"Ha-hayır sadece tekrar tartıştık." dedim. Sessiz olmaya çalışıyordum.

"Buluşalım." dedi

"Olmaz. Eğer sizinle bugün içinde görüşürsem bir daha asla görüşemeyeceğimi söyledi." dedim.

"Bugünün neyi varmış?" dedi. Yarım yamalak anlattığım için anlamıyordu.

"Bugün takıldığı adamla piknik ayarlamış ve beni umursuyormuş gibi orda olmamı istiyor." dedim. Shawn bişey demedi bense hala ağlıyordum.

"Ağlama Carly." dedi. Ne kadar da teselli edici bir cümle(!) Merdivenlerden ayak sesleri duyuldu.

"Be-ben kapatmalıyım. Biri geliyor." dedim ve yüzüne kapattım. Kapı açıldı. Gelen Sarah'tı. Ona sıkıca sarıldım.

"Bu ilk randevumuz olacaktı Sarah." dedim. Saçımı okuşuyordu.

"Biliyorum hayatım." dedi. Daha çok ağlıyordum. "Yapabileceğimiz birşey yok. Anneni bilirsin. Kafasına koyduğunu yapar. O pikniğe gitmek zorundasın."

"Biliyorum Sarah ve bilmekten nefret ediyorum."

"Hazırlansan iyi edersin. 2 gibi çıkacaklarmış." dedi.

Ve başlıyorduk işte. Korkunç saatler benim için başlıyordu. Araba kısmı iyidi çünkü adamın Range Rover'ı vardı. Kulaklığımı taktım ve 'Life of the Party'i açtım. Biraz önce bu ses beni teselli etmeye çalışıyordum. Tebessüm ettim ve Lara'ya baktım. Koltukta oturmuş oyuncaklarıyla oynuyordu. Annesini merak etmiştim. Belki benim annem gibi başka çocuklarla ilgileniyordur diye düşündüm. Bu bir kısır döngüydü

Malesef gelmiştik. 1 saatlik yolda sesimi bile çıkarmamıştım. Bazen kulaklığım hala kulağımdaken müziği durdurmuş onları dinlemiştim. Akıcı bir sohbetleri olmayınca müziği yeniden başlatmıştım. Burası California'nın en çok tercih edilen piknik alanı ancak hafta içi olduğu için pek fazla kalabalık değil. Lara arabanın arkasından bir top aldı ve koşarak ormanın içinde kayboldu. Doğrusu ormanın içine gitmesi telaşlandırmıştı beni.

"Başına birşey gelmesin." diyerek ortalığa bir laf attım. John hemen üstüne alındı ve

"Her zaman oturduğumuz yere gidiyor. Endişelenme." dedi. Demekki ilk kez geldikleri bir yer değildi. Bi kere endişelenmiyorum ben. Arabanın kapısını kapattım ve Lara'nın gittiği yöne gittim. Az ileride onu gördüm. Annem ve John hala gelmemişlerdi. Masaya oturdum. Lara yanıma geldi.

"Top oynamak istey misin Cayly?" dedi. Senden kaç yaş büyüğüm terbiyesiz bari abla de.

"Hayır." Açık ve net olmuştu ve suratı birden düşmüştü ve haykırarak gülmek istiyordum. Biraz sonra annemlerde geldi. John arabasından getirdiği kilimi yere serdi.

"İsteyen burda takılabilir." dedi. Orada kesinlikle takılacaktım. Ama şimdi değil. Çok istekli görünmek kesinlikle istemezdim.

John barbekü işine girdi. Annem ortaya mezeleri hazırlıyordu ve bi kaç kez ona yardım etmediğim için homurdanmıştı. Lara hala oyun oynuyordu ve ben sonunda yerdeki kilime kavuşmuştum. Telefonum burada çekmiyordu  ve bu nedenle internete giremiyordum. Ben de kilimin üstüne uzandım ve müzik dinlemeye başladım.

 "Bunlar hayrika olmuş baba. Bir tane daha istiyorum." diyerek önündeki tabağa uzanmaya çalıştı. Ancak kolları uzanmıyordu.

"Lara'ya yardım et Carly" dedi annem. Gözlerimi devirdim ve tabağına bi tane tavuk fırlattım.

"Teşekküyley." dedi ve yapmacık birşekilde gülümsedim. Karnım çok doymamıştı. Aç değildim ki. İştah mı bırakmışlardı insanda?

"Yaz tatilinde ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi John.

life of the party // shawn mendesWhere stories live. Discover now