olayı yürütmek daha iyi olacağı için stres yapmama da gerek kalmazdı. Bu fikir daha cazip geldiği için kabul ettim.
-Tabii,daha iyi olur. İyi geceler Sinan Bey.
- İyi geceler Öykü Hanım..
Pencerenin önünden çekilip, boylu boyunca  yatağıma uzandım. Ellerimle telefonu göğsümünün üzerinde tutarak kısa bir süre tavana baktıktan sonra derin bir oh çektim. Sinan Bey mesaj atana dek geceliklerimi giymek için yataktan doğrulup,telefonu komidinin üzerine bıraktım. Havanın sabah ki fırtınadan eseri yoktu ya da ben fazla telâşlandığım için şuan sıcak geliyordur bilmiyorum.. Dolapta ki askılıkta bulunan, dizlerime kadar gelen siyah gecelik elbisemi alıp giydim. Yatağıma geri dönüp,yumuşacık yorganımın altına girdim. Telefonu elime aldığım da Sinan Bey'den 3 yeni mesaj vardı.
💬"Öykü Hanım yarın sizi almaya ben geliyim mi?"
💬"Tabii müsaitseniz.."
💬"Siz uyudunuz sanırım. Bu kadar erken mi ya? :)"
Fazla konuştuğunu, arabasına binmem için ikna etme çabalarına girdiği sabah anlamıştım zaten.. Telefonun tuş kilidini açıp whattsappa girdim,henüz çevrimiçiydi.
🗨"Hayır uyumadım Sinan Bey"
Mesajını attığım da anında gördü. Buluşma detaylarını konuştuktan sonra tekrar iyi geceler dileyip konuşmayı bitirdik. Telefonun alarmını kurup yani başıma koydum. Başımı yastığa koyduktan sonra, sıra sonuna kadar perdesini sıyırdığım pencereden,gökyüzünde ki yıldızları seyretme vaktiydi. Yıldızlara bakmak bütün enerjimi yerine getiriyor,beni rahatlatıyordu. Küçük dünyadan,büyük hayallere bakmak gibi. Yıldızları seyrederken gözlerimi yummuş ve çoktan uykuya dalmıştım.

***
Sabah olduğunda,aralanmış perdeden içeri ok gibi süzülen Güneş ışınları, tenimi ısıtıyordu. Sıcaktan bunalmış,üzerimde ki yorganı yere atmıştım. Yorganın yere düşmesiyle dikkatim dağılmış,alarma gerek kalmadan uyanmıştım. Gözlerimi açtığım da,yattığım yerden dışarıya baktığım da hava gayet güzel görünüyordu. Yatağımdan doğrulup,ayaklarımı yere değecek şekilde yan oturdum. Telefonu elime alıp saate baktım. Saat 12.30'du. Öğlen olmuş neredeyse. Oturduğum yerden kalkıp pencerenin perdesini kapadıktan sonra annem ve kardeşime bakmak için aşağı indim. Merdivenlerden inince hemen sağ tarafta kalan mutfakta kimse yoktu. Henüz uyanmamışlardı sanırım. Sinan Bey'le buluşma saatime daha vakit vardı. Akşama doğru buluşacaktık. Annem hep tembel olmamdan şikayet ederdi. Koskoca kız oldunuz,biraz işe yarayın der dururdu. Kahvaltıyı hazırlayıp onu azıcık da olsa şaşırtmak istedim. Her şeyden önce çay  suyunu koydum ki ben kahvaltıyı hazırlarken o kaynaya dursun.  Önce annemin odasına daha sonra da Melis'in odasına baktım. İkisi de usulca uyuyordu. Mutfağa geri döndüğüm de buzdolabının kapağını açıp içinde ki kahvaltılıkları masaya koydum. Biraz patates soyup kızarttım. Annemin en sevdiği yumurtalı menemeni hazırlamak için vakit kaybetmemek adına kavanozda ki domatesleri tavaya koyduktan sonra pişmesini bekledim. Piştikten sonra yumurtaları üzerine kırdım. Çay suyu kaynamıştı hemen çay otunu demliğe koyup kaynamasını bekledim. O kaynayana dek yukarı çıkıp odamı topladım. Yerde ki yorganı alıp düzelttim. Etraf dağınık olmadığı için telefonu elime alıp  aşağı indim. Annemin odasının kapısını açıp tünaydııınn! diyip yanağından kocaman öptüm.
-Uyan bakalım anne sultan öğlen  oldu. Hayde hayde..
-E kız dur,yavaş dedikten sonra güldü. Tamam kızım ben kahvaltıyı hazırlarken sende Melis'i uyandır. Kahvaltıyı hazırladığımı bilmesin diye çaktırmadım.
-Tamam anne.
Odadan çıkıp Melis'i de uyandırdıktan sonra ikimiz de mutfağa geçtik.
- Oha! Bunları sen mi hazırladın?
- Tabii kızım ben yapıyorum da işte,işime gelirse.. İkimizde güldükten sonra masaya oturduk. Annem içeriden gözlerini ovalayıp, sersem sersem gelirken kahvaltı da ne istersiniz diye soruyordu.
-Ne yapayım si- demeye kalmadan oda şaşırmıştı. Alt tarafı kahvaltı hazırladım yani.. Gelip masaya oturdu. Ocakta ki çaydanlığı alıp çayları doldurdum.
-Aferin benim kızıma ya derken ki mutluluğu "evde kalmazsın sen" diyen teyzeler gibi.. Anneme bugün işimin olduğunu,dışarı çıkmam gerektiğini söyledim. Bir şey demedi, kendiside zaten bugün güne gidecekmiş. Melis'te arkadaşları ile çıkacakmış.. Saat ilerliyor,vakit geçiyordu.

***
Kahvaltı ettikten sonra etrafı toparlayıp annemleri evden uğurladım. Vakit geçsin diye, bir kaç saat kadar en sevdiğim dizinin iki bölümünün tekrarını izledim.
Akşam oluyordu, artık buluşmaya gitme vakti yaklaşıyordu. Annemi arayıp 1 saate kadar evden çıkacağımı söyledim. Hazırlanmam gerekiyordu, salondan odama geçmek için merdivenleri çıktım.  Diğer kadınlar gibi mıymıntı değilimdir, hemen bitiririm işlerimi. Acaba ne giyseydim ya? Tekrar spor mu takılsaydım yoksa elbise falan? Geçen durakta gördüğü günde spordum, bu sefer elbise giysem daha hoş olurdu. Hem yemeğe gidiyoruz,elbise daha zarif olurdu. Dolapta ki v yaka,dizlerime kadar gelen,dar kalıplı siyah elbiseyi çıkarıp yatağın üzerine koydum. Ütüsü vardı ama tekrardan üzerinden geçtim. Bu elbisemi çok seviyordum. Kurtarıcım gibi bir şeydi. Saçlarımı maşa yapmak için makyaj aynasının önüne oturdum. Saçlarımı taradıktan sonra maşa ile şekil verdim. Oldukça sade ve narin bir makyajla işimi bitirip, elbisemi de giydikten sonra hazırdım. Gardıropun yan rafında bulunan tek bant,siyah topuklularımı elime aldım. Tekrar saate bakmak için telefonu elime aldığım da Sinan Bey'den yeni mesaj vardı.
💬Öykü Hanım,ben çıktım 10 dakikaya orada olurum. Hazırsınız değil mi? :)
🗨Evet hazırım Sinan Bey. Aşağı iniyorum birazdan,beklerim. :)
Çanta mı değiştirip içine gerekli eşyaları koyup, odam da ki askılıktan üzerime şalımı alıp aşağı indim. Ayakkabılarımı giydikten sonra Sinan Bey'i beklemek için dışarı çıktım. Beklemek dediğime bakmayın, Sinan Bey söylediğinden çok daha erken gelmişti. Arabaya doğru,utana çekine yürüdüm. Sinan Bey camı indirdi. Biraz suçluymuş gibi,dişlerimle dudaklarımı sıkarken, Sinan Beyin yüzü ile yüzümü eşitlemek için kafamı eğdim.
-Çok beklettim mi ya?

                        | Bölüm Sonu |🦋
Öykü ile Sinan arasında geçen whattsap konuşmasını instagram da paylaşacağım.

Ağla Karadeniz Where stories live. Discover now