✌ - 5

7.9K 449 313
                                    

Bu Bir Randevu Mu?

"Saraaaaaaaaaaaaaaahhhh! Cameron mesaj attı. AĞAAĞAĞAĞAĞĞA. GALİBA BENİMLE RANDEVULAŞMAK İS---" cümlemi tamamlayamadan merdivenlerin başındaki John,annem ve Lara üçlüsünü gördüm. Yani kısacası sabah sabah görebileceğim en iğrenç manzarayı görmeyi başarmıştım. Alkış kızıma!

"Kimmiş bakalım Cameron?" dedi John sanki çok umrundaymışım gibi.

"Tanımazsın" dedim ve hemen arkalarında duran Sarah'ın yanına gidip öptüm. Ardından "Taktiklerin işe yarıyor. Bu harika birşey hemde bugün istiyor. Ne demeliyim?" dedim. Sarah tam ağzını açacakken annem araya girdi ve

"Gelemeyeceğini söyle." dedi. Umursamaz bir şekilde ona döndüm ve

"Nedenmiş?" dedim.

"Çünkü bugün dördümüz pikniğe gideceğiz." dedi. Hayır bu kadın salak mıydı? Bahse varım bensiz daha eğlenirdi.

"Ne güzel siz gidin. Ben Cameron'la buluşacağım." dieyrek merdivenlere yöneldim.

"Geleceksin Carly!" dedi annem sesini yükselterek.

"Umrunda mıyım sanki? Söylesene neden orda olmamı istiyorsun?"

"Çünkü sen benim kızımsın ve artık biz bir aileyiz."

"Şimdi mi aklına geldi kızın olduğum ? Ayrıca ben aile falan olmak istemiyorum" dedim ve merdivenleri çıkmaya başladım.

"Eğer o pikniğe gelmezsen Cameron ile görüşmeni yasaklarım." diye bağırdı annem. Tam ağzımı açıp birşey söyleyecekken "Yaparım bilirsin." diye ekledi. Sinirlenmiştim ve sinirlenmişken yaptığım şeyi yapmaya başlayacaktım birazdan. Ağlamak. Eğer onlar ile pikniğe gitmezsem gerçekten Cameron ile görüşmemi yasaklardı. Ondan bir kez daha nefret etmiştim. Peki şimdi Cameron'a ne diyecektim ? Odama girdim ve kapıyı kapattım. Telefonu elime aldım ve ne yazmam gerektiğini düşündüm. Aile sorunlarımı yazamazdım çünkü hiçbirinden haberi yoktu. Bir bahane bulmalıydım.

"Ben de çok isterim ancak bugün aile pikniğimiz var ve annem buna aşırı önem verir. Onu üzmek istemem. Belki daha sonra takılabiliriz."

Gönder tuşuna bastım. Hayallerimdeki erkeğe kavuşmak üzereyken şu olanlara bak. Ağlamak istiyordum. Hatta önüme gelen ilk şeyi fırlatıp kırmak. Bağırmak. Ama onların yerine yaptığım tek şey sırtımı yatağın kenarına yaslayıp sessizce ağlamak oldu. Telefonum titredi. Cameron cevap atmıştı.

"Ahh bilirim o piknikleri. Sorun yok. Sonra görüşürüz." Ya gerçeği söylüyordu ya da onunla görüşmek istemediğimi düşünüyordu. İkinci seçenek aklıma geldikçe daha çok ağlıyordum. Telefonum tekrar titredi. Bu sefer çalıyordu. Shawn arıyordu. Göz yaşlarımı sildim sanki görüntülü konuşma yapacaktık. Burnumu çektim ve ses tonumu ayarlamaya çalıştım en sonda telefonu açtım.

"Efendim?" Ses tonumu ayarlamakta berbattım.

"Naber? Konuştun mu Cameron'la ?" dedi. Cameron kelimesini duyunca daha çok ağlamak istedim. Ama bunu telefon konuşmasından sonrasına saklamaya çalışıyordum.

"Evet, konuştum" dedim. Kısa cümleler kurmaya çalışıyordum. Yoksa ağlayacaktım.

"Eee sonuç?"

"Hiçbirşey."

"Problem ne Carly?" Cevap vermedim çünkü ağlamaya tekrar başlamıştım. Tekrar sordu "Hey, neler oluyor?" Hala sessizliğimi koruyordum. Korumak zorundaydım. "Anlatsana Carly. Meraktan ölüyorum." Nihayet suskunluğumu bozdum.

"Annem" dedim ve o tek kelime hıçkırıklarımın dışarı vurulmasına sebep olmuştu.

"Ne oldu annene? Ona birşey mi oldu?" dedi.

life of the party // shawn mendesWhere stories live. Discover now