FİNAL

7.9K 343 90
                                    

Nida'dan

Sabah uyanır uyanmaz elime aldığım telefonumun bildirimler kısmında ondan gelmiş olan tam tamına otuz tane mesaj kalbimde kelebekler uçuşmasına sebep olmuştu. Çok geçmeden de yine onun acı çektiği ve benim o bunları yaşarken nasıl uyuyor olabildiğim gerçeğiyle yüzleşmiştim. Kelebeklerim daha günlerini bile doldurmadan ölüvermişlerdi.

O, yaşadıklarını gerçekten de kimseye anlatmıyordu.

Kimseye ama kimseye anlatmadığı hisleriyle yıllardır kendi kendine boğuşuyor, insanların ondan zorla öğrendiği ve duymaktan bile korktuğu travmalarıyla kendi içinde savaşmaya çalışıyordu.

Her gün beyninin ona bir işkence gibi hatırlattığı rüyayı bile kimseye anlatmamıştı hatta. Ta ki Kaan çizimlerini görüp ona zorla her şeyi anlattırana kadar. Kaan o zamanlar Umut için gerçekten ama gerçekten çok çabalamıştı ama onun bu çabası Umut'u kendisinden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Diğerlerine anlatmayı ne kadar istemese de Umut onu uzaklaştırınca yanında olmaları için onları da durumdan haberdar etmek zorunda kalmıştı.

Umut bu sefer uzaklaştırmakla kalmayıp onu hayatından tamamen çıkarttığını söylemiş ve uzun bir süre yüzüne bile bakmamıştı. Kaan'ın o zamanki halleri gözümün önünden asla gitmiyordu. Günlerce doğru düzgün hiçbir şey yapmamış, konuşmanın onun doğasının bir parçası olmasına rağmen çoğu zaman ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı.

Umut onun bu halinin elbette farkındaydı, kendisinin de o zamanlarda hiç ama hiç iyi olduğu söylenemezdi. Ağabeyini kaybetmiş olmanın üzüntüsünü ve cezasını yaşarken en yakın arkadaşını da kendi elleriyle kaybetmişti.

Kaan bu durumun daha fazla uzamasına izin vermemişti tabii ki. Bir süre sonra Umut'un evinde, onun odasında yatıp kalkmaya başlamış ve Umut onu ne kadar görmezden gelmeye çalışırsa çalışsın asla yanından ayrılmamıştı.

Kaan o aralar nasıl barıştıklarını anlatmamış olsa da Umut'a bir daha asla bu konu hakkında konuşmaması konusunda büyük bir söz verdiğini biliyordum. Bir süre sonra ne yazık ki bu sözünü de çiğnemişti. Kendisini tutamamış, Umut'a yine elinden geldiğince yardım etmek istemişti. Umut verdiği sözü tutmadığı ve bu konuyu tekrar açtığı için ona tekrar küsmüş olsa da bu sefer sadece iki hafta dayanabilmişti. Okul çıkışı Kaan'ın yanına gelip ona sarıldığını ve uzun bir süre boyunca ayrılmadıklarını daha dün gibi hatırlıyorum. Aralarındaki dostluk bağı ciddi anlamda hiçbir şeyle kıyaslanabilecek gibi değildi.

Kendisini polislere şikayet ettiğini ise büyük ihtimalle kimse bilmiyordu.

Onun dışında ailesiyle de pek içli dışlı olmuyor, evde sadece uyuyor hatta yemek bile doğru düzgün yemiyordu. Annesi ve babası onu kazanmak için ne kadar çabalasa da o büyük ihtimalle ailesinin yüzüne bakamadığı için kendisinden uzaklaştırabildiği kadar uzaklaştırmaya çalışıyordu. Bunların çoğunu Kaan'dan dinlemiş olsam da uykusuzluğu ve yeme bozukluğu dış görünüşünden o kadar fazla belli oluyordu ki okul yemekhanesindeki teyzeler bile bitirmediği her tabak için Umut'u azarlamaya başlamışlardı. Herkes onu görürken o kendi kendine yaptığı şeye sessiz kalmayı tercih ediyordu.

Bana nasıl bu kadar güvendi, ne zaman kendisini bu kadar rahat ve güvenli hissetmeye başladı bilmiyorum ama ona iyi gelebildiğimi hissetmek nedense beni sevebilmesi ihtimalinden bile daha mutlu olmama sebep oluyordu.

DEVÂ.  |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin