✌ - 7

7.8K 422 218
                                    

Radyodan çalma listelerine bakarken 'Life of the Party'i gördüm. Hemen açtım. Shawn dönüp bana baktı ve şarkıyı söylemeye başladı.

"Pekala." diyip radyoyu kapattım.

"Ne oldu?" dedi. Yoldan sık sık kafasını döndürüp bana bakıyordu.

"Sarkının gercek sahibi buradayken ben bunu dinlemem." dedim. Sonra ona dönerek "Söyle bakalım,sesin gercekten de o kadar güzel miymis?" Shawn şasırmısa benziyordu. 

"Sen hiç canlı performanslarımı izlemedin mi?" 

"Defalarca kez hemde." dedim. Güldü ve

"Ee o zaman?" Yavru köpek bakışları atmaya başladım.

"1 kere." dedim. Bunu derken elimle '1' sayısı göstermiştim.

"Ah pekala." dedi ve sesini temizledi. Sonra söylemeye başladı. O kadar güzeldi ki. Saatlerce söylesin istedim. Ve iste en güzel kısım geliyordu.

We dont have to be ordinary, make your best mistakes.

(Sıradan olmak zorunda değiliz, en güzel hatalarını yap.)

***

Garsona siparisleri verdikten sonra manzarayi izlemeye koyuldum. Ben manzarayi izliyordum ancak Shawn'da beni izliyordu. Ona bakmiyordum ancak anlayabiliyordum. Bu rahatsiz ediciydi. Ona döndüm. Döner dönmez gözlerini benden çekti. Ama bilirsiniz dünyanın en guzel hissi ona bakmak icin dönerken coktan sana bakarken yakalamandir. Bu defa aynı şeyi ben ona yaptım. Yüzünün her hattını inceledim. Bir kac beni yüzünün dogallığının simgesiydi. O kadar beyaz tenliydiki yanağında ki kırmızılıklar cok cabuk belki oluyordu. Dalmış uzaklari izliyordu. Beyninden geçenleri bilmek için nelerimi vermezdim ki. Shawn farklıydı. Onunla benziyorduk. Sessizdik ancak içimiz de ayartılmayı bekleyen minik bir şeytan vardı ve onu ayartmak için geldiklerinde ona sahip çıkabiliyorduk. Duygusaldık. En ufak olayda ağlama potansiyelimiz vardı ancak o erkek oolduğu için bunu soğuk kanlılıkla idare edebiliyordu. Bense gururuma yediremediğim için ağlamıyordum. 1 haftadır tanıdığım adam bana bu hisleri veriyorsa onu neden sevmeyeyim ki?

"Ne düşünüyorsun?" dedim sonunda o derin sessizliği bozarak.

"Hiç" dedi. "Burası huzur verici ve sadece susup insanları izlemek hoşuma gidiyor."

"Hep böyle misin?" dedim. Bana döndü. Anlamamışa benziyordu. "Ya-yani seni tanımıyorum Shawn. Tanıyorum ama sadece kimlik bilgilerini. Huylarını bilmiyorum, neyi sevip sevmedigini bilmiyorum. " Manzaraya döndüm. "Senin hakkinda hic birsey bilmiyorum."

"Buraya bugün seni neden çağırdım biliyor musun?" dedi. Ona tekrar döndüm. "Seni tanımak için ve ne öğrendim biliyor musun? Sabah erkek uyanmaktan nefret ediyorsun. Seni bir daha erken uyandırmayacağım Carly!" Gülümsedim.

"Baksana birbirimizi tanimaya baslamisiz bile." Kafasini öne eğdi. Bu durumu biliyordum. Bunu utandigi zaman yapiyordu. Tekrar kafasini kaldirdi ve "Ben seni dışarıdan veya başkasının dilinden tanımak istemiyorum. Ben seni yaşayarak tanımak istiyorum Carly !" O kadar güzel bir şey söylemişti ki etkilenmemek elde değildi. Ama sagolsun garson bütün havayı bozmuştu. Kahvaltılarımız gelmişti. Cidden güzel bir yerdi ve yemekleride harikaydı. Hatta suan adini bilmedigim seyi eve götürmek istiyor ve gece gizlice yemek istiyordum.

"Pekala" dedi Shawn ben kendimi yemeklere vermisken. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. "Dün ben senin arkadaşların ile takıldım ve bugün de sen benim arkadaşlarım ile takılacaksın."

"Hmm. Kimmis bu arkadaşlar?"

"Yabancı degil. Matt, Nash, Jack ve Jack" diyip duraksadi "Ve birde Cam." dedi. Bir tane salatalik dilimi yedikten sonra neden 'Cameron' kelimesinin aramizda gerilim yarattigini düsündüm. Buldum ! Benim yüzümden.

life of the party // shawn mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin