45

6.7K 290 69
                                    

Korkaklık. Mutlu bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisidir. Çok mutlu olduğun anların başındayken o anların mutlaka bir sonunun olduğundan korkmak mesela. Bir kediyi severken aniden sana saldırmasından korkmak, bir insanı severken aniden bırakıp gitmesinden korkmak...

Nida da çok korkuyordu. Sevdiği kişinin hayal ettiği kişi olamamaktan. Onu sonsuza kadar kaybetmekten. Onun yüzüne bile bir daha bakamamaktan çok korkuyordu. Sevdiği kişi onu avutmak için ona sahte davranır diye çok koruyordu.

Karşısındaki ne kadar korkmamasını söylese de, Nida her zaman her şeyden korkardı.

Küçükken babası da ona 'korkma kızım, ben buradayım' derdi ama en çok ondan korkmuştu. Gittiği zamanlarda bir daha geri gelmezse diye korkmuştu, gelmediği zamanlarda da ya gelirse diye... Babası onu her zaman bir şekilde korkutmuştu.

Umut'un hayallerindeki kızı biliyordu. Kaan anlatmıştı ona her şeyi. Kumral, upuzun saçlı, renkli gözlü... Kısacası Nida'da olmayan ama Ece'de olan her şeyi çok seviyordu.

Ece, Umut'un arkadaşılarından birisi olan Osman'ın kuzeniydi.

Tesadüfün de bu kadarı değil mi? Nida'da çok düşünmüştü bu tesadüfü. Umut'a söylediği 'kuzenim senin arkadaşın' ipucu da bu yüzdendi zaten.

Umut konuştuğu kişiyi Ece zannedecekti ve onunla konuşmaya devam edecekti. Şeytanın aklına gelmezdi ama onun aklına gelmişti işte.

Hayallerindeki kişi olan Ece'yi bekleyen Umut, Nida'yı görünce yüzünü ekşitecekti. Bu zamana kadar onu belki de üzmemek için değil de Ece zannettiği için konuşmuştu belki de.

Umut, "Sen miydin?" diye hoşnutsuz bir şekilde şaşırmayacaktı. Nida, onun yüzündeki beklediği kişiyi görememe şaşkınlığını görmeyecekti.

Kim olduğunu görmek istemişti, ilk ve son kez görecekti ve her şey bitecekti. İstediğini alacaktı ve bırakacaktı.

Ece, Umut'un karşısına çıkacak ve gizli bilmem ne olduğunu söyleyecekti.

"Ece bak... Yeni tanışmış olabiliriz ama bu anlatacaklarım benim için gerçekten çok önemli, tamam mı?"

Nida ve Ece aynı dönemde okula başlamış olsalar da hiçbir şekilde aynı sınıfta olmamaları ve arkadaş ortamlarının tamamen birbiriden farklı olması sebebiyle bir türlü tanışamamışlardı bile.

Tabii Nida ona iki gün önce mesaj atana dek...

İki gün önce elinde tam tamına iki tane seçenek olan Nida, ya Umut'un karşısına çıkıp bütün korkularıyla yüzleşecekti ya da Umut'un karşısına Ece'yi çıkartıp bir hayalet olarak kalmaya devam edecekti. Her zamanki gibi.

Hangi seçeneği seçeceği konusunda düşünmemişti bile Nida. Düşünmeyi denediğinde kafası daha da karışıyor, Umut'un yapabileceği şeyler onu paramparça ediyordu.

Ece, "Merak etme Nida. Daha yeni tanışmış olsak da şu an yüzündeki ifadeden ne kadar önemli olduğunu görebiliyorum," dedi ve devam etti. "Hadi bakalım neymiş bu buluşup konuşmak istediğin konu?"

Nida tedirgin bir şekilde kucağında birleştirdiği ellerini açtı ve tırnaklarıyla oynamaya başladı. Nasıl söyleyecekti bu kadar şeyi bu kıza? Düşünmek çok kolaydı ama düşündüklerini gerçeğe dönüştürmek neden bu kadar zordu ki?

"Benim çok sevdiğim birisi var Ece biliyor musun?" dedi ve devam etti. "Hiçbir zaman onunla konuşma cesaretini bulamamıştım kendimde, yıllardır onu sevsem de 'merhaba' derken bile hep tedirgin olurum hatta. Duygularımı anlayacak da bir daha yüzüme bile bakmayacak diye..." söylediği şeylerin gerçekleşme ihtimali onun korkuttuğu için duraksadı bir an genç kız, "Kötü birisi olduğu için değil de... Hani olur ya, karşısındaki kişi onu gördükçe daha da üzülmesin diye uzaklaşmayı seçer bazı insanlar? O da öyle birisi işte."

DEVÂ.  |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin